Bünyamin Sürmeli

Bu sefer gerçek Sibirya soğukları

4 Ocak 2008
Herkes kar bekliyor. Önce bayram tatilinde belki olur diye bir ümit bekledi herkes. Sonra bari yılbaşında olsun diye bekledik. Ama beklemememiz gerekiyordu. Kabahat çocukluğumuzdan beri aralık ayında batı bölgelerde kış bekliyor olmamızda. Öyle öğrendik ARALIK-OCAK-ŞUBAT kış aylarıdır. Ama havanın bu şablondan haberi yok. Hatta araştırmalar şunu gösteriyor ki, batı bölgelerin kışı ocak, yazı temmuz ayı ile başlıyor. Neyse ihtimali düşük bir beklenti içerisinde yeni yıla girdik, doğal olarak kar yağışsız. Şimdi sırada soğuk dalgalar var! İşte şimdi zamanı, artık şimdiden itibaren artık kar bekleyebiliriz!!!

Nereden? Sibirya’dan! Ama gerçek Sibirya’dan, çünkü özellikle haber bültenlerinde canı sıkılan Sibirya soğuğu getiriyor. Kış aylarında ne soğuk gelse adını Sibirya soğuğu koyuyorlar. Yüksek basınç ile ayaz oluşuyor, gündüz hava güzel gece dondurucu soğuklar oluşuyor, manşet belli "Sibirya Soğukları Donduruyor". Ama aslında yüksek basınç ile oluşan ayaz bölgesel bir soğuma meydana getiriyor, bölgenin aşırı ısı kaybı sıcaklığını dondurucu değerlere çekiyor, yani bir yerden bir yere gelen-giden bir soğuk yok, hele Sibirya’dan gelen bir soğuk hiç yok. Şimdi ise gerçek Sibirya soğuklarının etkisine giriyoruz. Bölgesel kar yağışları oluşacak. Kar İç Anadolu, Karadeniz ve Doğu Anadolu’da etkili. Marmara’da da yer yer kar ihtimali var ama yüksek ihtimalle hafta sonuna sarkmayacak, yani etrafı beyazlatacak bir kar görüntüsünün ihtimali şu an için yüksek değil, eğer değişim olursa ayrıntıları bültenlerimizde bulabilirsiniz. Bu soğuklar aralarda birer ikişer günlük dalgalanmalarla ayın 12-13’üne kadar devam edecek. Ama gece soğukları hayli etkili, Marmara’da bile sıfırın altına iniyor, buzlanmaya dikkat!

*

Farklı sebeplerle hepimizin kar beklentisi var, ama en önemlisi toprağın sebebi. Toprağın donmaması, mahsullerin korunabilmesi, ardından bahar geldiğinde sulanabilmesi için kar lazım. Kardelen çiçeğini bilir misiniz? Kar toprağın yüzeyi örttüğü için filiz karın altında kalıp havanın soğuğundan etkilenmez, kar yorgan gibi örter üstünü, havada sıcaklık eksi 10 dereceye düşse de filiz karın altında sıfır derecede korunur. Bu korunma yalnızca filiz için değil, toprağın kendisi için de geçerli, kar toprağın da donmasını engeller. Öte yandan kar taneciklerinin içerisindeki boşluklarda bulunan su toprağa sızarak sürekli nemli kalmasını sağlar. İlkbaharda da sıcaklığın artması ile eriyen kar nehirlere ulaşır, nehirlerin debileri artar, topraklar sulanır, musluklarımızdan sular akar. Mevzu bitti mi? Bitmedi! Yanında bir de amonyak veriyoruz :)

İçimden özlü bir söz üretmek geldi, "At ölür meydan kalır, kar erir amonyak kalır". Nasıl? Size bir yerden tanıdık mı geliyor? Evet bana da! Neyse, karın içerisinde amonyak da bulunur. Baharla beraber kar eriyip gidiyor ama amonyak toprakta kalıyor. Toprak üzerinde kalan bu amonyak azot bakterileri tarafından azot tuzlarına çevrilerek bitkilerin azot ihtiyacını karşılıyor, sözün özü bu kar iyi bir şey yani :)

Öğrencilere de minik bir bilgi, beklediğimiz kar batı bölgelerde okulları kapatacak seviyede değil, dolayısıyla bir Sibirya soğuğu daha öğrenciler için hafta sonu tatiliyle idare edilecek kıvamda gelip geçiyor ;)
Yazının Devamını Oku

