Küresel terörizm kataloğunda kim yok?

Sydney Avustralya merkezli düşünce kuruluşu ‘Ekonomi ve Barış Enstitüsü’ (Institute for Economics and Peace /IEP) yaklaşık altı yıldır ABD’deki Maryland Üniversitesi ile birlikte önemli bir data çalışmasına imza atıyor. İki kurumun işbirliğiyle hazırlanan yıllık ‘küresel terörizm kataloğu’ serisinin sonuncusu hafta başında Washington’daki ‘ABD Barış Enstitüsü’nde (USIP) düzenlenen bir toplantıda kamuoyuna açıklandı.

Haberin Devamı

Kataloğun içeriğine geçmeden önce toplantıya ev sahipliği yapan USIP’in ABD güvenlik bürokrasisi açısından nasıl bir konuma sahip olduğunu hatırlatmak lazım. USIP için ‘Amerikan devletinin barış akademisi’ benzetmesi yapılır. Kuruluş yasasına imza atan isim eski başkanlardan Ronald Reagan. USIP her ne kadar ‘dış etkilerden bağımsız’ çalıştığını savunsa da yürüttüğü projelerin finansmanı ABD Kongresi’nden geliyor. Enstitü’nün yönetim kurulunda dışişleri ve savunma bakanlarının yanı sıra Ulusal Savunma Üniversitesi’nin (NDU) başkanı da var. Dışişleri ve savunma bakanları isterlerse yerlerine vekalet edecek başka bir bakanlık bürokratını atayabiliyor.

USIP’in mevcut yönetim kurulu içinde Türkiye’nin yakından tanıdığı iki isim var. Oğul Bush’un başkanlığının ikinci döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapan Stephen Hadley ve Türkiye’de görev yaptığı 2000’lerden bu yana yıldızı Ankara ile hiç barışmayan Amerikan elçilerinden Eric Edelman.

Haberin Devamı

Anlayacağınız tüm parametreler USIP’in ABD yerleşik güvenlik bürokrasisinin tam bir uzantısı olduğunu ortaya koyuyor.

Şimdi bu bilgileri hafızamızda tutarak USIP’in hemen ABD Dışişleri Bakanlığı’nın karşısındaki merkez binasında 10 Aralık’ta açıklanan ‘Küresel Terörizm 2018 Kataloğu’na dönelim. (Bu arada USIP’in Foggy Bottom mahallesindeki merkezinin başkent Washington’daki federal binalar arasında karşılaşabileceğiniz en yeni, en şık ve en güncel mimari örneklerinden olduğunu söylemeden edemeyeceğim.)

2018 kataloğu 1970 ile 2017 yılları arasında dünyada gerçekleşen irili ufaklı 170 bini aşkın terör olayı incelenerek hazırlanmış.

İyi haber şu; dünya genelinde 2014 yılında tavan yapan terörizm kaynaklı ölümlerin sayısı üç yıl içinde toplam yüzde 44 düşüş göstermiş. Bu rakamın 2016’da 25 bin 744’ten 2017 yılında 18 bin 814 vakaya düşmüş olması Ortadoğu krizinin düşük şiddette seyretmesine ve DEAŞ’la mücadelenin başarısına bağlanıyor. Bu analizi destekleyecek bir diğer önemli veri ise bizzat DEAŞ kaynaklı terör saldırılarının 2017’de yüzde 52 oranında düşmüş olması.

Haberin Devamı

Terör kaynaklı ölüm rakamlarındaki dönemsel düşüş elbette bu trendin yarın tam tersi istikamete dönmeyeceğinin garantisi değil. Nitekim Irak ve Suriye’de DEAŞ saflarında çarpıştıktan sonra ülkelerine dönen yabancı savaşçıların batı Avrupa ülkeleri için büyük dert olmaya devam edeceği tespiti 2018 kataloğunda çeşitli vesilelerle tekrar tekrar vurgulanıyor.

