Al Pacino’nun aşk ve ihtiras dolu oyunu

Kral Herod’un üvey kızı Salome, Herod’un doğum günü kutlamaları için dans eder.

Haberin Devamı


Kral, güzel prenses Salome’nin dansından etkilenir, ona ne dilerse dilesin vermeyi teklif eder...
Oscar Wilde’ın aşk, ihtiras ve trajedi dolu oyunu “Salome”yi 10 yıl önce Los Angeles’ta izledim.
Al Pacino’nun Kral Herod’u canlandırdığı oyunu, hikayenin kısmen geçtiği topraklarda oynaması izlediğim andan beri hayalim oldu...
Al Pacino ile oyunu Kapadokya’da oynaması için iki defa görüştüm.
Hatta verdiği tepki kayıt altında olsun diye kendisiyle televizyon röportajı yaparken “Oyunu (Salome’yi) Kapadokya’da oynamak ister misin” diye sordum.
Ben sorduktan sonraki ilk sözleri “Aman Allah’ım müthiş bir davet” oldu.
Yüzündeki gülümseme, mutluluğu ve davet hakkında konuşma arzusu...
Tarifsiz bir histi...

Al Pacino’nun aşk ve ihtiras dolu oyunu
Al Pacino, “Salome” oyununda Kral Herod rolünde.

Röportajım bittikten sonra vedalaşıp stüdyodan ayrılmak üzereyken beni göndermedi ve “Birkaç soru daha sor” dedi...
Sonunda gerçekten bitirip vedalaşırken “Kapadokya’da ‘Salome’yi oynama davetini dışarıda yardımcılarıma söyle mutlaka” dedi.
O gün Al Pacino’dan yeşil ışığı almak...
Büyük bir mutlulukla “Günün birinde Kapadokya’da oynamayı çok isterim” demesi beni daha da motive etti.
İkinci görüşmeye Los Angeles başkonsolosu Can Oğuz Bey ile gittik.
Al Pacino’nun ekibi ve biz karşılıklı protokolleri hazırlayıp bir sonraki adıma geçmeyi planlarken Covid-19 patladı ve her şeyi askıya alıp dünyamız kendine gelinceye kadar beklemeye karar verdik.
10 yıllık hayalim...
Al Pacino’nun oyunu Türkiye’de oynama istediğini gördükten sonra benim için bir amaç oldu.
Aklımda Salome projesi ile geçen hafta Kapadokya’ya gittim.
Bir nevi saha çalışması...
Projenin Türkiye ayağını yürüten Arda Sayıner, “Al Pacino gelirse Kapadokya’da konaklaması gereken otelde konaklamalıyız.
O otel tarih, kültürel deneyim ve yaratıcılığı bir arada sunan Sacred House olmalı” dedi.

Haberin Devamı

Otelden daha fazlası

Sanat, stil, ambiyans ve çarpıcı tasarımıyla eski dünyanın ihtişamını günümüze taşıyan Sacred House’un büyük kapısından girdiğiniz andan itibaren kendinizi harikalar diyarındaki Alis gibi hissediyorsunuz... Odaları, fikirlerin özgünlüğü, ayrıntıların benzersizliği ile 250 yıllık Rum evi geçmişte konakladığınız tüm yerleri unutturuyor...
“Sadece sevdiğim şeyleri yapmak istiyorum. Daha çok tiyatro yapmak, daha çok Shakespeare okumak istiyorum. Shakespeare’i her okuduğumda daha önce fark etmediğim yeni şeyler buluyorum. Beni böyle şeyler mutlu ediyor” demişti Al Pacino... Gerçekten de onun tiyatroya âşık ruhuna hitap edecek bir dünya var Sacred House’da... Bir yer için ne zaman “olağanüstü” deriz ya da bir yeri gerçekten öne çıkaran nedir? Konaklamadan daha fazlasını yaşamak... Tema ve konsepti deneyimlemek. Gösterilen özen ile otelin sadece yapı olmaktan sıyrılıp nasıl bir kişiliğe büründüğünü görmek...
Bana göre bir yeri gerçekten öne çıkaran bazı özellikler...

 

Yazarın Tüm Yazıları