Geceden sonra gündüz de soğuyor

28 Aralık 2007
Yeni bir soğuk sistem geliyor. Marmara 5-6, İç Anadolu 1-2, Akdeniz 11-12 derecelere inecek. Yağış ise pek etkili değil. Yeni bir soğuk sistem geliyor. "E zaten soğuktu!" diyeceksiniz biliyorum ama gece düşen sıcaklıkların üzerine şimdi gündüz de soğuma başlıyor. Marmara 5-6, İç Anadolu 1-2, Akdeniz 11-12 derecelere inecek. Ve bu soğukların Ocak ayının ilk haftasonunu geçirmeden gitmesini beklemiyoruz. Yağış ise pek etkili değil. Bu haftasonu yalnızca Orta ve Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’da yağış var ve Doğu Anadolu’da kar şeklinde. Yurdun diğer kesimlerinde kayda değer bir yağış yok. İşte bu da tam hastalık havası oluşturuyor. Yağış görmeseniz de sıkı giyinin diyoruz. Ocağın ilk günlerinde ise soğukların üzerine batıdan gelecek yağışlar eklenebilir, detaylar bültenlerimizde!

*

Size de öyle geliyor mu? Sanki gün gün değil, hafta hafta geçiyor, bir bakmışsınız yine haftasonu olmuş! Yıl da öyle, "Milenyum milenyum" dediğimiz daha dün gibi değil mi? 2007 bitiyor, son haftasonu. 2007’de yaşanılan bazı meteorolojik afetleri hatırlatayım istedim. Ama yalnızca bazılarını çünkü hemen hemen her yıl meteorolojik sebepler ile dünyada 150 bine yakın kişi yaşamını yitiriyor, bu nedenle doğal alarak yazı alanıma hatırda kalan bazıları sığdı.

Buyurun;

19 Ocak 2007 Avrupa’da Fırtına! Avrupa çapında şiddetli fırtına ve yağış nedeniyle 40 kişi hayatını kaybederken, çok sayıda uçak ve tren seferi iptal edildi.

Bu fırtına ve yağışlarda:

İngiltere’de 2 yaşındaki bir çocuğun da aralarında bulunduğu 12 kişi,

Almanya’da 10 kişi,

Hollanda’da 6 kişi,

Çek Cumhuriyeti’nde 3 kişi,

Belçika’da 2 kişi,

Fransa’da 1 kişi hayatını kaybetti.

Polonya’da 6 kişi öldü, en az 20 kişi de yaralandı.

6 Mayıs 2007 Meksika’da heyelan: Ülkenin güneyindeki Chiapas eyaletinde en az 16 kişi yaşamını yitirdi.

9 Ağustos 2007 New York’ta sel: Kentin neredeyse tamamında metro seferlerini durdu.

15 Ağustos 2007 Kuzey Kore’de sel: Seller yüzlerce kişinin ölümüne neden oldu.

24 Ağustos 2007 Dean Kasırgası: Jamaika ve Belize’de 17 bin kişiye yardım edildi.

6 Eylül 2007 Felix Kasırgası: Nikaragua’da 38 can aldı, 200 kişi kayboldu, 50 binden fazla kişi de evsiz kaldı. Kasırganın saatteki hızı 270 kilometreye ulaştı.

9 Ekim 2007 Lekima Tayfunu: Vietnam’ın Kuzey ve Orta bölgelerinde ölenlerin sayısı 61’i buldu. Thanh Hoa ilinde 58 bin kişi evlerinden tahliye edildi, 12 bin kişi ise evlerinde mahsur kaldı.

1 Kasım 2007 Noel Fırtınası: Noel, Küba’da şiddetli yağışlara yol açtı, binlerce kişi evlerini tahliye etti. Dominik Cumhuriyeti’nde 30 , Haiti’de 18 kişinin hayatını kaybetti.

17 Kasım 2007 Bangladeş’te kasırga: 508 ölü! On binlerce insan evsiz kaldı, yaklaşık 1 milyon kişi tahliye edildi. Kasırganın hızı saatte 250 kilometreye ulaştı. Oluşan dev dalgalar ve durmayan şiddetli yağışlar sonrası yüzlerce kişi de yaralandı ya da kayboldu.

19 Kasım 2007 Guba Kasırgası: Papua Yeni Gine’de sellerde 17 kişi öldü. Eşzamanlı olarak Doğu Akdeniz’de de yağışlar etkili oldu. Bulgaristan’ın başkenti Sofya sular altında kaldı.

24 Aralık 2007 Sri Lanka’da sel: 175 bin kişi tahliye edildi. Batticaloa bölgesinde bir barajın suları taştı, 40 binden fazla aile evlerini terk etti.

