Erkeğin KOCA olanı nesne midir?

Fark ettiniz mi bilmiyorum, son zamanlarda magazin dünyasında yaşananlar sosyolojik mesele hâline dönüşüyor.

Haberin Devamı

Son günlerde ünlüler dünyasında yaşanan olaylarda ilgimi çeken sosyal medyada paylaşılan “kocama dokunma” hashtagi ve akabinde yazılan yazılar oldu. (Olayı kişiler bazında değerlendirmediğimi belirtmek isterim.)

“Kocama dokunma” etiketini ve yapılan yorumları okuyunca yıllaaar önce evli bir arkadaşımla yaptığımız konuşma geldi hatırıma, paylaşmak istedim;

 

+ Ayşe, ne olacak bu işin sonu bekâr kızlar evli mevli demiyorlar, kocalarımıza nasıl sahip çıkacağız?

- Benim kocam var mı arkadaşım?

+Yok.

- Olmayan bir şeyin endişesini neden yaşayayım?

+ …

Olaya yaklaşımımı bencilce bulabilirsiniz lâkin “Bekâra karı boşamak kolaydır.” sözüne istinaden ne desem havada kalacak, bu sebeple konuyla ilgili dikkatimi çeken Posta gazetesi yazarı Mehmet Coşkundeniz’in  “Kadınlar evli erkekleri neden seçer?” başlıklı yazısından bahsetmek istiyorum.

 

Haberin Devamı

Coşkundeniz, konuyla ilgili bazı araştırmalara yer vermiş köşesinde. Araştırmanın bir kısmında uzmanların şu kanaate vardığına dikkat çekiyor: “Kadın, erkeğin düzgün giden ilişkisini kendi hayatına daha kolay uyarlayabileceğini düşünüyormuş. Bu düşünce sonucunda da ‘kopyacılık refleksi’ harekete geçiyormuş. Bu refleks ne işe yarıyor? Kadını eş bulmak için enerji ve zaman kaybından kurtarıyor. Bekâr kadın, ‘Burada denenmişi var.’ psikolojisine kapılıyor. O erkeği, daha doğrusu, o erkeğin yaşadığı ilişkinin kopyasını istiyor.”

 

Bu teze katılmıyorum. Ne eşi ve çocuklarıyla sakin ve huzurlu yaşayan bir erkek başka bir kadınla ilişki arayışına girer ne de bir kadın kendi hikâyesini yazmak varken bir önceki kadının hikâyesini devem ettirmek ister. Erkek açısından da böyledir diye düşünüyorum. Her iki taraf da kendilerince var olan “hayatlarındaki eksiklikleri” birbiriyle tamamlamak ister.

 

Kadın veya erkek olarak farklı kişiliklere sahibiz ve zaman zaman bu farklılıklar bizi zor maceralara sürükleyebilir. İlişkilerde bir tarafı masumlaştırıp diğer tarafı suçlamanın doğru bir yaklaşım olmadığı kanaatindeyim. “Kocasını başka kadına kaptırdı.”, “O kadın kazandı, diğeri kaybetti.” gibi yaklaşımlar erkekleri adeta bir nesne, kadınları da o nesnenin sahibi hâline getirmez mi? Evlilikler bu temel üzerine mi kurulmalı?

 

Haberin Devamı

 Coşkundeniz, yazısında Dr. Cem Keçe’nin görüşlerine de yer vermiş. “Kadınlar neden sevgililerinin evli olduğunu bile bile bu ilişkiyi sürdürüyor?” sorusunun cevabını ise Keçe, sırasıyla şu şekilde sıralamış; Aşk, Para, Güç. Bu şıklara bir itirazım yok sadece küçük bir ekleme istiyorum. Ülkemizdeki kadınların evli erkeklerle sevgililik ilişkisini yürütmesindeki en büyük etkenlerden biri acıma duygusudur. Zira genel olarak kadınların âşık olduğu evli erkek evinde zaten mutsuzdur (!), karısı çok çirkeftir, aslında karısıyla aynı evde istemeyerek yaşamaktadır, hatta karısını sevmiyordur ki karısı hamile kalsa da bu gerçektir. 

 

Elbette her ilişki kendi içinde farklıdır, çünkü onu yaşayan insandır. Buna bir sözüm yok, olamaz da. Fakat “………….. Dokunma” etiketi ancak ve ancak korunmasız masum çocuklar söz konusu olduğunda anlamlıdır.  

Yazarın Tüm Yazıları