Buse Özel
Buse Özel
Buse Özel

Mutluluğun sihirli anahtarı kimde?

“Hafta sonu Cumartesi ekinde Ayşe Arman'ın Nilgün Belgün röportajı vardı... Nilgün Belgün, Ayşe Arman'a yazının bir bölümünde şöyle diyordu;

Haberin Devamı

"Hayatım boyunca yapma denilen her şeyi yaptım. Çok da mutlu oldum." Okuyunca "Evet" dedim. "Tam da ihtiyacımız olan şey bu."

Bence mutluluğun eğer sihirli bir anahtarı varsa bunlardan bir tanesi de bizde çok yaygın olan "elalem ne der"i düşünmeden yaşamaktır. Çünkü bu Türkiye'nin mutluluğunun önündeki tıkanan ana damardır. Kemikleşmiş bir mutsuzluk kaynağıdır. Toplumdan dışlanma korkusu, sürekli başkalarının takdirini görmek için hayatını heba eden insanlar, insanların ne söylediğinin sizin ne yaşadığınızdan daha önemli olduğunu düşünmek şöyle bir uzaktan bakınca ne kadar da yaralı bir toplum olduğumuzun göstergesi.

Belli suçların önlenmesinde aslında toplumdan dışlanma yani kınama cezası önemlidir ama bu kadar kadın cinayetinin, çocuk tecavüzünün olduğu bir ülkede bu kınama cezasının suçluya değil de mağdura yapıldığını görmek zor değil.

Haberin Devamı

ÇOCULUKTA KARŞILANMAYAN DUYGUSAL İHTİYAÇLAR "ŞEMALARA" YOL AÇAR

Twitter'da severek takip ettiğim "Terapi Defteri" psikolog Deniz Erdem'e sordum... Neden böyleyiz? O da bana durumu çocuklukta oluşan "şemalarımızla" anlattı. Deniz Erdem Şema terapisi yapıyor. Şema terapisi çocukluk çağında karşılanmayan bazı temel duygusal ihtiyaçların sonucunda ortaya çıkan hayata dair çarpıtılmış yorum ve algıları ortaya çıkarıp tedavi eden bir terapi türü.

NEDEN "ELALEM NE DER" ODAKLIYIZ?

Peki bizde en çok görülen hangi şemalar bu "elalem ne der"in ya da sürekli birilerinin ne söyleyeceğine odaklanmanın nedeni?

"Başkalarının ne dediğine çok fazla odaklanmak birden fazla şemaya işaret ediyor olabilir. Ancak temelinde yatan duygu kendini değersiz hissetmek, olduğu gibi davranır ve ihtiyaçlarını talep ederse sevilmeyeceğine inanmaktır. Onay arayıcılık, kusurluluk, terk edilme, kendini feda ya da haklılık şemalarına işaret ediyor olabilir. Kişi eğer sevgi alma ve kabul görme için başkalarına odaklı yaşıyorsa kendini feda ve terk edilme, güç elde etme, insanları manipüle etme, statü için bunu yapıyorsa kusurluluk ile baş etmek içn kullandığı haklılık şemalarına işaret ediyor olabilir. Temelde yatan kendi iç gözü ile değil, ancak dışarıdan birilerinin damgalamasıyla kendini değerli hissetmektir."

Haberin Devamı

ÇÖZÜM İÇİN NE YAPABİLİRSİNİZ?

Çözüm için ilk adım şemanın farkına varmak, adını koymaktır. Daha sonra da davranışsal, bilişsel ve ilişkisel yöntemlerle değişime başlanabilir. Bunun için J. Young Hayatı Yeniden Keşfedin isimli kitaptaki egzersizler yapılabilir ya

da bir terapistten destek alınabilir. Bu şema giderilmediği takdirde kişi kendisi olamayacak, kendine değer verme ve şefkat göstermenin kalıcı iyilik halini deneyimleyemeyecektir.

ÇOCUĞUN İHTİYAÇLARI İKİNCİ PLANA ATILIYOR

Erdem'e göre, "Dedikodu yapılır diye içinden geleni yapmayan kişinin aklından geçen düşüncelere odaklanmak lazım. Ne olmasından korkuyor? Büyük ihtimalle ceza görmekten yani sosyal statüsünün ve prestijin etkilenmesinden. Burada çocuğun ihtiyaçları ve duyguları ikinci plana atılıp ailenin statüsü ön plana çıkarılıyor. İç içe geçmişlik ve cezalandırıcılık şemaları bir arada diyebiliriz. Kendi çocuğu da kendisi de bulunduğu, ait olduğu grubun çıkarlarının ve statüsünün gerisinde kalıyor. Bu biraz da kültürel bir durum, bizim kültürümüzde bireysellik daha ayıplanan bir şey. Zaten bu sebeple iç içe geçmişlik şemamız daha fazla."

Haberin Devamı

İÇ İÇE GEÇMİŞLİK ŞEMASI NEDİR?

İç içe geçmişlik şeması Türk aile yapısında en çok bulunan şemalardan biri. Bu şemada bağımsızlık ihtiyacı giderilemez. Aile apartmanları bu şemaya verilebilecek tipik bir örnektir. Birbirleri olmadan yaşayamama, aralarında adeta telepatik bir bağ varmışçasına birbirlerinin zihnini okuma gibi inançlar bu şemaya işaret ediyr olabilir. Çocuğunu kendinden ayrı bir birey olarak düşünememe “biz kahvaltı ettik, biz bugün karne aldık...” gibi konuşmalar da iç içe geçmişlik şemasına işaret ediyor olabilir.

CEZALANDIRICILIK ŞEMASI NEDİR?

Bu şemada birisi hata yaptığı zaman, hatayı yapan her kimse en sert şekilde cezalandırılmalı inancı vardır. "Hata yapılabilir, insanlık hali yolumuza bakmaya çalışalım" demek yerine ceza çeksin diye düşünülür. Halbuki neden hata yapıldığı, ya da bir daha yapılmasının nasıl önüne geçilebileceği düşünüleceğine hemen cezaya geçilmesi istenir. Amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu zaman cezalandırıcılık şeması diyoruz.

Haberin Devamı

İNSANIN KENDİSİNE EN YAKIN KİŞİ YİNE KENDİSİDİR

Şemalar hepimizde bulunabilir ama asıl önemli olan ne derece etkin olduğu, bakış açınızın gerçeğe ne kadar yakın ne kadar uzak olduğu. Kendisi mutlu olmayan hiçbir anne-baba mutlu çocuklar yetiştiremez. Naçizane önerim herkes özellikle anne baba olmadan önce kendi mutsuzluğunun farkına varmaya çalışsın ki mutlu çocuklar yetiştirebilsin. Tabii ki aynı şey çocuğu olmayanlar için de geçerli. İnsan çok yakınında olanları göremezmiş. Size en yakın insan da yine sizsiniz. Bu yüzden bazen yargılarınızı kilitleyip, sadece anlamaya çalışın ve kendinize uzaktan bakın...