2008’de de illa ki bu tür afetler olacak, iklim değişimi bu hızla devam ederse Dünya kendi üzerindekileri her geçen yıl biraz daha fazla silkeleyip atacak. Ama biz yine de yılı iyi dileklerle kapatalım, umarız kimsenin zarar görmediği, bereketli yağışlarla dolu meteorolojik olayların bulunduğu bir yıl olur 2008!!!

Herkese mutlu yıllar...
Yazının Devamını Oku

Kar az ama gizli buza dikkat

21 Aralık 2007
Bugünden itibaren batı bölgelerden başlayarak soğuk biraz kırılıyor ama yalnızca gündüzleri, gece ise dondurucu soğuklar var. Sıcaklıklar Marmara’da sıfır derecelerde, Güneydoğu, İç Ege, Karadeniz ve Akdeniz’in iç kesimlerinde eksi 3-4, İç Anadolu’da eksi 5, Doğu Anadolu’da eksi 15 derecelerde.

Mutlu bayramlar! Bayram nasıl geçiyor? Kavurmalar, tatlılar, çikolatalar! Kavurma, yanında karabiberli pirinç yemede yanında yat derler ya, ama unutmayın aslında bayramlar biraz da kalori günleri oluyor. Bayramda, 3-4 günde alınan kilolar bazılarının üzerinde kalıyor, bazıları da vermek için haftalarını aç geçiriyor (örnek: Ben). Olayın sağlık yönüne hiç değinmedim bile! Neyse sağlık olsun...

Kurbanlarını kesenler bugün nispeten işlerini bitirmişlerdir, yardımlarını yapanlar yine aynı şekilde bugünden itibaren dinlenmeye, akraba ziyaretlerine, belki de tatillerine başlamışlardır. Bayramlar yardımların yapıldığı, mutlulukların neşelerin paylaşıldığı, insanların kucaklaştığı günler, ama maalesef bazıları için bayramlar hüzne dönüyor. Trafik kazaları ve bu kazalarda kaybedilen canlar!

*

Yurdun büyük kısmında yüksek basınç ayaz oluşturuyor. Bugünden itibaren batı bölgelerden başlayarak soğuk biraz kırılıyor ama yalnızca gündüzleri, gece ise dondurucu soğuklar var. Sıcaklıklar Marmara’da sıfır derecelerde, Güneydoğu, İç Ege, Karadeniz ve Akdeniz’in iç kesimlerinde eksi 3-4, İç Anadolu’da eksi 5, Doğu Anadolu’da eksi 15 derecelerde. Yağış olmadan bu gece soğukları kendini gösterince siyah buz riski ortaya çıkıyor. Zeminin rengini alan bu buz açıkçası çok tehlikeli, fark edilemeyebiliyor. Siyah buz dediğimiz bu gizli buz sıcaklığın en düşük olduğu sabaha karşı ve sabahın ilk saatlerinde etkili olur. Bu saatlerde seyredeceklere hızınızı düşük tutmanızda fayda var diyoruz. Bir de ayaz biliyorsunuz sis işaretçisidir, bölgesel sislere de dikkat diyoruz. Özellikle iç bölgelerde. Hep uyarı, hep uyarı sıkıldık diyenlere, bu uyarılar tatlı bayramınızın tatsızlaşmaması için...

Böyle bayram seyranlarda günah keçisi yine havalar oluyor. Evet meteorolojik koşullar kazalar üzerinde ciddi birer faktör ama işin bir de mantığı var. Ancak otomobil ya da araç kullanırken bu mantığı gözetmiyoruz. İnsan küçükleri ile farklı, büyükleri ile farklı konuşuyor, salonunu farklı, yatak odasını farklı döşüyor, hafta sonu farklı, hafta içi farklı giyiniyor, ama iş araç kullanmaya gelince mevsimsel farklılıklar, gece gündüz farkı, şehir içi şehir dışı farkı düşünülmüyor. Bir de millet olarak hepimizin acelesi var! Sonuç ne oluyor? Kazalar!

Gelişmiş ülkelerde trafik kurallarına uyma oranının yüksek olduğunu görüyoruz, enteresan adamların hiç aceleleri yok. Yola yarım saat ya da bir saat önce çıkıyor, acele etmiyor. Ya da aceleciliklerini farklı alanlarda gösteriyor, trafikte değil!!!

Bunun üzerine bir de bugünlerde herkesin sorusu şu: Bayramda kar var mı? Bir de kar mı yağsın? Aman yağmasın yaa! Evet kara ihtiyacımız var ama bayramda yok! Millet yollardayken yağmasın! Bakın kalbim temizmiş, yalnızca Karadeniz ve Doğu Anadolu’da görülen kar yarından itibaren iyici etkisini yitirmeye başlıyor.

