Metro çok güzel, gelsene!

Kim bilir bana da bakıp neler diyorlardır, sessiz sedasız gidip geliyorum her gün metroda.

Haberin Devamı

Gide gele, metroda gözüme batan, metroya zulüm bir takım insan profillerini sizler için grupladım. Sözüm sizlere değil, bu arkadaşlara açık mektup. Buyurunuz.

 

Bacaklarını açarak oturan tip!

 

Evet, sen! Bir bacağın sağda, bir bacağın solda pergel gibi oturan. Yanındakiler büzüşmüş, utangaç bir tavırla ‘durağımız gelse de insek’ demekteler. Kapatsana bacaklarını kardeşim? Yarattığın görüntü kirliliği bize, verdiğin rahatsızlık yanındakilere. Kendi şıpagat sınırlarını zorluyor olabilirsin ama daha dün sünnet olmadıysan lütfen biraz toparlan artık! Freudyen bir bakış açısı geliştirip, senin psikanalizini yapmak ve seni anlamak istemiyoruz. Doğru otur be adam!

 

Haberin Devamı

İnsanları ezen koca ayak!

 

Hiç şaşırma, sana sesleniyorum yahu! Sıkı takipçisi olduğuna emin olduğum futbolda yapsan bu hareketi, sarı kartı anında yersin. Bu vurdumduymazlığını sahada göstersen direk kırmızı bile görebilirsin!

 

Koca ayak diye efsanevi bir hayvan var Amerika kırsalında koşuşturduğuna inanılan. Seni gelip görseler, Amerikalı belgeselciler bizim metrolara doluşur, meşhur olursun bak! Basmak başka bir şey, dönüp bön bön bakmak bambaşka bir şey tabi. Aslında ikinci kısımla ilgiliyiz hepimiz. Bir dönüp ‘af edersiniz’ desen, ölür müsün?

 

Yürüyen merdivende insanın dibine giren hemşerim!

 

Sana, senin hiç bilgin olmadığı belli olan bir kavramdan bahsetmek istiyorum. Kişisel alan diye bir şey var. Medeni ülkelerde, birine gereğinden fazla yaklaştın mıydı zılgıtı yersin. Sosyal alan diye bir alan var, bir insandan aşağı yukarı bir metre sonrası. Oralarda istediğin gibi takılabilirsin. Ama 30-40cm dibine giremezsin insanların. Orası özel bir alan, ancak çok özel insanlar girebilir. ‘Ben özel değil miyim?’ diye üzülme, çok yakın ilişkide olduğun insanlarla bu mesafede takılabilirsin. Ama sevgilim misin, anam, babam mısın? Ne işin var gerimde? Neredeyse, tövbe tövbe...

 

Haberin Devamı

İki kişilik yer kaplayan kütle kardeş!

 

İnan seni çok iyi anlıyorum. Ben de insan irisi sayılabilirim. Uzun yolda, otobüste, uçakta sefalet içindeyim. Bacağım sığmaz, popoyu yerleştiremem, kıpraşır dururum. Ama burası kısacık bir yol be kardeşim! Çok yorgunsan ve bir buçuk porsiyon koltuğa çöktüysen ve yanına biri sığışmaya çalışıyorsa, bari bir popoluk yer çıkartmaya uğraşıyormuş gibi iki debelen de, iyi niyetini anlayalım. ‘Hepinizden iriyim, gerekirse tüm vagonu döverim’ suratıyla, kütlenden taviz vermeden oturmasan ne kaybedersin?

 

Kızın gömleğinden içeri bakan çakal!

 

Çok merak ediyorum, acaba bizi kör falan mı sanıyorsun? Öyle bir açı yakalamışsın ki, kızcağız seni görmüyor, rahat rahat yukarıdan kızı inceliyorsun. Sen orada ‘save as jpeg’ yaparken, biz de seni ‘sayko.mov’ olarak kaydediyoruz farkında değil misin? İnsanda azıcık utanma olur! Eminim ki, ‘o da öyle giyinmeseydi!’ diyorsun. Senin bu açlığını dindirecek bir kıyafet yok ki yeryüzünde? Üstü kapatsa, alta bakarsın, altı kapatsa, yandan kesersin. Mesele kızın kıyafeti değil, senin sapıklığın kusura bakma!

 

Haberin Devamı

Uyuma taklidi yapan genç!

