HERO tişörtü giyen zavallılar!

Evet, biraz geç kalmış olabilirim! Ama ne yapayım? Bu memleketin gündemi o kadar hızlı değişiyor ki?

Haberin Devamı

Gönül istemez mi, İsviçre’de bir online gazetede de yazayım? Dört, beş hafta önceden standart yazılarımı stoklayayım?

 

*

 

‘İsviçre başkanı Doris Leuthard, bugün bir anaokulunu ziyaret etti’ haberlerini okuyayım sabah erken, gerçekten sınırsız interneti olan telefonumdan?

 

‘Zürih Anadolu Lisesi son sınıf öğrencileri, okullarını ziyaret eden İsviçre Milli Eğitim Bakanı’na taleplerini takır takır iletti!’ haberini okuyunca bir keyifleneyim!

 

Şok, şok ,şok!

 

Kanun hükmünde kararnameyle, İsviçre topraklarında krokanlı dondurmaya külah bazında sınır getirildi!’ şeklindeki bir habere maruz kalarak, sadece mizahımı yapmaya çalışayım!

 

Ama olmuyor işte!

 

*

 

Haberin Devamı

Bizler sanki bir ülkede yaşamıyoruz da, lunaparktaki hızlı bir trendeyiz. Önce sağa - sola, sonra hemen aşağıya dönüyor, ardından tepe taklak oluyoruz.

 

Aksiyon biraz hoşumuza gitse de, aslında midemiz bulanıyor!

 

*

 

O yüzden ister gündem yaz gazetede, ister mizahçı ol. Bu lunaparkla ilgili iki çift laf etmiyorsan; yüzeysel, büyük burunlu, gündem dışı, hayal ürünü kalıyorsun!

 

O yüzden, bu Çarşamba’nın başlığı ve konusu FETÖ belası!

 

*

 

Öncelikle, kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum; memlekete musallat olan FETÖ, beni ‘pas’ geçti.

 

Yani üzüleyim mi, sevineyim mi, şaşırdım!

 

*

 

Haberin Devamı

Üzülüyorum çünkü,

 

Herifler, yakın tarihte ne kadar gelecek vadeden insan varsa, bir çengel atmışlar!

 

Bana kimse dokunmadı yahu?

 

*

 

Demek ki ben ne kadar sıfatsız, gelecek vadetmeyen birisiymişim ki; ‘Gel kardeşim; sana da bir - iki sınav sorusu olsun, örgütten bir kaç ‘abi’ sayesinde hayatta bir basamak atlama olsun, iki destek verelim, sana da azıcık hayat kolaylaşsın’ dememişler.

 

*

 

Üzülüyorum çünkü,

 

Dünyanın her bir yerinde, ne hikmetse, okullar açabilen, cebren ve hile ile memleketin bütün kalelerini zapt edebilen, bütün tersanelerine girebilen, bütün ordularına nüfuz edebilen, bütün bu durumdan daha da vahim olmak üzere; memleket dahilinde iktidara sahip olanları da ‘kandırarak’ şahsi menfaatlerini siyasi emellerine dahil edebilen bir yapı, benim gibi pırıl pırıl bir kafayı pas geçmiş! O derece kifayetsizmişim yani. Ya da kafa o kadar aynalı değilmiş!

 

*

 

Haberin Devamı

Yani üzüleyim mi, sevineyim mi, bir daha şaşırdım!

 

*

 

Ne kadar başarısız biriymişim ki,

 

Sulu gözlü, Pensilvanya’lı bir rahip, ‘Haydi çocuklar banka kurtarıyoruz!’ dediğinde, millet söz konusu bankaya yüz binlerce lira yatırırken; bırak o bankayı, her hangi bir ATM’ye yatıracak param yokmuş!

 

*

 

Biz bir Atatürk bellemişiz ama Atatürk’ü bile sorgulayarak yetişmişiz. Çok severiz ama körü körüne sevmeyiz. Seviyorsak bir sebebi vardır!

 

Bizde soru sormak doğal, sorgulamak, sorgulanmak sıradan bir durumdur.

 

Ailemizden soru sormayı öğrenerek büyümüş; her durumu masaya yatırmış, Pensilvanya mevzusunun da uzaktan ne olduğuna bakmış, çalkalamış, kafamıza yatmadığı anda gülüp geçmişiz!

 

*

 

Haberin Devamı

Bütün bunların nesine üzülüyorsun dersen; onca okumaya rağmen giremediğimiz işlere, dahil bile olamadığımız ihalelere, daha iyi olmamıza rağmen kazanamadığımız yarışlara, hakkımızın yenmesine, yıllarca geride kalmayı kabullenmemize dertleniyorum.

 

*

 

Peki, neye seviniyorum?

 

Asla girmeyeceğim politika dünyasında, eğer girmiş olsaydım, ‘hiç bir şekilde ve özellikle bu şekilde kandırılamayacağımı’ biliyorum.

 

Aynı kulübe üye olmak, bir gruba gönül vermek, alnı secdeye değmek; Beşiktaş’lı, Cimbom’lu, Fener’li olmak ve hatta aynı milletten olmak bile beni kesmiyor. İnsanı bu şekilde sınıflandıramıyorum.

 

*

 

Seviniyorum çünkü,

 

Allah’a şükür, hala kafam çalışıyor.

 

Haberin Devamı

‘HERO’ yazılı tişört giyen, bence zavallı, bir FETÖ’cü hainle; gündemden uzak, aşk-ı memnu kafasındaki iki genci birbirinden ayırt edebiliyorum. Hiç birinden de korkmuyorum.

 

Seviniyorum çünkü,

 

Gönlüm rahat; ne yaşamım boyunca paye vermişim, ne de bir ödün vermişim daha fazla kazanmak için, dini istismar eden bir Amerikalı İngiliz anahtarına.

 

*

 

Seviniyorum çünkü,

 

İnsan olmayı; hak, hukuk bilmeyi, insanı bizden diye değil, bizim gibi diye hiç değil, olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmişim anamdan, babamdan.

 

*

 

Gelecek yıllarda azınlık olsalar da, çocuklarımızı da böyle yetiştirdiğimiz için seviniyorum.

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

 

 

Yazarın Tüm Yazıları