Bayram bitiyor, hemen arkasından yılbaşı geliyor. Kar sevenler için umalım yılbaşında kar yağsın. Aslında yalnızca kar severler için değil, biliyorsunuz kar bir anlamda doğal baraj. Su dağlarda kar olarak tutuluyor, baharla beraber yavaş yavaş eriyerek tarlaları suluyor, nehirleri canlandırıyor. Şu andan itibaren beklediğimiz ilk soğuk 31 Aralık’ta, yani yılbaşı gecesinde geliyor. Hem kesin değil, uzun vadeli değişebilir, hem de o soğuk Marmara’da pek kar oluşturabilecek gibi değil, yine Karadeniz’e ve iç bölgelere kar gelebilir. Detaylar önümüzdeki günlerde bültenlerimizde!

Bu bayramda da büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüyorum, ortancalara bir şey yok :)
Yazının Devamını Oku

Karadeniz ve Güneydoğu’da sel tehlikesi

14 Aralık 2007
Bugün Orta ve Doğu Karadeniz’de aşırı yağışların su baskınlarına yol açma ihtimali var. Aşırı yağışlar Güneydoğu’da da sıkıntı oluşturabilir. Cumartesi yağış doğuda kar şeklinde sürecek. Pazar günü yağış tekrar orta ve batı bölgeleri sarıyor.

Soğuk hava geliyor. Yağışlar da zirve yapmış durumda, son dönemlerin en yağışlı günlerini yaşıyoruz. Yalnızca bildiğiniz yağışlar yok, aşırıları da var. Orta ve doğu bölgelerin büyük kısmı aşırı yağışlı. Bugün Orta ve Doğu Karadeniz’de aşırı yağışların su baskınlarına yol açma ihtimali var. Aşırı yağışlar Güneydoğu’da da sıkıntılar oluşturabilir. Cumartesi yurdun büyük kısmında zayıflayacak yağışlar Doğu’da kar şeklinde süreceğinden ulaşımda problem oluşturma ihtimali var. Pazar günü ise yağış tekrar orta ve batı bölgeleri sarıyor ve Marmara dahil olmak üzere bu yağışların büyük çoğunluğu karla karışık yağmur şeklinde görülecek. Bayram haftasında yaklaşık olarak ne olur diye merak ediyorsanız yazının tamamını okumanız gerekiyor.

*

Araçlarınız ne durumda? Kış bakımını yaptırdınız mı? Ne bileyim önümüz bayram, kar mar vardır belki? Hiç belli olmaz :)

Nasıl bir kışın içine giriyoruz? Soğuk? Sıcak? Yağışlı? Kurak?

Geçen yıl ılık ve kurak bir yıl geçirdik. Çocukluktan beri öğrendiğimiz bir sloganı andıran "yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı" karasal iklim tarifine pek uymadı, karasal iklim yaşayan bölgelerimizde bile! Nedeni neydi? Küresel ısınma? El Nino? İkisi de olabilir. El Nino yılı 2006-2007 kışında kendini gösteriyordu ve arkasındaki 8-10 ayı da içine aldı, şimdi yavaş yavaş dengeye giriyoruz. Hatta dengeyi de aştık, su baskınlarından selden başımızı kaldıramıyoruz. Her gelen yağışlı sistem maalesef bir şekilde zarar veriyor. Uzmanların beklentisi yağışların bol olduğu ama sıcaklıkların normallere göre bir iki derece daha yüksek olacağı yönünde. Bu bizi nasıl etkiler? Batı bölgeler zaten çok fazla kar almaz, sıcaklığın da bir iki derece daha yüksek olması yağışların ağırlıkla yağmur şeklinde görüleceği sonucuna bizi götürür ama tutarlılık ihtimali düşük olan bu mevsimsel tahminler eğer tutar ise! Çünkü bizim öngörü yaptığımız modeller ara sıra soğuk sistemlerin ay sonuna kadar gelip gidebileceğini gösteriyor. Bunlardan bir tanesi de bu pazartesi etkili olacağa benziyor. Bayram öncesi orta ve kuzey bölgelerin büyük kısmında soğuklar görülecek. Sibirya üzerinden Orta Avrupa ile Balkanlar’a girecek soğuk havanın 17 Aralık Pazartesi günü Türkiye’yi etkisi altına alacağı sanılıyor. Resmi bayram tatili 9 gün değil ama bayramın perşembe başlamasından dolayı bu haftasonundan itibaren tatillerini başlatacaklar, özellikle şehir dışına, memleketlerine gideceklere sert kış koşullarının etkili olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtelim. Belki bu hatırlatmayı yapmak için biraz erken ama beklenen soğuklar şu anki verilere göre bayrama kadar sürecek, hatta bayramın ilk bir iki gününü de içine alacak gibi. Bu nedenle birincisi; şehir dışına çıkmadan hava durumumuzu iyi takip edin, ikincisi; seyahat edeceğiniz güzergahın durumunu öğrenmeden hareket etmeyin. Bayramın ikinci gününde yine buluşacağız, o yüzden şimdiden yalnızca birinci gününü kutluyorum. Bu arada bayram öncesi antifirizcilere gün doğdu :) hadi hayırlı işler!
Yazının Devamını Oku

