Hadi buyurun modern görücü usulüne!

En son yaptığımız röportajın başlığı, “Organik bir aşk istiyorum... Var mı organik bir tanıdığın Ayşeee!” idi.

Haberin Devamı

Beni hep güldüren hınzır bir zekâsı var. Evet, yazar Şebnem Burcuoğlu’ndan söz ediyorum. Son kitabı üzerine konuşmuştuk. Kadın şahane, ürettikçe üretiyor, ilişkiler konusunda duayen konumuna geçti, “Kocan Kadar Konuş” serisinin, Şeker-Fare’nin ve Çevrim Dışı Aşk’ın yazarıyken Paris’ten gelen teklif üzerine dünyanın en büyük tanışma uygulamalarından birinin yüzü oldu. Gerisini röportajdan okuyun...


-Dünyanın en büyük mobil tanışma uygulamalarından birinin yüzü oldun...
-Aynen öyle oldum.

-Ne alaka?
-İtiraf ediyorum, ben de şaşırdım. Merkezi Paris’te olan, önemli bir Fransız firması bu. Dünya genelinde 50 milyon kullanıcısı var. Paris’ten bana ulaştılar. Sonra atlayıp Türkiye’ye geldiler.

-Kim bu insanlar?
-Sahibi Didier Rappaport, Daily Motion’un kurucularından biri, GQ tarafından “Yılın Dijital Erkeği” seçilmiş. Avrupa’nın en cool CEO’ları arasında...

-Vaaay! Yine de sen, söz konusu olan bir tanışma uygulaması diye hiç tereddüt etmedin mi?
-Yok ya...

-“Ben yazar-çizer bir kadınım, bugüne kadar şahane kitaplar yazdım, bestseller oldu, sinema filmleri oldu... Çöp çatanlık uygulamasının yüzü olmak bana yakışmaz!” demedin mi?
-Ayşeciğim, çevremdeki on kişiden beşi bu uygulamaları kullanıyor. Kullandığını gizlemeyenler var, bir o kadar da kullanıp gizleyenler var. Kısacası bu çağın gerçeği bu! Ben de, bu gerçekliği, kendi yöntemimle yorumlamak istedim. Dedim ki, “Ben size sosyal medya için iki viral video hazırlarım, yönetmeni bulurum, senaryoları yazarım...”

-Doğru insanın sen olduğuna nasıl karar vermişler?
-İlginç bir şey söylediler, ben de bilmiyordum, online tanışma uygulamasında, yani ilk mesajı atmak konusunda Türkiye, dünyada iki numaradaymış! Bir numara da senin öteki memleket Hindistan! En çok mesaj göndermedeyse üçüncüymüşüz! İspanyollar bizden sonra geliyormuş düşün artık! Yine onların verilerine göre, ülkemizde ilk buluşma için tercih edilen ilk yer kafeymiş. “Bir çay içelim mi” tam bizlik yani! Onlar da bu potansiyeli, eğitimli, şehirli, ilişkiler konusunda nokta atışı yapan, samimi bir isimle büyütmek istemişler...

-O da sen oluyorsun yani...
-Evet öyle...

Hadi buyurun modern görücü usulüne


HERKES KULLANIYOR AMA KULLANMIYORUM AYAĞINA YATIYOR
-Sosyolojik bir tespit olarak bu uygulamaların varlık sebebini nasıl anlatırsın?
-Günümüz dünyasında herkes yalnızlaştı ve aşka inancını neredeyse kaybetti. ‘Beğendiğin kişiyi Facebook’tan eklemekti’, ‘DM’den yürümekti’ derken sonuca çok daha hızlı ulaşabildiğimiz online tanışma siteleri, aşk hayatımızın ortasına paldır küldür düştü. Bu olay direkt sonuca götürüyor. Mesela sor yeni tanıştığın çocuğa, “Sen bu uygulamaları kullanıyor musun?” diye, muhtemelen şunu der: “Var ama hiç kullanmıyorum.” Yalan!!! Herkes kullanıyor fakat herkes , “Yok kullanmıyorum!” ayağına yatıyor...

-Peki yüzü olduğun uygulamanın diğer tanışma sitelerden farkı ne?
-Rutin hayatının içinde yolunun gerçekten kesiştiği insanlarla seni buluşturması. Yani bu her gün gittiğin kafe de, apartmandaki alt komşun da olabilir. Senin sürekli gittiğin yerleri saptıyor ve oraya gelen potansiyel adaylarla eşleştiriyor. Yani sadece “Fotoğrafa bak, a pek seksiymiş, pek cazipmiş” değil! Sosyal hayatın belirliyor, âşık olacağın kişiyi...

-Sen böyle tanışan çiftler tanıyor musun?
-Daha sık duymaya başladım. Her duyduğumda da nedense aynı hayretle şaşırıyorum. Böyle böyle alışacağım! 


AŞIK OMAYA VAKTİMİZ YOK
-Peki ne oldu? Neden çağın gerçeği bu oldu? Neden insanlar yüz yüze gelemiyorlar? Konuşamıyorlar, âşık olamıyorlar?
-Sanki zaman eskisinden daha hızlı akmaya başladı. Ve bu hız içerisinde gereksiz detaylarla uğraşmak istemiyoruz. Hemen sıkılıyoruz. Âşık olmaya bile vaktimiz yok. Her şey pratik olmalı. Peki mutlu muyuz? Orası şüpheli.


OYNAYAN HERKES GERÇEK NİLGÜN TEYZE YAN KOMŞUM
-Gelelim senin yaptığın filmlere. Hem yazdın, hem oynadın. O filmlerde oynattığın herkes gerçek mi?
-Evet. Anneyi oynayan Nilgün teyze gerçekten kapı komşumuz. Garsonu oynayan ortaokuldan kız arkadaşım. İç mimar Emir’i oynayan da ilkokul 1A’dan arkadaşım. Filmleri 14 Şubat’ta çektik, hayatımın en güzel Sevgililer Günü’ydü!

-Cast’ı nasıl kurdun?
-Benim için doğallık ve samimiyet ön plandaydı. Profesyonel oyuncularla çalışmak istemedim. Senaryoda yazdığım karakterden gerçek hayatta ilk aklıma gelen isimleri çektim...

-Peki annelerimizin durumu ne? Onlar da bu arkadaşlık sitelerine yakın mı?
-Annelerimiz Facebook’u ele geçirmiş, Instagram’da story döktürüyor, photoshop doktorası yapıyor... Tanışma sitelerinin farkında değiller mi sanıyorsun? Buradaki önemli konu, niyet ve güvenilirlik. Bu uygulamaları bir tarafa koyalım, hayatta her şeyin masum ve hınzır yönleri var. “Biz gerçekte ne istiyoruz? Nasıl mutlu oluruz?” Kendimize sormamız gereken asıl soru bu bence...

-Bu virallerin devamı gelecek mi?
-Markanın kurucusu Didier’nin, Nisan sonunda Türkiye’ye geleceğini ve tanışacağımızı söylediler bugün. Hayırlısı...

-Sen kendine buradan bir sevgili yapmayı düşünüyor musun?
-Ben henüz internetten alışveriş bile yapamıyorum. Ona da hayırlısı...

Yazarın Tüm Yazıları