Katalogda, 138 ülke için terörden etkilenme oranlarına göre bir sıralama yapılmış. Terörden ‘en üst seviyede etkilenen’ ülkeler ilk altı sırayı oluşturuyor; sırasıyla Irak, Afganistan, Nijerya, Suriye, Pakistan ve Somali. Türkiye ikinci en riskli kategori olan ‘terörden üst seviyede etkilenen’ ülkeler arasında ve 138 ülke arasında on ikinci sırada. Bölgesel analizler yapılırken Türkiye, Avrupa başlığı altında değerlendirilmiş.

Haberin Devamı

Türkiye’de 2016 yılında 659 kişinin terör nedeniyle öldüğü, 2017’de ise bu rakamın 2017’de yüzde 81’lik bir düşüşle 123’e indiği hatırlatılıyor. Ancak geçen yıl terör eylemlerinde gözlenen önemli gerilemeye rağmen Türkiye hala Avrupa’nın teröre en çok kurban veren ülkesi olmaya devam ediyor.

Katalogda PKK için ‘2017 yılında Avrupa’daki en tehlikeli terör örgütü’ ifadesi kullanılmış. Türkiye Avrupa bölgesinde değerlendirildiği için PKK da doğal olarak Avrupa’da en çok kişinin ölümüne neden olan terör örgütü konumunda. PKK saldırıları nedeniyle 2016’da 268 kişinin, 2017’de ise 71 kişinin öldüğü belirtiliyor.

Ancak örgütün 2017 yılında dörtten fazla kişinin ölümüne sebep olan bir eyleminin olmadığı bilgisine de yer verilmiş. PKK’nın 2017’de Türkiye dışında sadece Almanya’da bir camiye saldırıda bulunduğu ancak bu kundaklamanın sonucunda ölen ya da yaralanan olmadığı eklenmiş.

Haberin Devamı

PKK ‘öncelikli olarak Türkiye ve Irak’ta etkin olan militan Kürt milliyetçisi bir grup’ diye tanımlanıyor. PKK ile Suriye aynı cümle içinde hiç kullanılmadığı gibi kataloğun hiçbir yerinde Türkiye’nin PKK’nın Suriye kolu olarak ilan ettiği YPG’nin ismi geçmiyor.

Özetle ‘Küresel Terörizm 2018 Kataloğu’ Washington’ın Suriye’deki iç savaşta YPG’den yana yaptığı stratejik tercihin bilinciyle hazırlanmış.

Hatırlayacaksınız ABD’deki yetkili ağızlar 2014’ten 2017’ye kadar PKK ile YPG/PYD’nin aynı şey olmadığını savunup durdu. 2017’den itibaren ise ikisi arasındaki organik bağ önce kapalı toplantılarda, sonra istihbarat raporlarında ve hatta kamuoyuna dönük bazı açıklamalarda kabul edilmeye başlandı. Bu kez de Ankara ‘YPG ile ilişkimiz taktiksel, geçici ve al vere dayalı’ söylemiyle teskin edilmeye çalışıldı.

Haberin Devamı

Nitekim ABD’nin ‘tavşana kaç, tazıya tut’ misali sürdürdüğü Suriye’de YPG’den vazgeçmeden Türkiye ile ilişkiyi tutma politikası bugün iflasın eşiğinde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kaç gün içinde başlayacağını duyurduğu Fırat’ın doğusundaki YPG/PYD mevzilerine dönük operasyon gerçekleşse de, gerçekleşmeyip şu an için sadece aktif bir tehdit olarak kalsa da Washington’ı Suriye’de net bir tercih yapmak zorunda bırakabilir. ABD’nin önündeki seçeneklerden biri de Suriye’den tamamen çekilmek olabilir pekala. Yalnız Ankara’nın tercihi gerçekten bu mu olur ondan emin değilim.

 

Yazarın Tüm Yazıları