Yeni yağışlar geliyor

7 Aralık 2007
Yine aşırı yağışlı bir sistem geldi, yıktı-döktü ve can kaybına neden olup nispeten zayıflayarak doğuya çekildi. Hafta içinde Akdeniz’de sel vardı. Maddi hasar bir kenara, maalesef iç acıtan can kayıplarına da neden oldu. Bu kayıpların bir kısmı sele kapılma sonucu, bir kısmı da trafikte meydana geldi. Sürücülere yağışlı günlerde hızınıza her zamankinden çok daha dikkat edin diyoruz. Bakın yağışlı günlerde birçok kişi yağmurda zahmet çekmemek için özel araçları ile trafiğe çıkıyor ve zahmetin büyüğünü asıl o zaman çekiyor. Hele büyük şehirlerde insanlar neredeyse artık kontak kapatacak hale geliyorlar. Yoğun trafik yağışlı günde yaşayacağınız en iyi sonuç, olası bir kazayı düşünün artık. Bugün Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu’da yağış var. Batıda, yer yer Marmara’da kendini gösterse de tüm gün sürmüyor.

*

Tüm yılı kuraklıkla geçirdik şimdi yağış rejimi dengeye yavaş yavaş girmeye başladı. Art arda yağışlar geliyor. Cumartesi Kıyı Ege’den Türkiye’ye tekrar yağışlar girecek, pazar yine Ege’de şiddetini artırarak devam edecek, ardından orta ve batı bölgeleri yine saracak. Tabii sistem hareketinde ciddi bir değişim yapmazsa, çünkü uzun vadeli bir tahminden bahsediyoruz.

Geçen hafta üzücü bir uçak kazası yaşadı ülkemiz. Her can kıymetli, biz ise 57 canımızı kaybettik. Bu insanlar birilerinin anneleri, birilerinin babası, birilerinin çocukları, birilerinin kardeşiydi, bazıları ise Türkiye’nin beyinleriydi. Ölenlere rahmet, ailelerine ve hepimize sabır diliyorum.

Uçak kazasında ilk söylenen meteorolojik bir etkinin olmadığıydı. Evet bu kazada meteorolojik bir problem yoktu belki ama dikkat ederseniz birçok zaman meteorolojik nedenlerle kaza ile sonuçlanmasa da uçakların iniş-kalkışlarında sıkıntılar yaşıyoruz, rötarlar hatta iptaller oluyor. Bu meteorolojik nedenlerin başında aşırı kar artı yanında buzlanma ve sis yer alıyor.

Sizce bunlar ülkemizde etkili olan hava koşulları sebebi ile mi bizim kaderimiz oluyor? Yoksa yine bir yerlerde bir hata mı yapıyoruz? Bakın Güneydoğu’da sisten dolayı hava ulaşımı aksıyor desem aklınıza ilk hangi şehir gelir? Düşündünüz mü? Sanırım beklememe gerek yok, bir çok kişi Diyarbakır demiştir bile! Peki neden Diyarbakır?

Bakın sis nasıl oluşuyor? Havada nem ve ne kaynaklı olursa olsun partikül olması yeterli. Bir ayazda bu su buharı partikül üzerinde yoğuşuyor ve sakin havada dağılmadan kalıyor. Bu partikül dere yataklarından çıkan kirleticiler de olabilir, denizlerden buharlaşma sonucu çıkan tuzlar da olabilir, sanayi bacalarından çıkan atıklar da olabilir!

