Yoksa siz Bahar’ın ilikli kemik suyu çorbalarını içmediniz mi?

O, Bahar Şamhili Tanju. İkimiz de yıllardır medyanın içindeyiz, hiç tanışmamıştık. Kuaförde yan yana saçlarımızı kestirirken tanıştık. Benim hafif soğuk algınlığım vardı, öksürüyordum, burnumu çekiyordum. “Dur!” dedi ve mutfağa gitti, bana nefis bir çorba hazırladı. Kendi ürettiği ilikli kemik suyu çorbası. İçine zencefil, limon, zerdeçal, karabiber filan da koymuş. Nasıl nefis olmuş anlatamam.Eskinin reklamcısı, şimdinin girişimcisi, ‘Gurvita’nın yaratıcısı Bahar. Nasıl mı giriyor bu işe? Hastalanıyor. Erken yaşta kemik erimesi teşhisi konuluyor. Doktorlar ilaç tedavisinin yanında kemik suyu ve sakatat çorbalarını tüketmesini öneriyorlar. İnanılmaz faydasını görüyor, bağışıklık sistemi kuvvetleniyor, iyileşiyor. O da kendisine iyi gelen bu şeyi, insanların hizmetine sunmaya karar veriyor...

Haberin Devamı

Yoksa siz Bahar’ın ilikli kemik suyu çorbalarını içmediniz mi

Seni tanıyalım...

Ben Bahar. İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Çocukken televizyon reklamlarına bayılır, reklamcı olmak isterdim. İşletme okudum, sonra kendimi bir şekilde medya dünyasında buldum. Ve tüm profesyonel kariyerim boyunca, Türkiye’nin en büyük medya gruplarından birinde reklam ve pazarlamadan sorumlu genel müdür ve icra kurulu üyesi olarak çalıştım.

Şimdi peki?

Şimdi artık girişimciyim! İlikli kemik suyu ve sakatat çorbaları üretiyorum. Aslında sağlık veren sular da diyebiliriz. Müthiş bir tutkuyla yapıyorum. 50 yaşımda kendimi hiç aklımda yokken, girişimci olarak buldum. Şunu da öğrendim: İnsan “Ben girişimci olayım” diyerek girişimci olmuyormuş. Mutlaka bir derdine, ihtiyacına bulduğu çözümü hayata geçirmesiyle girişimci oluyormuş.

Haberin Devamı

Senin derdin neydi?

Dört yıl önce erken yaşta kemik erimesi teşhisi konuldu bana. Doktorlarım ilaç tedavisinin yanında kemik ve bağ dokuyu güçlendirmek için kolajen, jelatin ve aminoasit zengini kemik suyu ve sakatat çorbalarını mutlaka tüketmemi önerdiler. Sürekli olarak kullandım ve inanılmaz faydasını gördüm. Gerçekten de bağışıklık sistemim kuvvetlendi. Dayanıklılığım arttı. Kendimi çok daha enerjik hissettim. Bunun yanında sağlıklı kilo verdim. Cildimde gözle görülür bir fark oluştu. Ama bir sorun vardı.

Nedir o?

Hazırlaması oldukça zahmetli, uzun ve ağır kokulu olan bu gıdaları, ben evde yapıyordum. Ama pişir pişir nereye kadar... Baktım ki benim istediğim gibisi güvenilir marketlerde bulunmuyor, o zaman “Bari ben bunu üreteyim ve en taze haliyle herkesin faydasına sunayım!” dedim.

İLİKLİ KEMİK SUYU NEDEN Mİ ÖNEMLİ?

“ZENGİN besin öğeleri sayesinde iyileştirici bir etkiye sahip. İçeriğindeki zengin aminoasitlerle tahribatları hızla onarıyor. İnflamasyonun sakinleştirilmesine yardımcı oluyor. Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. O yüzden, soğuk algınlığı ve grip gibi durumlarda ilk başvurulan kemik suyu çorbalarıdır. Ayrıca cilt, diş, tırnak, saç sağlığı, bağırsak, kas, eklem, kemik, tendon sağlığı için de önemli.”

Haberin Devamı

‘KAFAYI MI YEDİN! GİRME BU İŞE!’ DEDİLER

Peki sen bu işi kurarken adım adım neler yaptın?

