Dizilerin en büyük problemi sansür...

Bu hafta Güzel Şeyler’i iki yönetmen kardeşe bırakıyorum; Yağmur-Durul Taylan’a ya da sektörde bilinen adıyla Taylan Biraderler’e...

Haberin Devamı

En son “Muhteşem Yüzyıl”ı yöneten ikili, şimdi Meryem Uzerli ve Murat Yıldırım’la çektikleri “Gecenin Kraliçesi” için gün sayıyor. Kardeşler, Türk dizi sektörünün düşüşe geçtiğini söyleyip çarpıcı bir tespit yapıyorlar: “Türk dizi sektörünün asıl problemi sansürdür. Dizi yaparken ülkede kimse kendini özgür hissetmiyor.”

Dizilerin en büyük problemi sansür...

*Yağmur, sen Durul’dan 3 yaş büyüksün değil mi?
- Yağmur: Evet 2,5 yaş büyüğüm.
*Çocukluğunuzda da iyi anlaşır mıydınız? Şimdi iyi anlaşıyor gibi duruyorsunuz...
- Durul: Mesleki olarak iyi anlaşıyoruz. Ama çok çok iyi anlaşıyoruz diyemeyiz. Çok farklı karakterlerdeyiz. Birbirimize çok benzemiyoruz.
- Yağmur: Çocukluktan itibaren birbirimizden çok ayrı olduğumuz zamanlar da oldu. Ayrı şehirlerde üniversite okuduk.
*Sen tıp okudun değil mi?
- Yağmur: Evet Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Uzmanlığım psikiyatri. Bakırköy’de psikiyatri ihtisası yaptım.
*Yaşlarınızın yakınlığı avantaj olmuş sizin için.
- Durul: Doğru. Yaş farkı biraz açılmış olsa birbirimizden kopuk büyüyebilirdik. Aynı filmleri izleyerek büyüdük.
*Çocukken birlikte oyun oynar mıydınız? Örneğin biz erkek kardeşimle kovboy filmleri çekerdik.
- Durul: Aynen bizde de öyleydi. Kovboy filmleri, uzay gemileri filan.
*İki kardeş misiniz?
- Durul: Bir de kız kardeşimiz var. Onu sonradan yaptılar. Benimle 10, Yağmur’la 13 yaş var arasında. O bizim sektörden değil.
*Babanız sinemaya çok meraklıymış doğru mu?
- Durul: Babam avukat fakat sinemaya inanılmaz meraklıydı. Üniversitede sinema okumayı düşünmüş. Ama o zamanlar tabii bu mümkün olmamış.
*Bugüne kadar kaç projede beraber çalıştınız?
- Yağmur: Bütün projelerde birlikte çalıştık.
- Durul: 1980’lerin başında birlikte yönetmenlik yapma fikri aklımızda vardı. Sinemayı çok seviyorduk. O zamanlar sadece Taviani kardeşler vardı. İki kardeş yönetmenlerdi. Onların kardeş olduklarını tespit edip bütün filmlerini izlemiştik. Fakat çok bize uymamıştı. Ne zaman Coen kardeşlerin “Blood Simple”ını izledik, çok etkilendik.
*En sevdiğim Coen filmi...
- Durul: Bizim de... Filmi izleyince beraber yönetmenlik yapmalıyız fikri netleşti kafamızda...