Biraz önce Diyarbakır’dan bahsettim. Diyarbakır Havaalanı’nda sis neden oluyor? Çünkü havaalanının yakınlarında Zaho Deresi var. Buharlaşma sonucu havaya partiküller yayılıyor, havada buharlaşmadan dolayı su buharı da var, üzerine gece sıfırın altına inen sıcaklık eklenince sis oluşuyor. Tek örnek Diyarbakır mı? Ankara Esenboğa! Sıklıkla sis olur, Esenboğa’nın yakınlarında eskiden bataklıklar vardı ve yine yakınlarında Çubuk Barajı var, hem partikül, hem su buharı mevcut. Isparta! Sıklıkla sis olur, Isparta havaalanına inecek uçaklar göl üzerinden geçiyor. Denizli Havaalanı! Sıklıkla sis olur, Çardak ilçesinde göl kenarında. Trabzon Havaalanı! Sıklıkla sis olur, Deniz kenarında. Van! Sıklıkla sis olur, Van Ferit Melen Havaalanı Van gölü kenarında. Araştırsak belki dahalarını da sıralayabiliriz.

Mantık çok basit, bir bölgede dere yatağı, göl veya deniz varsa o bölgede yaz ayları dışında her yüksek basınç sis oluşturabilir. Bugüne kadar yapılan yapıldı, belki sisli günlerde de iniş yapılabilecek sistemler satın alınacak ama en doğrusu sistem değil, uzman görüşü almak. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Meteoroloji Mühendisliği orada duruyor ve görüş alınmak istendiğinde, proje üretilmesi gerektiğinde bilgilerini ortaya koymak üzere bekliyor.
Yazının Devamını Oku

Doğu’da yollar kapanabilir

30 Kasım 2007
Soğuklar nispeten kırılıyor, gündüz sıcaklıklar artıyor ama geceleri hayli düşük. Marmara’nın güneyi, İç Ege, İç Anadolu, Karadeniz’in iç kesimleri ve Doğu Anadolu’da gece sıcaklıklar sıfırın altında. Gece soğuma hem buzlanma, hem de sabah saatlerinde sis oluşturabiliyor, lütfen dikkatli olun. Cumartesi ise yeni bir yağışlı hava sistemi geliyor, tabii güneyli hava akımları ile hava biraz ısındığı için yağış yalnızca Doğu Anadolu’da kara dönüyor. Pazar günü yağış Orta ve doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’da devam edecek. Bu yağışlar hayli etkili, bir çok köy yolunu kapatabilir! Önümüzdeki çarşamba ve perşembe batı bölgelerde bu hafta içindeki sertlikte bir soğuk hava sistemi daha etkili olabilir, detaylar bültenlerimizde olacak, takip edin!

TRAFİKTE CAMLARI KAPATIN

Büyük şehirlerde trafik uzun süredir kemikleşmiş bir sorun. Aslında trafiğin bizden aldığı yalnızca zaman değil, belirli meteorolojik koşullarda sağlığı da alabiliyor. Trafik içerisinde saatlerimizi geçiriyoruz. Kirletici kaynağı içerisinde bu dönemde soluk alıp veriyoruz, dolayısıyla da ekzozlardan çıkan fosil yakıt atıklarını akciğerlere indiriyoruz. Kükürtdioksit, benzen, azotdioksit, ozon, partiküller maddeler ve ağır metaller sağlık açısından ciddi tehlike. Fosil türevli yakıtların verdiği zarar özellikle akciğerler üzerine. Bu maddelerin yüksek konsantrasyonlarına maruz kalınması durumunda vereceği sıkıntılar yalnızca astım hastaları ya da diğer rahatsızlıklara sahip olanlar için değil, herkes için problem oluşturabiliyor.

Gelelim meteoroloji bağlantısına: Son günlerde dikkat ediyorsunuzdur yurt genelinde yüksek basınç etkiliydi. Yüksek basınç, havada hareketi yavaşlatıyor. Bu durumda ekzozlardan çıkan partiküller dağılmadan havada asılı olarak kalıyor. Sıkışık trafikte saatlerimizi araçlarımız çalışır halde geçirdiğimiz için kirletici konsantrasyonu artıyor. Artık her zamanki etkinin 3 katına mı, 5 katına mı maruz kalıyoruz siz tahmin edin. Yüksek basınç olduğu günlerde trafikte mümkün mertebe camlarınız kapalı olsun, hatta aracınızın iç sirkülasyon düğmesi de basılı olsun, bu önemli.

