Herhangi bir girişimdeki başarı şansınız, her zaman kendinize olan inancınız ile ölçülebilir

Günaydın haftanın en önemli günlerinden birindeyiz. Venüs gezegeni kuzey ay düğümü ile çok güzel bir kavuşum içinde. Ay bugün başak burcundaki seyahatine  son verip öğleden sonra terazi burcunda devam ettiriyor olacak. Bu nedenle bizler de hem mükemmeliyetçi hem de biraz eleştirel davranarak durumları daha da kararsız bir hale getirmeye yatkın olabiliriz.

Haberin Devamı

Ay-Güneş karesinin gökyüzüne  hâkim olması nedeniyle de duygularımız ve mantığımızın bilgiler üzerinden çatışmasına şahitlik edeceğiz. Öğrendiğimiz bilgileri bazı durumlar için  zihnimizde bir yere oturtmakta güçlük çekeceğiz. Bunu yaparken bir yandan da geçmişte unutamadığımız kişi ve olaylar tekrar gözümüzün önünde canlanabilir. Bu noktada akıl ve kalp arasında gidip gelmeler yaşayabilir ve kendimizi bir noktaya odaklamakta güçlük çekebiliriz.

 

Kısacası gün genelinde karmaşa, kararsızlık ve belli bir sonuca ulaşamama durumu bizleri oldukça yorabilir. Bugün özellikle otoriter figürlerle zıtlaşmamaya dikkat edelim.  Biraz yavaşlayıp aklımızı ve kalbimizi dinlendirelim. Neden o seni sevmiyor? Ya da hayatım neden böyle gidiyor gibi karamsar duygular içerisinde olarak zamanın sonsuzluğundaki bu telaşlı gidişata  biz de olumsuz anlamlar yüklemeyelim. Köklerinizi yaşam toprağının kalıcı değerlerine daha güçlü bağlamayı öğrenirseniz başarıya doğru daha bilinçli ve daha sağlıklı yükselirsiniz.

 

Haberin Devamı

Gelelim günün Tavsiyeli hikâyesine;

 

Öğretmen, iki öğrencisine birer sepet verir ve bahçeye elma toplamaya gönderir. “En tatlılarını getiren mezun olur.” der.

Öğrenciler bir saat sonra dönerler. Biri, arkadaşının sepetine yan gözle bakıp kendi getirdiklerinin muhteşem göründüğünden emin olmanın rahatlığıyla koyar sepetini ortaya. Her biri tornadan çıkmışçasına muntazam, pürüzsüz, göz alıcı elmalar oradadır.

 Ardından diğeri koyar sepeti. Eğri büğrü, kötü görüntülü, ezik, tomurcukken yağmur değmiş, yaralı bereli ne kadar elma varsa toplamıştır. Öğretmeni “Yolun açık olsun.” der ve uğurlar öğrenciyi.

 Diğeri: “Nasıl olur!” diye hayıflanır; bir kendisinin bir de giden öğrencinin elmalarına bakarak. Öğretmen çakısıyla birer parça keser; bir onun harika görünümlü elmasından, bir de giden öğrencinin elmasının bereli kısmından… “Tat!” der, “En tatlısını getir dedim, kabuğu en güzelini değil!” diyerek uzaklaşır.

Gerçekten de, pazardan aldığınız, üzerine dolu değmiş bir meyvenin o kısmını koklayın ve tadın, bal gibidir. Yaralanarak büyüyor, yaralandıkça tatlanıyoruz, yaralarımızla güzeliz hepimiz.

 

 

 

Dememiz o ki;

Haberin Devamı

Yaralarınızı kaşımayın, yaralarınızı kaşıyanları da sevmeye çalışmayın onun yerine kahve için J

Mutlu günler dilerim.

Yazarın Tüm Yazıları