‘Kahkahanın deviremeyeceği zorbalık yoktur’

Cesur eleştirileri, muzip dili ve iktidar/polis baskısına karşı geliştirdiği yaratıcı çözümlerle adını Türk basın tarihine yazdırmış haftalık mizah gazetesi ‘Marko Paşa’nın öyküsü sahnede.

Haberin Devamı

Cağaloğlu, İzzettin Han. 1946 sonbaharı. Türk edebiyatının üç dev yazarı; Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve karikatürist Mustafa Mim Uykusuz. Yanı sıra mürettip Hamza Usta, matbaacı Mahir Usta ve çaycı Seyfi Efendi. Baştaki üç isme hizmet eden üç ilham perisi... Hepsi cesur eleştirileri, muzip dili ve iktidar/polis baskısına karşı geliştirdikleri yaratıcı çözümlerle adını Türk basın tarihine yazdırmış haftalık mizah gazetesi ‘Marko Paşa’nın öyküsü için sahnede buluşuyor.
Tiyatro Adam’ın ‘Meçhul Paşa’sını Ahmet Sami Özbudak, sıkı bir tarih çalışması sonucunda kaleme almış.
‘Kahkahanın deviremeyeceği zorbalık  yoktur’
Sahnede Bülent Çolak, Erdem Akakçe ve Fatih Koyunoğlu (soldan sağa) var.
Dış sesler o anda
sahnede üretiliyor
Tüm baskılara rağmen satış rekorları kıran, tutuklamalar rutinleştikçe ‘yazarları dışarıdayken çıkabilen mizah gazetesi’ haline gelen ‘Marko Paşa’nın trajikomik serüvenini, Emrah Eren yönetiminde izliyoruz. Erdem Akakçe, Fatih Koyunoğlu ve Bülent Çolak çok yüksek bir enerji ve uyum içindeler. Periler, gazete çalışanları, yazarlar ve bir dizi yan tipleme (polis, imam, kitapçı vs.) olarak hikâyeyi canlandırıyorlar.
Üç oyuncunun birbiriyle bütünleşen sahne dili, Tiyatro Adam’ın her defasında ‘ensemble oyunculuk’ şovu yaptıkları oyunlarını -üç kişilik bir iş olmasına rağmen- aratmıyor.
Öte yandan, her biri hem tek tek kendi rollerinin hem de hızla gerçekleştirdikleri rol geçişlerinin üstesinden hakkıyla geliyor. Bu arada pek çok sahnenin dış sesini mikrofonların başına geçip canlı canlı üretiyorlar. Bülent Çolak’ın imam başta olmak üzere mikrofon başı tiplemelerini ve Erdem Akakçe’nin tüm oyunu kapsayan etkileyici performansını ayrıca vurgulamak gerek.
Sami Özbudak (yasaklanıp kapatıldıkça ‘Merhum Paşa’, ‘Malum Paşa’ gibi isimlerle yayımlanan) ‘Marko Paşa’nın kısa ama vurucu yayın tarihini dolu dolu ve çarpıcı detaylarla anlatıyor. Ama tüm bu başarılı tarih yazımına, oyunun düşmeyen enerjisine, güçlü mizahına ve iyi oyunculuklara rağmen olay akışındaki yoğunluk ve arayla iki buçuk saate varan süre seyirciyi zorluyor. Buna sahnenin arka kısmını kaplayan, oyuna pek hizmet etmeyen detaylara boğulmuş, heybetli ve lakin göz yorucu dekorun olumsuz etkisini de eklemeli.
Söylenen değil
söyleyen gazete
Yine de iktidarın baskısı altında başına gelmeyen kalmayan ‘Marko Paşa’nın ve tabii Aziz Nesin, Sabahattin Ali ve Rıfat Ilgaz’ın hapislerle, sürgünlerle geçen günlerinin gerçekliğini seyirciye canlı canlı geçirmeyi başarıyor oyun.
“Hainler dışarı!” nidalarıyla gerçekleştirilen bir protestonun anlatıldığı, gazete kâğıtlarının parça pinçik halde kar gibi yağdığı sahne ya da durmaksızın tekrarlanan tutuklamaları seri halde canlandırdıkları anlar akıldan çıkmayacak reji buluşlarından. Yine de yazar metnine, yönetmen reji kararlarına birazcık ‘kıysa’, tüm hikâyeyi anlatmanın derdine düşülmese, oyun da tekrarlara saplanmaktan kurtulmuş olur.
Kısa ömrü polis baskınları, protestolar, tutuklanmalar, tehdit mektupları, kapıya bırakılan teşekkür kurabiyeleriyle geçen; dağıtımcı bulunamadığında teksir makinelerinde çoğaltılan, kimi gün yazarlarının elden dağıtmak zorunda kaldığı, tüm bunlara inat satış rekorları kıran bir gazete... Sivri diliyle, yaptığı iktidar eleştirisiyle sokaktaki insanı kalbinden vuran, ‘söylenen değil söyleyen gazete’ ‘Marko Paşa’... Öyküsü her daim çok tanıdık, çok canlı. Muhakkak izleyin. Çünkü Sabahattin Ali’nin oyunda da dediği gibi, “Mizah insana insanlığını hatırlatır, kahkahanın deviremeyeceği zorbalık yoktur.”

MEÇHUL PAŞA TİYATRO ADAM ( 5 üzerinden 4 yıldız)
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Emrah Eren
Oyuncular: Erdem Akakçe, Fatih Koyunoğlu, Bülent Çolak
Ne zaman, nerede: 2 Mayıs Perşembe 20.30’da Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde.
Süre: 140 dakika
Bilet fiyatı: Tam 67, öğrenci 57 TL

Yazarın Tüm Yazıları