Başak İnsel

Vitamın U ve Faydaları

19 Şubat 2021
S- Metilmetiyonin bazen U vitamini olarak ifade edilir, ancak gerçek bir vitamin olarak kabul edilmez. Terim, 1950 yılında peptik ülserlerin iyileşmesini hızlandırmaya yardımcı olabilecek lahana suyundaki bir bileşiği tanımlamak için kullanılmıştır.

Önceki çalışmalar, vitamin U'nun ülserleri, inflamasyonu ve karaciğer hasarını önlediğini ve ciltte yara iyileşmesini hızlandırdığını göstermiştir. Çeşitli doğal vit U kaynakları arasında lahana en yüksek vit U içeriğine sahiptir. Bunun dışında brokoli, Brüksel lahanası ve lahana gibi turpgillerden sebzelerde de doğal olarak bulunur.

Ayrıca graviola yaprakları da çok fazla U vitamini içerir, ancak biyoyararlılıkları besin bileşeni olarak geliştirilmeleri için yeterince iyi değildir. Aktif bileşenler olarak vitamin U ile birlikte bazı doğal bileşenlerin eklenmesi biyoyararlanımını da artırabilir. Graviola tropikal ülkelerde yetişen geleneksel bir bitkidir ve kansere, diyabete, karaciğer hastalıkları, sindirim sistemi hastalıkları ve inflamasyona karşı faydalı etkileri olduğu bilinmektedir.

Vitamin U kozmetik alanda da kullanılmaktadır. Genelde kremlere, serumlara, yüz maskelerine ve diğer ürünlere eklenebilir.

Faydaları ve kullanım alanları

U vitamini genelde mide ülserlerinin tedavisinde kullanılır, ancak aynı zamanda sindirimi düzenlemek, bağışıklığı güçlendirmek, gıda alerjilerine karşı korumak, kolesterolü düşürmek ve yara iyileşmesini hızlandırmak için de kullanılabilmektedir. Çalışmalardan birinde, peptik ülseri olan 100 hastaya bir litre çiğ lahana suyu verildi ve 2-5 gün arasında, ülser ağrısına son veren vakaların sayısının arttığına dair önemli gelişmeler görüldü.

U vitamini ciğerleri, karaciğeri ve böbrekleri de hasardan koruyabilir. Bazı hayvan araştırmaları, U vitamininin epileptik nöbetlerden kaynaklanan akciğer hasarını azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürmüştür.

Bazı çalışmalarda, U vitamini takviyelerinin kolesterol ve trigliserit seviyelerini de düşürebileceği öne sürülmüştür.

Yan etkileri

Yazının Devamını Oku

Yeni Moda Beslenme: Fleksitaryen Diyet Nedir?

18 Ocak 2021
Dleksitaryen diyet, et ve diğer hayvansal ürünlere ölçülü olarak izin verirken, çoğunlukla bitki bazlı yiyecekleri teşvik eden bir beslenme tarzıdır.

Tamamen vejetaryen veya vegan diyetlerinden daha esnektir. Diyete daha fazla bitkisel gıda eklemek ancak eti tamamen kesmek istemiyorsanız, fleksitaryen diyet uygun bir alternatif olabilir. Fleksitaryen diyet, insanların vejetaryen yemenin faydalarından istifade ederken yine de ölçülü olarak hayvansal ürünlerin tadını çıkarmalarına yardımcı olmak için oluşturulmuştur ve diyetin adı esnek ve vejetaryen kelimelerinin birleşimidir.

Vejetaryenler et ve bazen diğer hayvansal yiyecekleri ortadan kaldırırken veganlar et, balık, yumurta, süt ürünleri ve tüm hayvansal kaynaklı gıda ürünlerini tamamen kısıtlar. Esnekçiler hayvansal ürünler yedikleri için vejetaryen veya vegan olarak kabul edilmezler .

Fleksitaryen diyetin kesin kuralları veya önerilen sayıda kalori ve makro besin maddesi yoktur. Aslında bu bir diyetten çok bir yaşam tarzıdır.

Fleksitaryen diyet aşağıdaki ilkelere dayanmaktadır:

Fleksitaryen diyet nasıl uygulanır?

Adından da anlaşılacağı gibi diyet esnektir, ancak ne kadar et yiyebileceğiniz konusunda bazı kurallar vardır. Diyetin yaratıcısı ve The Flexitarian Diet kitabının yazarı Dawn Jackson Blatner kitabında, Flexitarian Diyetine yeni başlayanların ilk olarak Beginner Flexitarian'ı denediklerini ve haftada iki gün et yemeyi bıraktıklarını, kalan beş gün boyunca toplamda 26 ons'tan (oz) fazla et yemediklerini öne sürüyor. Referans olarak, bir tavuk veya bifteğin kart destesi büyüklüğünde bir kısmı yaklaşık 3 oz iken, avucunuzun boyutu ve kalınlığı (parmaklar dahil) 4 ila 6 oz arasındadır.