Haberin Devamı

Birbirimizden habersiz Meryem’e 10 üzerinden 7 verdik

Haberin Devamı

*Dizilerle başladınız ve üzerine üç film çektiniz. Peki çalışma sisteminiz nasıl?
- Yağmur: Dizilerde her zaman iki ekip olarak, ayrı iki yönetmen gibi çalışıyoruz.
*Siz dizilerin bugününü görmüş gibisiniz...
- Durul: Biz ilk “Alacakaranlık” diye bir dizi çekmiştik. İki ekip olayını ilk orada Uğur Yücel’e söylemiştik. Onun da aklına yatmıştı. Orada başladık böyle çalışmaya.
- Yağmur: Şu an dizi sektöründe çalışmak için iki yönetmen olarak çalışmak büyük avantaj. Zaten artık hemen hemen bütün diziler iki yönetmen, iki ekip olarak çalışıyor. Bir yönetmenin 6 günde iki saat bölüm çekmesi imkansız.
*Birbirinizin çektiği bölümleri beğenmediğiniz oluyor mu?
- Yağmur: Birbirimizin dilini iyi bildiğimizden çok iyi paslaşıyoruz.
*Diyelim ki Murat’la Meryem’in bir öpüşme sahnesi var ve biriniz çekiyor. Tam öpüşecekken diğeriniz sahneyi devralıyor. Peki o sahnede aynı duyguyu yakalayabilir misiniz?
- Yağmur: O duyguyu yakalayabilirim diye düşünüyorum.
- Durul: Uzun süre birlikte çalıştığımız için artık telepatik durumlar oluyor aramızda. 20 senede paranormal olaylar da oldu. Mesela “Muhteşem Yüzyıl”da Meryem’le bir sahne çekiyordum. Meryem oynadı, nasıl oldu diye bana baktı ve “Seven out of ten” dedim. Meryem bir tuhaf oldu. “Yağmur’la mı konuştunuz?” dedi. Meğer sabah Yağmur, Meryem’le bir sahne çekerken aynı cümleyi aynı şekilde söylemiş... Böyle yaşadığımız birkaç olay var.
*O zaman Meryem’e 10 üzerinden 7 veriyormuşsunuz. Şimdi kaç verirsiniz?
- Durul: 7 sadece bir sahne içindi. Meryem çok yetenekli ve çok iyi eğitim almış bir oyuncu.
- Yağmur: Meryem çok profesyonel bir oyuncu. Neyi nasıl yaptığını iyi biliyor. Akademik ve teknik olarak çok iyi, aynı zamanda duyguları da öyle... Bir de ekran sempatisi çok.

Haberin Devamı

Dizilerin en büyük problemi sansür...

Dünyanın en büyüğü olabilirdik

*Aynı zamanda O3’ün kreatif direktörleri oldunuz değil mi?
- Yağmur: Evet öyle bir durumumuz var. Türk dizileri 2 sene önce en üst noktasına geldi. Şimdi aşağı inmeye başladı. Türkiye, Amerika’dan sonra dünyanın en büyük dizi endüstrisinden biri olabilirdi.
*Neden Türk dizi sektörü düşüşe geçti?
- Yağmur: Birçok sebebi var. En önemlilerinden biri sürelerin uzunluğu. Ürünün kalitesini aşağı çekiyor.
- Durul: Türk dizileri bu süreler yüzünden bir pembe dizi damarına daldı. 60-70 dakika olsa çok farklı olurdu.
*Buna katılıyorum fakat başka sebepler de yok mu? Mesela artık sürekli uyarlama diziler yapılıyor. Sizce iyi senaryo yaratılıyor mu?
- Yağmur: Bunun en büyük nedeni sektörü kreatiflerin domine edememesi. Amerika’da bu böyle değil. Orada bu işi yapanlar kreatif taraftan gelen insanlar. Orada en değerli şey senaryo, yazar ve yönetmen.
*Türkiye’de parası olan yapımcı oluyor...
- Yağmur: Aynen. Parası olan birçok insan dizi yapıyor. Oysa kreatiflerin daha etkin olması gerek.
*Sizce yaratıcı senaryo üretilebiliyor mu? Hikayeler tekrara dönüşmüş durumda. Hatta Kore uyarlamalarını bile bitirdik artık.
- Durul: Eski hikayelerden uyarlama dünyanın birçok yerinde yapılıyor. Burada en kolay şey senaristleri suçlamak. Ama gizli ya da açık sansürün otosansüre dönüştüğünü, bu yüzden yaratma konusunda sıkıntı yaşandığını düşünüyorum. Dizi de sanattır. Ve bunu yaparken artık ülkede hiç kimse kendini özgür hissetmiyor. İçkilerin mozaiklenmesi, günlük hayattaki basit küfür olmayan lafların, erotizmin kullanılamıyor olması ve bunu kanıksamış olmamız çok açık bir sansür. 15 yıl önce ne filmler, erotik yayınlar vardı. Şimdi mümkün mü böyle şeyler?
*Setteyken kafanızda bu sansür oluyor mu?
- Durul: Hep oluyor. RTÜK’ten ceza geliyor en basitinden.
- Yağmur: Bence dizi tarihindeki en iyi dizilerinden “Breaking Bad” gibi bir diziyi Türkiye’de yapma ihtimaliniz yok. Düşünün alkolizmi konu alan bir dizi bile yapamazsınız çünkü içki içen bir adam gösteremezsiniz. Bunun ötesinde, Türkiye’de her zaman bir senaryo problemi vardı. Ama son zamanlarda bu problem daha da büyüdü. Eskiden bu kadar çok dizi yapılmıyordu. Artık eskisi kadar patlayan dizi de olmuyor. “Asmalı Konak”, “İkinci Bahar” filan aynı dönemlerdeydi. Şimdi benzer etki yaratan dizi tutturmak çok zor.
- Durul: “Behzat Ç.”yi düşün. Ne kadar açık bir sansürle boğuştu. Eğer o sansürle uğraşmasaydı, belki çok daha iyi bir dizi olacaktı. Ya da oradan alınan cesaretle başka işler yapılacaktı. “Behzat Ç.” gibi bir işi bir daha çekemezsin... Ne yapımcı yanaşır, ne kanal yönetimi...
*Evet böyle olunca kimse yanaşmıyor farklı işler yapmaya. Ne gerek var şimdi başımızı ağrıtmaya diyorlar.
- Durul: Daha ilk cümlede durduruyorlar, ikinci cümleye bile gelemiyorsun.

