‘Romantik tatlı’ dükkânı

Bugüne kadar tadına baktığım yiyeceklerin lezzetinde çoğunlukla ‘sevgiyi’ aradım.

Haberin Devamı

Çünkü, sevginin yiyeceklere kattığı tadın, ruhumuzu doyuma ulaştırdığının farkındaydım. Sevginin yanına ‘aşk’ geldiğinde ise ruh doyumu zirveye ulaşır. Hele ki, yediğiniz tatlı olunca, işte o zaman romantikleşirsiniz.
* * *
Babasıyla tatlı dükkânına gelen küçük kız, hayranlıkla vitrine bakarken ellerini minik kalbinin olduğu yerde kavuşturarak sessizce “Çok güzel” dedi. Küçük kızın gözlerindeki gülümseme ve heyecanın aynısını bu tatlıları hazırlayıp kavanozlayan Banu Nakas’ın gözlerinde de gördüm. Ama, “Bu dükkâna margarin, pastane yağı, hazır krema vb. ürünler giremez” derken sertleşti bakışları. “Kendi çocuğuma yedirmedim bunları, başkalarına yedirmek sizce etik mi?” sorusunun cevabı gayet netti: “Elbette etik değil.”
“Tereyağı, Belçika çikolatası, mascarpone peynirini dışarıdan alıyorum, diğer krema, krokan vs. burada kendim yapıyorum” diye bilgi verdi.
* * *
Ankara’nın en orijinal tiramisu’sunu yapan nadir yerlerden biri olarak tanındı ‘Pone tatlı.’ Günlük taze tüketilmek üzere dokuz farklı tatlı üretip kavanozluyor. Granola (tahıl ağırlıklı Amerikan kahvaltısı) muffin ve kahve de yapıyor. Söyleşimizin başında “Tek başıma çalışıyorum” demişti Banu Hanım, şaşırmıştım. Asıl mesleğini öğrendikten sonra, kurduğu sistemin bir mühendislik eseri olduğunu anladım. ‘Limone’ isimli limon tatlısını tattırdı. Yerken gözlerimi kapamışım, “Çocukluğunuza mı gittiniz?” sorusuyla an’a geri döndüm. ‘Ponepro’ isimli tatlıyı tadarken, lisede hoşlandığım kızla yediğim profiterolün kokusu geldi burnuma. Küçük kız babasıyla birlikte aldıkları kavanoz tatlılarıyla çıkarken “Keşke bu dükkânda kocaman bir kavanoz da olsaydı, kapağını açıp içine girerdik” dedi. Pone’ye gidin ve Banu Hanım’ın kavanozladığı romantizmin kapağını açın. Mutlaka bir şeyler hatırlayacaksınız.

‘Romantik tatlı’ dükkânı

KORE MUTFAĞI

Haberin Devamı

Kore Kültür Merkezi’nin yemek eğitmeni Mija Kim, Kore mutfağını anlatırken, “Binlerce yıldır dağlardan, denizlerden ve nehirlerden toplanan malzemelerle geliştirilmiş bir tür yemek sanatıdır ve insanla doğanın uyumu vurgulanır” dedi. Kurduğu cümle etkileyiciydi. İnsanın aslında doğanın bir parçası olduğunu ve bu gerçeği göz ardı ettiğimizi anımsattı. ‘Yavaş yemek’ deyiminin, ağır ağır pişirilmesinden kaynaklı olduğunu söyledi. “İçindeki vitaminler kaybolmaz çünkü” dediğinde, geleneksel yemeklerimizin köz ateşinde ağır ağır piştiğindeki lezzetini hatırladım. Et ve sebzeleri marine etmek için armut suyu, soğan suyu kullanıyorlar. Eskiden üzüm çekirdeği yağı kullanılan Kore’de, her evde mutlaka soya ve biber salçaları, soya sosu, kızartmalar için soya yağı, pişirimler için yabani susam yağı bulunduruluyor. ‘Gimçi’ yani turşu, her evin olmazsa olmazıdır. Çin marulundan (bir tür lahana) hazırlanıp bir yıl boyunca mayalanmaya bırakılan ‘tongbeçugimçi’ en sevilenidir.

‘Romantik tatlı’ dükkânı


Haemulpajeon (deniz ürünleri mücveri) denedim, tadı halen damağımda. Şu an yazarken ağzımı sulandıran, kalamar ve yeşil soğanı, un, su ve yumurta ile mücver gibi kızartın, efsane hale geliyor. Bugak (deniz otu) bir tür yosun ama genişçe yaprakları kurutulup, kızartılıyor sonra üzerine şeker ve susam konuyor. Anlatmakla olmuyor, siz ağır ağır Mesnevi Sokak’ta yeni açılan ‘Hangang’ isimli Kore mutfağına gidin.
Şunu da unutmayın: ‘Yavaş yemek’ yiyin.

‘Romantik tatlı’ dükkânı

KIZILAY’DAKİ EVİNİZ

Haberin Devamı

“Kızılay’da ev kaldı mı?” diye düşünmemek elde değil. Pek kalmadı belki ama, ev sıcaklığında, ev gibi döşenmiş bir teras katı restoran var. Konur Sokak’ın, Olgunlar’la kesiştiği köşe apartmandaki ‘Aylak Teras’ nostaljik Ankara’nın havasını yansıtmış. 68 basamak çıktıktan sonra zili çalıyorsunuz, dost, akraba evine gelmiş gibi sıcak karşılanıyorsunuz. Salonda ‘vintage’ eski kıyafet ve eşyaların sergilenip satıldığı bir bölüm görüyorsunuz. Terasa çıktığınızda, teras katında yaşama hayalleri kurduğunuz günler geliyor aklınıza, iç çekiyorsunuz. Restoranın menüsünde yemek hikâyeleri ile karşılaşıyorsunuz. ‘Memur kenti’ diye bilinen Ankara’nın huzur veren sessizliği, kültür kokan sokaklarını düşündürüyor bu hikâyeler, içiniz ısınıyor. Restoran işletmesinin, aile dayanışması ile yürütüldüğünü anlatıyor, Özlem ve Fatoş kardeşler. Anneleri Ayşe teyzenin köyde hazırlayıp yolladığı acuka’dan tattırıyorlar, mest oluyorum. Kırmızı erik ve vişne yiyorum, taze meyve sanıyorum buram buram kokudan, reçelmiş meğer, Ayşe teyzenin taze yaptığı. Kızılay’a gidişinizi kahvaltıya denk getirin, yazmadığım birçok sürpriz var.

‘Romantik tatlı’ dükkânı

Yazarın Tüm Yazıları