Hicr suresi

Haberin Devamı

HİCR, Arap Yarımadası’nda, Medine ile Şam arasında, eski bir şehrin ismidir. Kuran-ı Kerim 15. suresinde bu şehrin yaşamış insanları ile ilgili öğütler vermiştir. Surenin indiği tarihte, ticaret kervanlarının yolları üzerindeki kayalara oyulmuş yazıtların, Hicr halkından söz ettiği kabul ediliyordu. Hicr bölgesi Arabistan’ın özeneceği şekilde çok verimli, bağlık bahçelik, yemyeşil bir alandı. Burada yaşamış Semudlar efsanevi bir medeniyet kurmuşlardı. Çevredeki yüksek kayalıklarda, kayaları oyarak yaptıkları güzel evler öyle sağlamdı ki, hiçbir şekilde ne selden ve yangından ne de soğuktan ve sıcaktan zarar görmezdi. Düşmanlar da oralara ulaşamazdı.

ÇOK KİBİRLİYDİLER

Haberin Devamı

Arap şiirlerinde bahsi geçen Semudlar yaşayışları ile öyle övünürlerdi ki, kimseye ihtiyaçları olmayan mükemmel varlıklar olduklarına inanırlardı. Kendilerinden olmayanları, kendileri kadar güçlü saymadıklarını küçümsüyor, onlara haksızlık yapmaktan çekinmiyorlardı. Haksızlık ne kadar süre cezasız kalabilir, er veya geç kendisini de yer bitirir. Zamanla Semudlar yeni şeyler üretemez hale geldiler, ancak zayıf gördüklerine yaptıkları aşağılamalar devam etti. Yüce Allah onlara içlerinden birini, Hz. Salih’i peygamber olarak gönderdi.

SALİH PEYGAMBER

Salih peygamber “Ey halkım, Yaradanınızı unutmayınız. O sizi güçlü kıldı, çalıştınız, başarılı oldunuz. Fakat başarınız başınızı döndürdü, Allah’tan başka şeylere kendi eserlerinize tapıyorsunuz. Tövbe edin, taşkınlıklar yapmaktan vazgeçin. Allah’ın kulları olduğunuzu hatırlayın.” Kibirli olmayanlar Salih’e hak verdiler, fakat ileri gelenlerden çoğu onu akılsızlıkla, atalarının başarılarını küçümsemekle suçladı. İnananlara dediler ki, siz nereden biliyorsunuz Salih’in gerçekten peygamber olduğunu, biz onu akıllı biri sanırdık, fakat görüyoruz ki o sapıtmıştır. Salih peygambere dediler ki, “Eğer sana inanmamızı istiyorsan, senden önceki peygamberler gibi bize bir mucize getirmelisin.”

Haberin Devamı

MUCİZE DEVE

Mucize Araf suresinde anlatılmıştır(7: 73-79). Salih peygamber ümide kapıldı Allah’a yalvarmaya başladı: “Rabbim, benden mucize istiyorlar, bana öyle bir mucize ver ki, doğruluğuma inansınlar.” Peygamberler tarihinden bilinmektedir ki, bir topluluk peygamberinden mucize istemekte ısrar eder, kendilerine mucize verilir, sonra yine inanmazlarsa, o topluluk muhakkak şiddetle cezalandırılır. Fakat inanmayanlara bunlar anlatılabilir mi! Onlar yine, bu sihirdir, deyip geçeceklerdir. Yüce Allah Salih peygambere bildirdi: “Halkına söyle, şehrin dışındaki büyük kayanın yanında toplansınlar, mucizeyi orada görecekler!” Salih peygamber haberi halkına bildirdi, gittiler baktılar, mucize bir dişi deveydi, onların görüp bildiklerine göre çok gelişmiş bir hayvandı. Memeleri sütle dolmuştu, fakirler hemen kapları ile yanaştılar, sağdılar, sanki süt hiç azalmıyordu.

Haberin Devamı

DEVEYİ BESLEYEMEDİLER

Deveye ilişilmeyecekti. Su kaynağını bir gün deveye bırakacak, bir gün kendileri kullanacaktı. Deve kaynağa yanaştı mı, birikmiş suyun bütününü içiyordu. Kaynağın yeniden dolması için ertesi günü beklemeleri gerekiyordu. Salih’in itibarı artmıştı, inananlar çoğalıyordu. Fakat inanmayanlar durumdan memnun değildi. “Bu deveden bıktık usandık, suyumuzu elimizden alıyor, bu deve sihirden başka bir şey değildir, onu yok etmeliyiz, Salih’le ailesini de yok etmeliyiz” demeye başladılar. Dedikleri gibi yaptılar. Gece vakti devenin olduğu yere vardılar, içlerinden biri devenin bacaklarına bir ok attı. Deve can acısıyla öyle bağırdı ki, sesi duyan herkes devenin yanına koştu. Salih ve ailesini öldüremeden kaçtılar.

Haberin Devamı

KORKUNÇ SES


Salih deveyi ölümden kurtaramadı. Fakat biliyordu ki, şimdi inanmayanlar mutlak bir felakete uğrayacaklardır. Salih peygambere üç gün süre tanındı, inananlarla birlikte şehri terk edecekti, öyle yaptılar. Onlardan sonra öyle şiddetli ve korkunç bir ses işitildi ki, o sağlam evler dinamitle patlatılmış gibi parçalanıp yok oldu. Peygamberimize ve müminlere bu olaylar anlatılıyordu ki, teselli bulsunlar, sabretsinler, sabrın sonu selamettir.

Yazarın Tüm Yazıları