Türk müsün kardeş?

Bu soru; memleketten sıtkı sıyrılana sıkıntılı bir hesaplaşma, kimisine gururlu bir tebessüm, yurtdışında yıllardır ikamet edene özlem, terk edip gitmeyi düşünene bir sebep, ‘Ya seveceksin, ya terk edeceksin kardeşim!’ diyene bir slogan, bayram tatilini yurt dışında geçirebilene bir rahatsız kalabalık, yeni nesile sosyal medyada bir mevzu...

Haberin Devamı

Türk müsün kardeş?

 

*

 

Öyle kapsamlı bir konuya girdim ki, inşallah çıkarım yazının sonuna doğru...

 

*

 

Bir dönem ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ diye telaffuz ediliyordu vatan sevgisi biliyorsunuz.

 

Sonra konjonktür değişti güzel ülkemde, maça giderken Türk bayrağı taşımaya bile korktuk. Sonra aynı konjonktür bir daha tersyüz oldu, bayrağı yeniden hatırladık, sıkıca sarıldık.

 

*

 

Canımız, cananımız, her daim Ata’mız, yoluna kurban olduğumuz; ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ derken, ‘Kardeşim sen Türklüğü kabul etmiyorsan, sınıfın köşesinde tek ayak üstünde dur!’ mu demek istemiş? Elbette hayır!

 

*

 

Haberin Devamı

Benim Kürt kökenli arkadaşlarım çok. Arap dostlarım var. Suriye’den göçmüş, burada hayata tutunmaya çalışan yeni kardeşlerim var.

 

Yahudi arkadaşlarımı hiç bir kimseye değişmem. Onlardan dostluktan başka hiç bir şey görmedim!

 

Ermeni arkadaşlarımla şakalaşıyoruz İstanbul’lu olmak üzerine, kim bilir kaç kuşaktır buradalar? Söz üstüne söz söyleyemiyorum.

 

Anacığımın ve babacığımın yaşadığı İzmir’de dolaşırken, eski Rum mahallelerine düştüğünde işim; içim burkuluyor. Ne çok renkliymiş İzmir’im!

 

*

 

Geçen Ramazan’da, Çanakkale’de bir sofraya denk geldim.

 

En az kırk yıldır birbirini tanıyan iki abimden biri oruç açıyordu sofrada, diğeri rakısını yudumluyordu.

 

Haberin Devamı

Alkollüyle oruçluyu aynı sofrada olmayı uygun bulmayan ‘kendince üst düzey’ tiplemeler olacaktır okurlar arasında.

 

Oruç açan abimiz rakı içene söylenmekteydi harika bir mizah ölçüsünde, rakı içen abim oruç açana takılmaktaydı komedi filmi seviyesinde.

 

‘Cehenneme gitcen beyaa!’ diyordu oruç açan abim kardeşine!

 

‘Sırat köprüsünden senin üstüne biner, geçerim beyaa!’ diyordu rakı içen abim aratlisine!(ahiretlik kardeş demek oluyor bizim oralarda)

 

Gülüyorlardı aynı masada. Biz de onlarla eğleniyorduk.

 

Seversin, sevmezsin.

 

Doğru bulursun, bulmazsın.

 

Ama, anlayış hakimdi masaya...

 

*

 

‘Keşke her yer Çanakkale olsa!’ dedirten bir ortamdı.

 

Sonsuz anlayıştı, büyük empatiydi.

 

Haberin Devamı

Kökeni, inancı önemsiz; masada herkes kardeşti...

 

*

 

Bizim memleketçe bazı değerlerimiz var.

 

Kim olursak olalım ortak.

 

Adalet.

 

Aile.

 

Hoşgörü.

 

Merhamet.

 

*

 

Eklenmesi gereken bir kaç değerle yıkılmaz olacağız aslında.

 

Birbirimize güven.

 

Adalete güven.

 

Birbirimize saygı.

 

*

 

Bayram tatilinde yurtdışındaysak, etrafta çok Türkçe duyarsak rahatsız oluruz biz.

 

Memleketin politik ve ekonomik durumundan rahatsız olup başka ülkelere taşınma planları yaparız biz.

 

Bu işler sadece bizim memlekette olur şeklindeki fotoğrafları, videoları sosyal medyada paylaşır, birbirimizle dalga geçeriz biz...

 

Ama, bir taraftan da...

 

*

 

Sokakta tanımadığı insana, ‘teyze, amca, kardeş, birader, canım, yeğenim’ diye hitap eden bir toplumuz...

 

Haberin Devamı

Teke tek karşılaştığımız herkese olmadık iyilikler yapabilen tipleriz...

 

*

 

Kabul edin.

 

Kökenimiz ne olursa olsun, biz Türk’üz. Burada olmayı seviyoruz. Birbirimizden keyif alıyoruz.

 

*

 

Aslında hiç bir yere gitmek istemiyoruz.

 

Sokakları abilerle, ablalarla, teyzelerle, amcalarla, kardeşlerle, biraderlerle, kankalarla dolu bir memlekette yaşamak istiyoruz.

 

*

 

Tüm yöneticilerimiz fabrika ayarlarına geri dönüp, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ kafasına bi gelse, keyfimize diyecek yok aslında sanki. Geri kalan her şeyi çabalayarak düzeltiriz biz!

 

Artık kandırılmadan, gaza gelmeden, komşulara haykırmadan, kimseden azar işitmeden, sessiz ama güvenli bir ortamda yaşamak istiyoruz!

 

*

 

Haberin Devamı

Bir apartmana doluşmuşuz, huzurlu komşuluk yapmayı istiyoruz.

 

Pişen bir yemeği komşulara ikram etmek, tabağı boş göndermemek için en sevdiğimiz yemekleri başkalarıyla paylaşmak, merdivende karşılaşınca gülümsemek, torba taşırken yardımlaşmak, birimiz fazlaca gürültü yaparsa anlayışla karşılamak, hatta ‘bak ne kadar güzel eğleniyorlar’ diyebilmek, eğlenirken başkalarına saygı duyabilmek, bir apartman dolusu farklı insan, ortak bir mekanda yaşamak istiyoruz.

 

Dilediğimiz de güvenilir bir apartman yöneticisi aslında.

 

Sadece değişmeyen adresimiz: Kardeşler Apartmanı, Atatürk Caddesi.

 

Gidemeyiz, malum biz ev sahibiyiz...

 

*

 

Not: Şahsen tanışmak, oldukça çok da gülmek isteyen ve İstanbul’da olan sevgili dostlar! Bugün 13 Aralık Çarşamba saat 21:30’da Kadıköy Bahana Kültür’de, yarın 14 Aralık Perşembe 21:45’te Beşiktaş BKM Kültür’de tek kişilik oyunum ‘Hiç bir şey olması gerektiği gibi olmuyor!’ var. Beklerim!

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

 

anlatanadam@gmail.com

 

 

Yazarın Tüm Yazıları