“Hayatınızda kazanmadan önce, zihninizde kazanmak zorundasınız.”

Günaydın yepyeni bir günden…

Haberin Devamı

Bugün elimizdeki malzemeler de neler var neler yok bir bakalım.

Gün genelinde Ay yay burcunda ilerliyor. Aslında keyifli olması gereken bir gün içindeyiz ama tabi bu sürece nasıl geldik de durup mutlu olacağız, bu kısım en merak edilen konu…

 Şunu düşünmelisiniz, şu anda hiç kimsenin inancınızı şekillendirmesine ihtiyacınız yok. Bir projeye başladığınızda veya belirli bir hedefe bağlı kaldığınızda olumsuz her şeyden zaten uzaklaşmış olursunuz. İnsan kendine güvendiğinde başka kimseye güvenmek için bir sebep aramaz.  Şunu unutmamalısınız, kendi yaşamınız için sizin dışınızda daha uygun karar verici biri yoktur. Bugün bazı finansal kararlar içinde olmak durumunda olabilirsiniz.  İnşa etmeniz gereken öz-değer duygusu hakkında yeni bir şeyler öğrenmek üzeresiniz ve uzmanlığınızın ya da deneyiminizin değerli olduğunu fark ettiğiniz de mütevazi yönünüzün dışına çıkmak isteyebilirsiniz. Ya da buna dış faktörler tarafından zorlanabilirsiniz. İşte bugün bu ince çizgide kalabilmeyi başaracak mısınız?  İçsel yargınıza güvenin, Ancak otorite figürleriyle olan iletişiminize ve yapmaya çalıştığınız yeni girişimleriniz hakkında çok fazla deneyime sahip değilseniz hızlı girişiler yapmamalısınız. Bugün iş yerinizle ilgili ya da yöneticilerin egoları ile ilgili vereceğiniz savaşlar biraz daha iyimser yönde olmalıdır. Bugün biraz zamanın her şeyi iyileştirdiğine inanmalıyız. Zaman zaman ne düşünüyorum biliyor musunuz? Eskiden çevremdeki insanlar bir şeyleri anlayana kadar benim o konudan veya o olaydan hevesim kaçardı. Ben bunu bilir haritama göre eksik olan bu yönümle hep başa çıkmaya çalışırdım. Sonuçta koç burcu olmanın dayanılmaz zorluğu da bunu tetikliyordu.  Yani şöyle düşünün yaşam bir yarış ve siz herkesten hızlı koşuyorsunuz. Rekabet yok. Siz yarışı bitiriyorsunuz. Hevesiniz kalmıyor. Herkesin bu yüzden aynı performansta koşmasını istiyorsunuz. Dünya üzerinde herkes haritasını bilsin, herkes farkındalıklı olsun istiyorsunuz. Bir savaş alanında gibisiniz ama çevreniz de insanlar savaş yok hepimiz iyiyiz sana ne oluyor diye bakıyor. Rüyada çığlık misali.. Bir dönem benim için böyle yaşamak çok yorucuydu. Özellikle iş hayatımda sessiz çığlıklarla boğuşuyordum. Nereye gitsem duvara çarpıyordum. Bir sürü projem ve hedeflerim olmasına rağmen boş oturmak ve üretmemek benim ruhumu incitiyordu.  Biliyor musunuz size bir sır vereyim? Hala yıllar üzerinden geçti ve ben o projelerimi hiç gerçekleştiremedim.Hayatımda özellikle kariyer öykümde bana kimse bir fırsat vermedi. Hala da o fırsatı vermiyorlar emin olabilirsiniz. Değişmiş bir şey yok. Hayatımı kimse gelip değiştirmedi. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklemenin ne kadar saçma olduğunu gördüm ve farklı şeyler yapma kararı verdim. Dünyaya kendinizi anlatıyorsunuz ama minicik bir alanda kimseye kendinizi anlatamıyorsunuz. Ya da biz bu kadar istekli, yetenekli, çalışkan bir genci neden değerlendirmek istemezsiniz? Gözlerinin önündesiniz ve umurlarında değilsiniz. Projelerimden asla cevap alamadığım için kendime başka bir yol çizmek zorunda kaldım. Düşünsenize 4 yıl da kendi yarattığım ve kendi üzerimde emek verdiğim bir markayı, çalışarak, çabalayarak, gece gündüz uyumadan getirmeye çalıştığım nokta buydu. Şu an bu yazıyı gece 02:34 yazıyorum. Siz sadece sabah kalktığınız da yalnız olmadığınızı bilin diye bunlardan söz ediyorum. Bu üretkenliğimi ve çalışma arzumu yıllarca kapı kapı yöneticileri gezerek bir kurum için yapmak istemiştim. Ne olur yeteneklerim var ne olur projelerim var. Bana fırsat verin dediğimde çok kapılar çarpıldı suratıma ve çok anlamsız bulundum.  