Haberin Devamı

Dizilerin en büyük problemi sansür...

“Muhteşem Yüzyıl” gibi dizi 40 yılda bir gelir

*Mehmet Aslantuğ neden ayrıldı diziden?
- Yağmur: Mehmet Aslantuğ bize gelerek oynayacağı karakterle bir bağ kuramadığını ve bir oyuncu olarak bu işi yapamayacağını hissettiğini söyledi. Biz de tabii ki tamam dedik. Biraz son dakika oldu ama oluyor böyle şeyler.
*Murat Yıldırım ile Meryem Uzerli’nin uyumunu nasıl görüyorsunuz?
- Durul: Biz çok memnunuz. İkisi ayrı ayrı çok iyiler ve o iki karakterin arasındaki ilişki biraz inişli çıkışlı. Değişik bir kimya oldu. Bu kimya çok önemli. Uğur Polat için de öyle. Seyircinin bunu kabul edip etmemesi öngörülemez bir şey ama biz çok memnunuz.
*“Muhteşem Yüzyıl Kösem”i nasıl buldunuz?
- Yağmur: Meslektaşlarımızın yaptığı işler hakkında çok fazla konuşmayı doğru bulmuyorum.
*“Muhteşem Yüzyıl”a çok emek verdiğiniz için soruyorum...
- Yağmur: Bizim “Muhteşem Yüzyıl”da yakaladığımız, sık yakalanan bir şey değildi. Oyuncuların arasında böyle bir uyum yakalamak 40 yılda bir oluyor. Bunu hiçbir zaman önceden bilemiyorsun. Bazen sen olur diyorsun, izleyici öyle demiyor. Muhteşem’le Kösem’i karşılaştırmak o yüzden çok doğru olmaz.
*Meral Okay’ın çok emeği ve büyük katkısı vardı Muhteşem’de...
- Durul: Kesinlikle. Meral’in Türkiye’de bir muadili yok. Muhteşem’i o yarattı. Meral sadece yazar değildi. Aslında prodüktör olarak çalışıyordu. Sadece senaryosunu seyreden biri değildi. Bütün o birikimiyle çok kritik yerlerde etkili olmuştu. Kostümden müziğe, cast’a kadar her şeyiyle prodüktör gibi çalışıyordu.
*Tarihi diziden sonra böyle bir iş çekmek nasıl? Hangisi daha kolaydı?
- Yağmur: Şimdi çok rahatız. Hiç değilse kamerayı istediğimiz yere döndürebiliyoruz. Muhteşem’de dekorlara bağlı kalındığı için kamerayı sola 1 mm bile çeviremiyorduk.
- Durul: Bizim onu ilk yaptığımız zaman benzeri tarihi bir dizi yoktu. Şimdi iyi işler var. Mesela benim çok takdir ettiğim “Diriliş”... Çok iyi tasarlanmış bir iş. Türkiye gibi zengin tarihi olan bir ülkede şimdiye kadar tarihi dizi yapılmamış olması büyük eksiklikti zaten...
*Bu sektöre önce sinema diye girmişsiniz. Ne oldu da dizilere kaydınız? Sadece üç filminiz var.
- Durul: Bu bir tercih meselesi. Aslında “Muhteşem Yüzyıl” elimizi kolumuz biraz bağladı. 3,5 sene değil film çekmek kitap okuyacak, film izleyecek vaktimiz olmadı. Artık biraz daha sinemaya ağırlık vermeyi düşünüyoruz. Türkiye’de sinema da çok parlak bir yerde değil. O sektörde de tıkanmışlık var.

 

Haberin Devamı

Fotoğraf: Selçuk ŞAMİLOĞLU

 

Yazarın Tüm Yazıları