10 adımda bir sahil kasabasına yerleşmek

* Yan sınıftaki yakışıklı oğlan misali, gözüne o kasabayı kestir, hal ve hareketlerini uzaktan şöyle güzelce incele, tepeden tırnağa bir süz,

Haberin Devamı

 

* Tatilinde git, birkaç gün kal,
* Kışın en ayazında bir daha git, 10 gün kal,
* Kılı kırk yarma,
* Sittin sene düşünme,
* Bağrına taş bas ama kimselere danışma,
* Ne yiyip ne içerim ağıtları yakıp, karalar bağlama
* Büyük şehirde 3-5 katı paralar harcayarak yaşamış bir gladyatörsün unutma,
* Üstelik emekliysen, işini her yerden yapabiliyorsan ya da tuzu kuru olarak adlandırdığımız o doğuştan şanslı kişiysen bana hiç sorma.
Daya kamyonu kapıya.


***


Burada en kritik olan 3 numaralı madde. Yaz aylarının vur patlasın çal oynasını, panjurlarını sımsıkı kapatıp yazlıkçılar ve tatilcilerle birlikte çekip gider. Yani efil efil yanağını okşayan bir temmuz rüzgarında, bir teknenin tepesindeki kontesken ve buzlu limonatanı yudumlarken “Karar verdim azizim, derhal bu koya yerleşiyorum!” şeklinde atıp tutma. Bol keseden sallama. Yalan Rüzgarı’ndaki esas ve en sarışın kız gibi hissettiğin, Brezilya dizisinin pembesine bastırılıp yıkanmış tatil anlarına aldanma.

Haberin Devamı


Kışın bambaşka olur sahil kasabaları. Ve sen belki o halinden hiç haz etmezsin. Ama sevdiysen de tam seversin.


ÇEŞME Mİ FOÇA MI?
Kıpır kıpır bizim buralar. Bahardaki kalbin gibi. Patır patır mor çiçekler fışkırmakta, papatyalar dört bir yanımızı istilada... Kargalar bile bülbüllerle yarışta. Sanki hepsi de Maksim Gazinosu’nun en assolist, en kabarık tuvaletli bülbülü. Balıklar denizin yüz bin fersahında, disko topu altında, sabaha kadar dansta. Bahar ip atlaya atlaya yaklaşmakta, kapımızı zorlamakta. Çıkar, at tüm kaşkol, palto ve eldivenlerini, naftalinlerden arındır bütün ketenlerini. Bırak da bahar yerlerden yerlere vurup, şımartsın seni.

10 adımda bir sahil kasabasına yerleşmek


İşte böyle bir bahar havası ve kafasında geçen hafta Çeşme’yle Foça arasında mekik dokudum. Birkaç kez Alaçatı’da soluklandım. Çeşme’yle rabıtam Foça’dan çok daha eski. İster istemez karşılaştırdım:
* Foça Karşıyaka’ysa Çeşme Alsancak
* Foça Cihangir’se Çeşme Nişantaşı
* Foça devlet okuluysa, Çeşme özel bir mektep
* Foça içe, Çeşme dışa dönük
* Foça balıkçı kahvesi, Çeşme bir piyasa cafesi
* Foça bir memur ya da yazar, Çeşme bir manken ya da tasarımcı
Şimdi “Ayna, ayna söyle bana...” şeklinde başlayan sorunu duyar gibi oldum dünyalar tatlısı, Meraklı Melahat okur ve soruna bir soruyla cevap vermeyi uygun buldum:
Asıl ben sorarım sizlere, hangi çocuğunu daha çok seviyorsun diye sorulur mu bir anneye?

Yazarın Tüm Yazıları