Bu hafta yüksek basınç etkiliydi ve ara ara oluşan sis ve pusun da nedeni buydu. Bir hatırlatma da açık havada spor yaparlara; yüksek basıncın olduğu, sisin olduğu günlerde açık havada yaptığınız sporun yararından çok zararını görebilirsiniz. Yüksek basınçlı günlerde kirletici kaynaklarından uzak yerlerde spor yapmanızda fayda var, zira sporla akciğerler açılıyor ve artan ve kuvvetlenen soluk ile kirleticiler alveollere kadar gidebiliyor.
Yazının Devamını Oku

Yağışlar bitti

23 Kasım 2007
Tehlike geçti, sel oluşturan yağışlar kesildi, hava açmaya ve ısınmaya başladı. Isınma derken sıcak da demiyoruz unutmayın, tam hastalık havası! Önümüzdeki 3 gün içerisinde yağış yalnızca Doğu Anadolu’da dar bir alanda ve yalnızca bugün, kar hafta sonunda kesiliyor. Yurdun diğer kesimlerinde hava parçalı ve az bulutlu ama Karadeniz, İç Anadolu, İç Ege ve Marmara’da yer yer sis oluşabilir, çünkü kuvvetli bir yüksek basınç alanı içerisindeyiz. Yağışların tekrar gelişi önümüzdeki haftanın ortalarını bulabilir, hatta geçebilir.

*

Bu hafta sular seller gitti. Bizde yağmur yağdı bizi su bastı, komşumuza yağmur yağdı yine bizi su bastı. Aşırı yağışlarla Marmara’da, Ege’de sel meydana geldi. Bulgaristan’daki aşırı yağışlarla da Edirne ikinci darbeyi yedi. Üç beş gün önce etkili olan aşırı yağışlar Edirne’de su baskınlarına yol açmıştı, Bulgaristan’ın aşırı yağışlar neticesinde baraj kapaklarını açmasıyla şehir ikinci kez sular altında kaldı. Görüntülerini haberlerde izlemişsinizdir, gelen az buz bir su değil, Karaağaç Mahallesi’nin sular altında kalacağı tahmin ediliyordu. Ama neyse ki Yunanistan üzerinden Türkiye’ye gelen su Arda Nehri üzerindeki setleri patlattı ve suyun bir kısmı Yunanistan’a aktı. Böyle olmasına rağmen sel arabaları, köprüleri yuttu, bazı köylerle bağlantı kesildi. Görüntülere bakarken her zamanki gibi düşündüm, acaba bu sular ne olacak? Bölge bir göl gibi kalacak mı? Sular tahliye mi edilecek? Yoksa toprak yavaş yavaş suyu emerek kılcallarla nehirlere mi taşıyacak?

Okulda okuduğumuz bir bilgi vardı: "Ani gelen aşırı yağışlar su baskınlarına yol açarak zarar verdiği gibi toprak için de bir faydası yoktur, toprak bu suyu emip kılcallarla nehirlere yollayamadan karalar üzerinden su akışa çekerek kanalizasyona gider". Benim de aklıma takılan hep şu olmuştu: Miktar olarak çok fazla olan bu su, kanalizasyonlara yönlendirmek yerine bir şekilde depolanamaz mı? Binaların çatılarından oluklara akan su bir depoya yönlendirilemez mi?

Bu sel haberlerini izlerken bundan bir süre önce gördüğüm Sabancı Üniversitesi’nin yaptığı uygulama aklıma geldi. Üniversite ne yapıyor biliyor musunuz? Çatı oluklarını ve yollardan akan suların yönlendirildiği mazgalları bir havuza bağlamış. Bu havuzda biriken su bahçe sulaması gibi işlerde kullanılıyor. Yine şebeke suyunu kullanıyorlardır ama yüksek ihtimalle üniversite hiç kısıntı yapmadan hepimizin yapmaya çalıştığı tasarruftan kat ve kat daha fazla tasarruf sağlıyordur.

Evler için de bu yapılamaz mı? Bırakalım çatılardaki yağmur kanallarını, elimizi yüzümüzü yıkadığımız lavaboların çıkış boruları rezervuarlara yönlendirilemez mi? Bir kişi günde kaç kez rezervuarı çekiyordur? 5? 6? Kesinlikle daha fazladır ama hadi 5 diyelim! Rezervuar tankının 7 litre su aldığını ve bu örnek ailenin (bu uygulamayı yaptığı için değil, konu mankeni olarak) 4 bireyden oluştuğunu düşünürsek bir günde 140, bir ayda 4.200, bir yılda 50.400 litre, yani 50.4 metreküp suyu kurtardı demek.