Bir sonraki aşama olan Advanced Flexitarian, insanların haftada üç ila dört gün vejeteryan bir diyet uygulamalarını ve haftanın geri kalanında toplam 18 ons'dan fazla et tüketmemelerini önererek et tüketimini daha da düşürüyor . Son seviye olan Expert Flexitarian, beş etsiz gün gerektiriyor, ancak diğer iki gün boyunca 9 ons ete izin veriyor. (Bu diyetin herhangi bir aşamasında et yediğiniz günlerin ardışık olması gerekmediğini de belirtmek gerekiyor). Öncelikle esnek bir yaşam tarzı benimsemek için, haftada bir porsiyonu keserek et tüketimini kademeli olarak azaltabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Mide Sorunları Olanlara: BRAT Diyeti Nedir?

4 Ocak 2021
BRAT diyeti hafif, düşük lifli gıdalardan oluşur ve genellikle mide sorunları, sindirim hastalıkları ve ishali tedavi etmek için önerilir.

BRAT diyeti nedir?

BRAT diyeti, Banana (muz), rice (pirinç), applesauce (elma püresi), toast (tost) İngilizce kelimelerinin baş harflerinden gelen bir kısaltmadır. Geçmişte çocuk doktorları, çocuklarda mide problemlerini hafifletmek için BRAT diyetini öneriyorlardı.

Bu yiyeceklerin ortak yönü nedir?

BRAT diyeti kısa süreler için faydalı olabilir fakat uzun bir süre boyunca diyet lifi, protein ve yağ oranı çok düşük olan bir diyet ile devam edilmesi potansiyel risk oluşturabilir.

BRAT diyetinde ne yiyebilirsiniz?

Burada en önemli kriter mideye rahatsızlık vermeyen yiyecekleri tüketmektir. BRAT diyetinde yenmesi kabul edilir yiyecekler bağlayıcı yiyecekler olarak kabul edilir yani lifleri düşük ve ishale iyi gelen yiyecekler olarak söyleyebiliriz.

Muz, pirinç, elma püresi ve tost (beyaz ekmek) dışında:

- Az yağlı krakerler

Yazının Devamını Oku

Kış Aylarının En Sevileni: Bozanın Faydaları ve Kalorisi

23 Aralık 2020
Boza; mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday veya darı gibi tahıllardan yapılan fermente bi içecektir. Ancak en yaygın olan tahıl türü ülkemizde olduğu gibi darıdır ve en lezzetli bozayı verir. 8000 yılı aşkın süredir üretilip tüketildiği için Türk yemek kültüründe bilinen en tarihi içeceklerden biridir.

Boza, Farsça’da darı anlamına gelen 'buze' kelimesinden gelmektedir.

Boza bir kış içeceğidir ve dünyada iklimin nispeten soğuk olduğu yerlerde de yaygın olarak tüketilmektedir. Tarih boyunca kritik dönemlerde boza, zengin doğası ve hemen hemen her yerde bulunan tahıllarla üretim kolaylığı nedeniyle en önemli besin kaynaklarından biri olmuştur.

Bozanın faydaları nelerdir?

Kuru öksürüğe iyi gelir

Anne sütünü artırır

Fermente bir gıda olduğu için sindirime yardımcı olur, hazmı kolaylaştırır

Enerji verir

Kemik ve kıkırdak sağlığında önemli rol oynar

Yazının Devamını Oku

Tatilde Kilomuzu Nasıl Koruruz?

5 Ağustos 2020
Bir diyetisyen kontrolünde zayıflama programı içinde olun veya olmayın, önemli olan her zaman söylediğimiz gibi kendimizi kısıtlı veya bir gün sonlanacak bir beslenme programı içinde hissetmememizdir. Tatildeyken; muhakkak rutimizin dışında çeşitli besinleri tüketeceğiz ya da tamamen yeme-içme keşfi yapacağımız bir gezi planlıyoruz. Peki bu gezi de kilomuz nasıl koruyacağız?

SU TÜKETİMİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ!

Evimizin dışında farklı bir yer de bağırsak sistemimizin hızlı adapte olması, bizi mutsuz etmemesi için kilomuz başına en az 40 ml gelecek şekilde suyumuzu günlük tüketimimizin üzerine çıkarmalıyız.

TATİLDE 2 ANA + 1 ARA ÖĞÜN YAPIN!

Kahvaltı ve akşam yemeği olmak üzere toplam 2 ana öğün yapıyor olmak öğünlerde daha serbest davranabilmeyi sağlayacak. 1 ara öğün de ise keyif alabileceğiniz bir içeceği veya dondurmayı gönül rahatlığı ile tercih edebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Besleyici Bir Alternatif: Kinoalı Salata

22 Temmuz 2020
Lezzetli, renkli, besleyici, sağlıklı, hem ara hem ana öğünde tüketebileceğimiz en güzel seçenek: salatalar. Salatalarımızı zevkimize göre hazırlıyor istediğimiz besini katabiliyoruz, peki hiç kinoalı salata denedik mi?