 

Bir rivayete göre sizin gibiler 90’lı yıllarda tükenmeye yüz tutmuştu. Ama demek ki ısrarla bu trendi devam ettirmeye çalışıyorsun. Kulağında kulaklık, seninle aynı anda kapıdan giren teyzeye bir vücut çalımı atıp, boş koltuğa kuruluyorsun. Nasıl bir uyku basıyorsa bedene yirmi iki yaşında, anında uykuya dalıyorsun. Başucundaki hamile kadına yanında oturan amca yer veriyor, elinde on tane torbayla yaklaşan amcaya öbür yanındaki abla kalkıyor, sen uykudan kalkmıyorsun. Kimse seni uyandırmaya kıyamıyor. Senin durağa yaklaşıyoruz, vücut saatin öyle iyi ayarlı ki, anında kalkıp iniveriyorsun. Kimsenin yüzüne bakmadan hızla iniyorsun ya, ben içten içe utandığını düşünüyorum. İnşallah o duygu mevcuttur içinde bir yerlerde!

 

Haberin Devamı

Karşı koltuklardan sohbet eden eküri!

 

Madem bu kadar sohbetiniz geldi, biriniz kalkın da diğerinin yanında ayakta durun beyler! Bu nasıl bir rahatlıktır? Konuştuğunuz konu da konu olsa. Kuantum fiziğinin temel prensiplerini konuşuyor olsanız dinleyelim. Hayata dair bir şey anlatsın biriniz, mecburen kulak kabartalım. Ama siz, bizi kabakulak yapan boş beleş muhabbetinize maruz bırakıyorsunuz çocuklar? Cık cık çeken orta yaş üstü yolculara takılmadan, hatta bıyık altından gülerek, geyiğin hasosunu yapıyorsunuz! Derdi olan var, canı sıkkın var, hasta var, tahammülü olmayan var, hatta inanmazsınız ama adab-ı muaşeret diye bir şey var! Yok, Muhteşem Yüzyıl dizisinden bir tanım değil. Görgü kuralları demek!

 

Haberin Devamı

Turistlere yanaşan densiz!

 

Özellikle Baltık ülkeleri ve Ukrayna’dan memleketi gezmeye gelmiş, üstü başı biraz daha rahat, etrafına gülümseyen turist gördün müydü hemen yanında bitiveriyorsun. Arkadaşım, o memleketlerin insanları tanımadıkları insanlarla göz göze gelince de gülümserler. İnsan dedim bak dikkat et. Senin sandığın gibi memleketin tamamı kötü yola düşmüş değil! Gevşek gevşek yanlarında durup, ‘Yes? Taksim? Very nays!’ İngilizcenle insanları darladığını görünce, bir gün kalkıp Redhouse sözlüğü ağzına ekleştiriverecek birisi, haberin olsun!

 

Metro kapısında inenleri ezerek binen angus!

 

Fizik diye bir bilim var, bilmem hiç duydun mu? Evet, o ortaokulda arka arkaya sınıfta kaldığın ders! Bir yerinde diyor ki, ‘eğer su dolu bir kaba bir taş atarsan, attığın taşın hacmi kadar su taşırır’. Yani diyorum ki; sen o balık istifi vagona önce girersen, senin kadar iri birinin de çıkması gerekiyor. Çıktı mı? Hayır! O zaman bekle de insanlar insin kardeşim! Sen binerken nasıl inecek millet? Deli Dumrul gibi kapının ortasında bekliyorsun!

 

Yanlışlıkla değince ters ters bakan kız!

 

Sana söyleyecek hiç bir şeyim yok aslında biliyor musun? Sonuna kadar haklısın. Bütün savunma mekanizmalarını kaldırıp, kendi içine kapanıp, başına gelecekleri hayal ederek metroya binmişsin. Bahsettiğim herkes orada, sen de kendine göre savunmadasın. Arada bir, sadece bazen bir kibar adamcağız yanına otururken izin istiyor. Bir genç demiri tutayım derken eline dokunuveriyor. Gözlerinden yıldırımlar fırlatarak bakıyorsun ya? O insanlara haksızlık oluyor işte. Oluversin diyorum artık, bu baskı altında sen büyük haklısın!

 

*

 

Bir duyuru: 22 Haziran Perşembe günü saat 21:00’de BKM Mutfak’ta tek kişilik oyunum #KralMuhabbet var. Gelmek, gülmek, kafayı sıfırlamak isteyenleri beklerim!

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

Yazarın Tüm Yazıları