Bu tür uygulamaların yapılabilmesi için inşaat malzemeleri üreticileri ve inşaatçılar öncü olabilir. Hiç bana bakmayın, abartmayın, benden geçti artık, yaş olmuş 32, mesleği değiştiremem, ben meteoroloğum, hem de ailenizin meteoroloğu!
Yazının Devamını Oku

Ege’de cumartesiye dikkat

16 Kasım 2007
Sıcaklıklar yükseldi. Nasıl? Lodos yönünden rüzgarlarla. Güneybatıdan esen lodos, sıcaklığı artırıyor ama eş zamanlı olarak yağış da getiriyor, kıyı Ege’deki yağışlar pazar gününe kadar orta bölgeleri de içine almış olacak. Dikkatleri Ege’ye çekiyoruz, uzun soluklu yağışlar su baskınlarına yol açabilir, özellikle cumartesi günkü aşırı yağışların sıkıntı oluşturma ihtimali yüksek! Yükselen sıcaklıklar orta ve kuzey bölgelerde pazar gününden itibaren düşüşe geçiyor. Pazartesi, salı daha orta ve batı bölgelerde 3-4 derece daha azalıyor. Uzun vadeye baktığımızdaysa ayın 20’sini geçirdikten sonra tekrar ısındığımız görünüyor. Kasımın ikinci yarısı daha ılık.

Başkentle bağlantı kesildi. Bültenlerimizde barajların doluluk durumunu veriyorduk ancak bir süredir bilgi alamıyoruz. En son doluluk durumu yüzde 0,2’ydi. Sonrasında aramalarımızdan sonuç alamadık, bilgi verilemeyeceği ama Ankara’nın hiçbir şekilde susuz kalmayacağı söylendi. Bir süredir kayda değer bir yağış yok, neticede Ankara büyük bir şehir, ülkemizin başkenti, ciddi bir günlük su tüketimi var. Muhtemelen ölü hacimden su kullanılmaya başlandı. Ölü hacim; arabalarda kırmızı ışık yandıktan sonra aracın yaklaşık 60-70 km gitmesini sağlayan yedek depo gibi bir şey. Ancak bilirsiniz, yakıt deposu göstergesinde ışık yandıktan sonra çok fazla yol yapılması önerilmez, çünkü deponun dibindeki tortunun aracın bazı yerlerini tıkayacağından korkulur ve çok zamanda şahit olmuşsunuzdur, yakıtı bitmesinden dolayı yolda kalan araçların deposu doldurulduktan sonra öksüre öksüre çalışır, hatta bazen araç hiç çalışmayıp servise bile götürülmesi gerekmiştir. Siz de takdir edersiniz ki, insan sağlığında meydana gelen her hangi bir sıkıntı, öyle araçların parçalarının değiştirilmesi kadar kolay olmuyor. Dip suyunun kullanıldığı başkentte umarım bunun kontrolleri yapılıyordur. Eğer musluktan su içiyorsanız aman kaynatmadan içmeyin diyeceğim ama belki de kontrolü yapılıyordur. İnsan sağlığını riske atacak bir davranış 21. yüzyılda, 2007 yılında yapılmıyordur!

Geçenlerde Amerika Birleşik Devletleri’nin Georgia Eyalet Valisi’nin organize ettiği yağmur duasının yapıldığını okudum. Farklı dinlerin din adamlarına duaya katılmaları için vali tarafından davetiye gönderilmiş. Eyalet kongre binasının önünde dua yapılacakmış. Geçenlerde bizde de yağmur duaları yapılmıştı. Tabii bir çok kişinin aklına "Bu tür eylemlerin havaya etkisi olabilir mi?" sorusu geliyor. Kelebek teorisini biliyor musunuz? Bir kelebeğin dünyanın bir noktasında kanat çırpmasının, sanal atmosferde yapılan iterasyonlar ile bir dönem sonra dalga dalga büyüyerek dünyanın başka bir bölgesinde bir tayfuna neden olabileceği teorik olarak kanıtlandı. Kızılderililerin yaptıkları ateş danslarının yine teoride yağmuru tetikleyebileceği bilimsel olarak ispatlandı. Yağmur duası niye yapılır? Yağmur duasından sonra kesin yağmur mu beklenir? Yoksa yalnızca bir dua mıdır? Bu soruları din uzmanlarına sormak lazım, neticede benim uzmanlık alanım meteoroloji ama biraz önce bahsettiğim kelebek teorisi ve Kızılderililerin ateş danslarının etkileri gibi toplu yapılan bu tür eylemler yağmur oluşturur mu, oluşturmaz mı bilmem ama gerek oluşturulan hareket ve enerji, gerekse meydana gelen sinerji açısından havaya illaki bir etki yapıyordur. Bakın bizim saatli maarif takviminin benzerinin ABD’de yapılmaya çalışılması gibi, yağmur duasının oluşturabileceği sonuçlar vali istediğine göre ABD’de belki araştırılmıştır, adamlar durmuyor ki! İnsan beyni bu, durmuyor ki durduğu yerde, bu da böyle çalışıyor işte!
Yazının Devamını Oku