Okuyun, okutun, dillendirin, destekleyin

Bugünkü yazımı sonuna kadar okumanızı çok istiyorum

Haberin Devamı

“Ay tamam, of yani, biliyoruz” deyip pas geçmenizi istemiyorum. Hatta bakın şunun şurasında Kurban Bayramına da ne kaldı diye sizlere duygu sömürüsünde bile bulunuyorum.
Dürüst davranıyorum, yazının tümünü okutmak ya da en azından yarısına kadar sizi bağlamak için ilk beş on paragrafa ve başlığa merak uyandırıcı şeyler yazmıyorum.
Açık ve seçik; ben bu yazıyı yardım edin diye yazıyorum. Daha açık ve daha seçiği Yetiş Ayşe için yazıyorum.
Önce tabi ki bilmeyenlere biraz Yetiş Ayşe’yi anlatacağım. (bilenler bu kısmı okumadan atlasın).
Yetiş Ayşe bu sene beş yaşını doldurdu. Yetiş Ayşe her pazartesi hurriyet.com.tr’de epostalarla hayat bulur. Okurlarıyla beraber ihtiyaç sahiplerine yardım yapar.
Ekip işidir. Okurları olmasa Yetiş Ayşe yaşayamaz.
Yaptığı yardımlar; gelinlikten ev eşyasına, bebek bezinden kömüre, mamaya, gıda maddesine, kılık kıyafete, bilgisayara, işitme cihazına, ilaç yardımına...
Şimdi ben devam etsem edeceğim de yazarsam hepsini yazacağım ama nereye kadarını?
Neticede bir bilgi sahibi oldunuz sanıyorum, budur önemli olanı. Zamanında eski bakanımız Sayın Selma Aliye Kavafla da neredeyse her gün çalıştık beraber. Çok emeği vardır kendisinin, kaç ailenin, kaç kadının hayatını değiştirdik sayesinde ve beraberce.
Ve...
Şimdi gelelim yaptığımız en önemli işe ve bugün size esas yazma sebebime. Bizim -bizim derken gazetem Hürriyet’in, çünkü gazetem olmasaydı Yetiş Ayşe diye de bir köşe olamazdı- Yetiş Ayşe’nin yaklaşık dört yüz elli tane burslu genci var.
Bu çocukları sizler okutuyorsunuz (ve de bizler.)
Burs deyince insanlar korkar, akıllara çok büyük rakamlar gelir. Açıkcası eskiden benim de öyleydi.
Gençlerimiz için burs demek mesela onların aylık yurt, yemek, yol paraları, harç ya da kitap ücretleri. İnanın tahminizin çok altında rakamlar.
Şu an bekleyen yüzlerce gencimiz var. Hele şu aralar harç paraları bizleri zorlamakta, bir de o var.
Okumak için çırpınıyorlar. Bizim evlatlarımız, gençlerimiz bunlar
Derseniz ki “ha peki, siz nereden bileceksiniz ki karşınızdaki gerçekten okuyan biri mi?”
Biz Yetiş Ayşe ekibi kendimizce bir araştırma içine giriyoruz elbette.
Polis değiliz tabiki de. Şu güne kadar sakata gelmedik. Şükür. Zaten terslik olursa hissediyor insan.
Şu aralar kömür ihtiyacımız, çocuklar için kalın giyecekler, büyükler için de kıyafetler lazım.
Çok uzatmayayım siz kendiniz bakın, okuyun. Sonra zaten aranızda öyle bir sevgi bağı oluşuyor ki...
Neyse yazılmaz, yaşanır.
Nasıl, nereden okuyacağım birkaç haftalığı, birikmişleri diyorsanız ki, deyin inşallah; yazarlara girin, beni bulun, sayfamda tüm yazılarım var.
Yetiş Ayşeleri ayıklayın yeter.
Sağ olun, var olun.
Hepinize şimdiden teşekkürler.

Yazarın Tüm Yazıları