Siz ne kadar kendinizi geliştirirseniz geliştirin yaşadığınız alanda belli bir vizyonda insanlarla çalışıyorsanız anlaşılmıyorsunuzdur. Hatta size huzur bozan olarak bakarlar. Bu ülkede üretmek ve çalışmak huzur veren bir şey olmalıyken bizim ülkemiz de huzur kaçıranlar listesinde olmuşsunuzdur. Sağ duyusu açık yüksek farkındalıklı biri sizi bulacakta diyecek ki yahu sen nasıl bunu yapamazsın. Allah nasip kısmet ederse, şunun şurasında 20 gün sonra 35 yaşıma giriyorum.  Bir yerde okumuştum.  Dünyaya geldiğiniz günden daha anlamlıdır neden dünyaya geldiğimizi anladığımız gün… Çok erken yaşta üniversiteden mezun oldum ve 23’lü yaşlarda kamu da Bilişim (IT sektörüne) giriş yaptım. İşte yaklaşık 12 yıl oluyor. Seneler geçiyor. Hayatımda tek bir gün bile evde oturup durduğumu bilmem. 2009 yıllarında bir iş geçişi yaşamıştım.  Bir kurumda tam 9 ay maaş almadan çalıştım. Aynı yerde sabırlı davrandım. Sonra bir gün öğlen arasında bahçeye çıkarken bir arkadaşımın ağladığını ve hastanedeki annesine yardımcı olamadığını parasızlığının çok zor noktaya dayandığından bahsetti. Çok üzüldüm. Tam da Yengeç güneş tutulması olduğu zamanlardaydı.Sonra yerime geçtim. Tam bunun üstüne o firma sahibi geldi içeri. Dedi ki ya Iphone 3 aldım. Şunu bir kursanıza. Bir diğer arkadaşım dedi ki “durumlar şirketin iyi herhâlde abi”Bize de maaşı ödeseniz dedi. “Ya kriz var ödenmiyor. Biraz sabredin ne olacak” dedi.O an ki kızgınlığımı ve öfkemi sizlere tarif edemem. İşsiz kalmamak için 9 ay parasızlığa dayanan ben, o gün kalktım firma yetkilisine ihtarname çektim. Benim şansım vardı ki ailemle yaşıyordum ve kendim dışında geçindirdiğim kimsem yoktu. Bu arada bu ihtarnameyi çekmek büyük ötesi bir cesaretti o dönem benim için. İhtarname de 7 iş gününde paranı yatırmak zorunluluğu varmış.  Firma yetkilisi geldi ihtarnameyi suratıma attı ve seni yaşatmayacağım kızım diye bir sürü tehditler savurdu. Ben tabi korkudan ölmediysem iyiydi. Herkes ayırmaya çalışıyordu. Bir döndüm dost diye gördüğüm insanlar bana saldırıyorlardı.Başın göğemi erdi diye bana bağırıyorlardı. Tek yanım da olanlar maaş alamayan dostlardı. Hayatımın en sert yüzleşmesini yaşadım. Tuzu kuru olan tüm kesim güçlü adamı seçti. Çünkü ben zayıftım. Sonra ne mi yaptım?2 gün içinde 9 aylık maaşım hesabıma yattı.  Diğer ihtiyacı olan arkadaşların hesaplarına o ay’ın maaşı gibi böldüm ve havale yaptım. Sadece işsiz kalmayayım diye sabrettiğim 9 aylık süreçte artık işsizdim. Ama sonra herkesin maaşı yattı ve benden sonra o kuruma inanılmaz bir düzen geldi.Tabi birde çılgınlar ötesi bir babam var. Herhangi bir hata olmasın diye bu olayları ondan saklıyordum. Her gün sokağa çıkıyorum ve işe gider gibi yapıp iş arıyordum. Çok sevdiğim bir abim yine aynı sektörde çalışan beni yanına çağırdı. Senin gibi biri kaçırılır mı yahu dedi. Ne mert bir kızsın sen dedi. Eeee yani hep kötü şeyler olmuyordu. 2 ay işe gider rolü yaparken iş buldum. Evren alma-verme dengesini muhteşem koruyordu. Kalıcı bir işe girdim ve yaşam farklı ilerledi.Yaşama karşı kondisyonunuzu bir kere kaybederseniz sonra direksiyonu toplayamıyorsunuz. Bunu bilir bunu söylerim. Bazen bana ya Aygül ne şanslısın dediklerinde içimdeki Aygül’le bir gülüyoruz ki… O kahkahaları ne siz sorun ne ben anlatayım. Yani dememiz o ki hayat sizi bambaşka bir rüzgâr içinden alıp bambaşka bir rüzgârın içine atabiliyor. Şayet ben kariyer hayatımda gerçekten bazı fırsatlar buluyor olsaydım sizlerle asla tanışmış olmayacaktım. Çünkü ben bu işi hiç yapmak istemiyordum. Bunu defalarca her yerde söylüyorum ve yazıyorum. Bu benim hobimdi ve bunu bilmem çevrem için, benim için zaten yeterliydi. Zaten kalp ritmimi arttıran başka bir işim vardı. Hiç başka bir şey düşünmemiştim ki… Şimdi soruyorum Aygül Hanım’a? Sen bundan önce nasıl nefes alıyormuşsun?Sen nasıl bu yaşına kadar yazmamışsın?Sen neden bu kadar kendini yıpratmışsın?Sen neden istenmediğin yerler de bu kadar durmuşsun?Sen ya bu işi yapmasaydın bu yükü nasıl taşıyacaktın? 