Kinoa;

Vücudunuzun ihtiyacı olan dokuz temel amino asidin tamamını içeriyor, güvenilir bir kalsiyum, lizin, demir ve B vitamini kaynağı.

Kolaylıkla sindirilebilmesi bir yana boşaltımı kolaylaştırması açısından, kabızlıkta da tavsiye edilmekte. Aynı zamanda, glüten alerjisi nedeniyle tahıllardan uzak durmak zorunda kalanlar, kinoayı gönül rahatlığıyla tüketebiliyor.

Bir su bardağı haşlanmış kinoa 222 kcal’dir.

Yazının Devamını Oku

Vücudun Süpürgesi: Lif ve Kaynakları

1 Temmuz 2020
Lif, vücut tarafından sindirilemeyen veya çok az sindirilebilen ve emilim yoluyla kan dolaşımına katılmayan kompleks karbonhidratlardır.

Besin ögesi ve kalori değeri olmayan lifler pek çok kronik hastalığın oluşumunu da engeller.Çözünen lifler suda çözünerek bağırsaklarda jel oluşturur,kaynakları yulaf ezmesi, arpa, barbunya ve çeşitli meyve-sebzelerdir. Çözünmez lifler ise bağırsak kaslarını çalıştırır,beraberinde toksik maddeleri de vücuttan atar. Tam buğday unundan yapılmış ürünler, buğday ve mısır kepeği, meyve kabukları, karnabahar, yeşil fasulye ve patates gibi kök sebzeler çözünmeyen lif bakımından zengindirler.

Kabızlık ve ishalin önlenmesinde

Kan şekeri kontrolünde

Diyabet,kalp hastalıkları ve kanserden korunmada

Tok tutması ve iştah kontrolü sayesinde zayıflama sürecimizde lif tüketimimiz önemlidir.

Sağlığımız için günde kg başına 0.5 gr lif tüketmeliyiz.Peki lif tüketimini nasıl artırabiliriz?

Sebze ve meyveleri kabuklarını soymadan tüketelim.

Ekmek,makarna,pilavları tam buğday unlu tercih edelim.

Yazının Devamını Oku

Tarihinden Çeşitlerine; Tüm Özellikleriyle Kahve

10 Haziran 2020
Kahve; günün her saatinde her yaştan insanın tercihi; her yıl 400 milyar fincan tüketilen dünya çapındaki en popüler içecek. Peki birçoğumuzun gününün vazgeçilmez parçası kahve bu rolünü nasıl aldı, çeşitleri, faydaları, içeriği nedir?

Kahvenin anavatanı Etiyopya'nın Kaffa bölgesidir. Kaffa'daki ormanlarda yetişen Arabika kahve ağaçları, çekirdekleri işlenen ilk kahveler olarak bilinir. Fırınlanma yöntemiyle elde edilen ve kahvenin Türkiye'ye gelmesine aracı olan bölge ise Yemen'dir.

Kahve, kelime olarak arapça “kahwa” dan geliyor. Vatanı Habeşistan (Etiyopya) olduğuna göre, akla yakın, oradaki kahve yetişen bir bölgenin eski adı Kaffa’dan alınmış olmasıdır. Kahve, rayiha yani koku anlamına da gelmektedir.

İçeriğine bakacak olursak; Kahve kafein (güçlü bir merkezi sinir sistemi uyarıcısı ve bronkodilatatör), diterpen alkoller ve klorojenik asidin de içinde bulunduğu oldukça fazla biyolojik olarak aktif bileşiğin (karbonhidratlar, lipitler, azotlu bileşikler, vitaminler, mineraller, alkoloidler ve fenolik bileşikler) de dahil olduğu kompleks bir içecektir. Fakat büyük çoğunluğunu kafein oluşturuyor; ortalama bir çikolata barında 30 mg kafein varken, bir fincan kahve 100 ile 150 mg civarında kafein içerir. Kahvenin kavrulma süresi de önemlidir; süre uzadıkça daha fazla kafein yanar ve oranı azalır.

Peki günlük kahve tüketimi ne kadar olmalı?

İnsan biyolojisindeki çalışmalar, vücudun verilen süre içerisinde 300 mg kafein emebileceğini ortaya koymuştur, yani yaklaşık 3 normal fincan. Bunun üzerindeki miktar sadece atılır, uyarılmaya sebep olmaz. Hamilelik döneminde ise günlük olarak tüketilen 300 mg kafeinin olumsuz etkisi olmadığı ancak fazla miktarda tüketilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır. Orta düzeyde kafein tüketen hamile kadınlarda ne erken doğum ne de düşük doğum ağırlığında bebek gibi durumlara rastlanmamıştır.

Faydaları ve dikkat etmemiz gereken yan etkiler nelerdir?

Kahvenin faydalarına bakacak olursak;

Kadınlarda depresyon riskini azaltır.

Yazının Devamını Oku