Paylaş
Dün tam 1020 tane mektubum vardı.
Hepsine dönüş yapıyorum. Hiç merak etmeyin.
İnsan, kendini iyi hissettiği dönemler yaşadığı gibi, kötü hissettiği dönemler de yaşıyor. Yaşamımızın sarkacı ne kadar sağa sallanırsa, sola da o kadar sallanabiliyor.
Yaşamımızda zorluklarla mücadele ederken güneşin batışını seyrederek, yarının da güneşin yeniden doğuşu ile sona ereceğini düşleyerek başa çıkmalıyız. Dün kendimce güneş batışı izliyordum ve yeni gelecek güzel günleri hayal ediyordum. Bu yüzden sizle olamadım.
Hayatımızda olumsuz diye düşündüğümüz döngülere çözüm bulmamız gereken süreçler de sakin kalarak ve yaşamlarındaki olumsuzlukların muhasebesini yaparak ayakta kalmayı başarabiliriz.
Malum terazi dolunayının ayak seslerini duymaya hepiniz başladınız. Ne kadar haritanızı
bilirseniz bilin bazı şeylerin önüne geçemiyorsunuz. Sadece olması gereken şeyleri belli ölçüde anlamaya çalışıp kendinizdeki eksik yönleri değerlendiriyorsunuz.
Bu zaman dilimi içerisinde yaşayacaklarınızdan korkmamalısınız. İnanın zor bir dönem ve sürece giriyoruz. Bu hem ülke olarak hem dünya olarak hem de kişisel anlamdaki hayatlarımızda. Bana, demeyin sakın “korkutmayın Aygül Hanım” diye.
Maksadımız sizi korkutmak değil.
Kişisel anlamda bazı önlemler almak ve dönüşü olmayan yollara girmemeniz adına fikirler üretmek ve öngörülü olmaktır.
Şu an kendi kendinize belki de “Şu güzel şeyler ve olaylar bir kerede ben kendimi hırpalamadan gelsin, beni bulsun” dediğinizi duyar gibiyim. Emek vermeden hiçbir şey güzel olmuyor bu fikri benimseyin ve kendinizi hırpalamadığınız şeyler ise asla kalıcı olmuyor.
Plüton-Satürn ve güney düğüm kavuşumu etkileri 20 Nisan haftası oldukça sert bir şekilde ilerleyeceğe benziyor. Plüton’da Satürn de biliyorsunuz ki bir şeyleri inşa etmektir. Bir şeyleri var gücüyle oluşturmaktır. Güney düğüm ise geçmiş hesaplardır ve hesaplarımızı görmektir. Bu dönemde önemli olan şey asla ve asla insan kırmamak ve insana sahip çıkmaktır. Asla bir güç zehirlenmesi içerisine girmemeniz gerekmektedir. Eğer başka insanların üzerinizde güçlerinizin sınandığını görüyorsunuz buna da gayet sabırlı ve sakin yaklaşmalısınız. Bunu anlayarak yola devam etmelisiniz.
Yani sizi üzebilirler ama siz aslan gibi kalkıp yarın yürüyüşünüze çıkmalısınız, göz kaleminizi sürmelisiniz, parfümünüzü sıkmalısınız ve asla kendinizden ödün vermemelisiniz.
Şu zaman ideallerinizi yaşamayı ciddiye almanın zamanıdır. Örneğin sahip olmak istediğiniz ruhsal ilkeler konusunda kararlı olduğunuzda, bu kurallara kanunmuş gibi bağlı kalın.
Herkes sizinle aynı fikirde olmak zorunda değil. Buna aldırış etmeyin. Gerçekten kim olmak istiyorsanız o olmayı denemelisiniz. Kimse için eğilip, bükülmeyin. Kendinizi bir anda düş kırıklıklarına uğratmaya son verin. Kendinizi kalabalıktan ayırın. Sıradan olmaya ve size dayatılanı yapmaya ne kadar dayanacaksınız?
Kendiniz olmak için fazla zamanınız yok, bunu hatırlayın.
Şu an yaşanılan her şey kendimiz olma savaşımızdır.
Şu an herkes kendi karakterini ortaya sunduğu bir dönemde.
Akıllı yaşamak zorundayız.
Her şeyin iki kulpu vardır, hangisini tutacağınıza karar verin.
Örneğin, eğer erkek ya da kız kardeşiniz size kötü davranırsa, durumu incinmişlik ya da haksızlık kulpundan tutmayın, buradan tutarsanız kaldıramazsınız ve öfkelenirsiniz. Tersini yapıp durumu akrabalık bağlarınız kulpundan tutun. Bu süreçte dengenizi daha doğru korursunuz.
Kimse sizi kendinizi gördüğünüz yönden görmez. Biri sizi yanlış izlenimler yüzünden birtakım sonuçlara varmışsa, yanlış görüşe sahip olan bu kişi aldatılmıştır ve dolasıyla zarar görmüştür. Bir kez bunu açık seçik anladığınızda, size küfür bile etseler, kendinizi başkaları tarafından hakarete uğramış hissetmezsiniz. Kendinize şunu söyleyebilirsiniz. “O kişiye böyle görünmüş. Bu yalnızca onun üzerinde kalan etkidir.”
Bu etkiye en iyi cevabı zaman verecektir…
Kimseyi hor görmeyin…
Kimseyi küçümsemeyin…
Hayatın ne getireceğini bilemezsiniz…
Paylaş