Önce bilimsel ve teknik altyapıyı çalıştım. Antibiyotik, hormon, GDO içermeyen, kontrollü, sürdürülebilir hammadde için güvenilir doğal ve yerli besi çiftliği bulmak için Türkiye’yi dolaştım. Sonunda içime sinen iki çiftlikle işbirliği yaptım. Aynı zamanda Faydalı Mamuller Gıda Sanayii AŞ’yi ve üretim tesisimizi kurdum. Sıra geldi marka, ambalaj, tasarım vesaire konularına ve tabii ki aynı zamanda kadromuzu oluşturduk. Eğitim ve sertifikasyonlarımızı tamamladık. ISO, HCPP, helal vs belgelerimizi aldık. Tarım Bakanlığı’ndan onaylandıktan sonra, Türkiye’nin en önemli market zincirlerinin uluslararası denetiminden de yüksek bir puanla geçerek üretime başladık.

Haberin Devamı

Varını yoğunu buna mı yatırdın?

Doğrusunu söylemek gerekirse, ufaktan başlamak gibi bir ölçüm yok benim. İnandığım ve kafama koyduğum her iş için elimden gelenin en iyisi yapar, tüm imkânlarımı seferber ederim. Burada da öyle oldu.

Peki hiç “Deli misin! Girişme bu işe!” diyen çıkmadı mı?

Ooooo! Hem de çook! “Bu zamanda ne yatırımı, kafayı mı yedin?” dediler, “Üstelik hiç bilmediğin bir alanda!”. Gıda sektörü profesyonelleri de bu hassas, kısa raf ömürlü ürünlerin ticari olarak riskli olduğunu, kâr marjının çok düşük olacağını, üstelik ulusal markette ve soğuk zincirde dağıtılıp satılmasının operasyonel olarak da zor olacağını söylediler. “Sen kırk yıllık süt firması mısın ki taze-günlük ürün operasyonunu yönetebilesin!” dediler. Ben yine da kalbimin sesini dinledim. Ürünlerimi tüketenler acayip memnun. Bu da beni mest ediyor.

Haberin Devamı

Hayalin neydi? Ulaştın mı?

Hayalim, bana iyi gelen, iyileşmeme büyük yardımı olan bu kıymetli ürünleri herkesin faydasına sunmaktı. Bir anlamda toplumsal beslenme bilincine katkıda bulunmak. Çok şükür ki değeri anlaşıldı. Hastalık sürecinde kullananlar çok fayda görüyor, duacımız oluyorlar. Bu arada Türk Kanser Derneği de ürünümüzü öneriyor.

‘TOPLAYALIM KEMİKLERİ, KAYNATALIM, OLDU SANA KEMİK SUYU’ DEĞİL! BİLİMSEL ALTYAPISI VAR!

Bu kemik ilikleri nasıl üretiliyor?

Hayvanlar kesilir kesilmez, etli ilikli kemikler vakumlanarak bize geliyor. Yıkanıp, organik elma sirkeli suda bekletiliyor. Sonra kısa bir süre fırınlanarak dış yüzeyindeki yağlardan arındırılıyor. Ardından belli bir derecede, kaynatmadan, benmari usulüyle pişiriliyor. Sırasıyla taze sebzeler ve baharatlar da eklenerek toplam otuz altı saatlik bir süreçte hazırlanıyor. Hiçbir katkı ve koruyucu kullanmadan sterilize edilen cam kavanozlara dolduruluyor. Hızlıca soğutulup hiç bekletmeden sevk ediliyor. Sakatat çorbalarımız da aynı özenle ustalıkla ve geleneksel yöntemlerle hazırlanıyor.

Haberin Devamı

“Bilimsel altyapısı var” derken neyi kastediyorsunuz?

Bizimki öyle, “Toplayalım kemikleri, atalım kaynasın, oldu sana kemik suyu!” işi değil. Yurtdışında kemik suyu tedavi edici besinlerin başında geliyor, “superfood” olarak adlandırılıyor ve konuyla ilgili çeşitli bilimsel araştırmalar var. Bu araştırmalar ışığında, Türkiye’nin önemli iki üniversitesinin değerli hocalarıyla bir araya gelerek, ürünün tüm faydalarını açığa çıkarabilmek için hangi sürede, ne derecede, nasıl pişirmek gerekiyor hepsini planladık. Yaklaşık on ay Ar-Ge çalışması yaptık.

Her şey güya organik, güya bilimsel günümüzde... Biz bize sunulan şeyin iyi bir şey olduğunu nasıl anlayacağız? Bir yöntem var mı?

Daha çok araştıracağız. Kimler, nasıl üretiyor? Gıda yönetmeliğine uygun mu üretiliyor? Analizleri var mı? Etiket okumaya zaman ayıracağız, uzun raf ömürlü, beslenme değerleri düşük, ambalaj harikası ürünlerden uzak duracağız. Markaların hikâyelerine kulak kabartıp biraz da hislerimize güveneceğiz.  

Yazarın Tüm Yazıları