Velhasılıkelam,

Haberin Devamı

Kendine güvendiğinde başka kimseye güvenmek için bir sebebin olmadığını gördüm bu hayatta. Ama kendine güven duyan çalışkan insanların da bu yaşam içinde çokta keşfedilmediğini anladım. Çok bağırmak lazım, çok koşmak lazım. Ben farkındalıklı olmaktan ve önde koşmaktan yorulsam da bu dünya üzerinde aksi bir şekilde yaşamak istemezdim. Bu iş hayatınız da aşk hayatınız da hangi alanda olursa olsun. Kendinize güven duyacaksınız ve kendinizi doğru tanımlayacaksınız. Yukarıda ne varsa yaşanılan çok şükür diyorum o ayrı mevzu. İnsan acı çekerken nefes alamadığı konulara ne güzel şükredebiliyormuş. İnsan gerçekten hayatını kazanmadan önce zihnini kazanmalıymış. Bunu sizde yapabilirsiniz, başarabilirsiniz… Hepimizin hikayesi aynı aslında…Bunlar size ilham olsun, yön olsun...

Haberin Devamı

 Ne demiş derviş; Kader kimi zaman insanları, birbirleri için ne çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır; Bazen de çok kıymetli zannettiklerinin aslında öyle olmadıklarını göstermek için kavuşturur….

 Ben doğduğum günden daha çok neden doğduğumu anladığım o günü hiç unutmayacağım…

Mutlu ve sağduyulu bir gün dilerim…

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları