Ajda Pekkan

Kayahan müzik dostum...

5 Nisan 2015
Gerçek sanatçılar ölmez, topluma mâl olmuşluk ile kendine münhasırlık arasında bir çizgide nesiller boyu var olurlar.

İşte bu duygu, giden her değerlinin ardından gözyaşı yerine sıcak bir tebessüm bırakıyor yüzümde.
Varlığını fark ettiren özel insanlar, yokluklarıyla yeri doldurulamaz bir gündem yaratıyorlar bizim için.



Keşke olsaydı dediğimiz çok günler olacak elbet; keşke duysaydı, keşke görseydi... Güzel evlatlar bıraktı bize...
Sevgisiyle ve sevdirdikleriyle, öğrettikleriyle onun hatıralarına sahip çıkacak evlatlar...


Yazının Devamını Oku

Ben de konserlerimde işaret dili kullanacağım

29 Mart 2015
Samsung Türkiye, işitme engellilere özel bir görüntülü çağrı merkezi projesini hayata geçirmiş.

Uyguladıkları kampanya filmi alkışı hak ediyor...
Hem proje fikri hem de uygulaması izlenmeye değer.
İşitme engelli Muharrem, sokağa çıkınca esnaftan taksiciye herkesin işaret dili kullandığını görüyor ve sonunda gözyaşlarına boğuluyor...
Sosyal sorumluluk ve farkındalık yaratma adına bu yıl yapılmış en etkileyici projelerden biri bence.
Filmden çok etkilendim.
İşaret dili benim de öğrenmek istediğim ve ilgimi çeken önemli bir lisan.
Özellikle kamu kurumlarında çalışanların da bilmesi gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Kitaplar ve filmlerle Çanakkale Zaferi

23 Mart 2015
Çanakkale Savaşı’nın 100’üncü yılı için hazırlanan iki kitap projesi, henüz baskıya girmeden bana gönderilmiş.

Öncelikle Nejat Çuhadaroğlu ve Celal Oruçoğlu’nu kutluyorum.
Müthiş iki kitap hazırlamışlar.
Tarihe iz bırakacak şahane fotoğraflar var.
Tarihin akışını değiştiren bu müthiş zaferi, bir ekip çalışmasıyla taçlandırmışlar.
Zaten Nejat Çuhadaroğlu’nun Çanakkale’de açacağı sergi ve İstanbul’daki Canlı Tarih Müzesi de görülmesi gereken, her Türkiyeli’nin ve özellikle öğrencilerin, gençlerin görmesi gereken yerler.
Hem bu zaferin anısına, hem de tarihe saygı için...
Barışların olması zaferlerle mümkündür, insan ilişkilerinde de öyle değil mi, hayatın gerçeklerinde de aynı şekilde.

Yazının Devamını Oku

Sahneye çıkmadan önce şunu yaptım...

15 Mart 2015
Aşağıda okuyacağınız yazıları cuma sabahı yazdım...

Güneşli bir gün vardı İstanbul’da, hava ilkbaharı müjdeler gibiydi...
Bahçemde bir ağaç tomurcuklarını açmış.
İçime müthiş bir mutluluk doldu.
Akşam Bostancı Gösteri Merkezi’nde konserim var.
İnanmazsınız heyecandan ayaklarım titriyor şu an...
Kim bilir bu kaçıncı konser ama siz yok musunuz siz, o seyirci yok mu o seyirci... Her seferinde ayaklarımı yerden kesiyor.
Şöyle bir başımı kaldırdım ve teşekkür ettim Allah’a...

Yazının Devamını Oku

Bize nazar mı değdi ne

8 Mart 2015
Bu hafta önce Sezen Aksu’yu aradım. Biliyorsunuz evinde bir kaza geçirdi.

Merdivenden inerken son basamağı görmeyerek boşluğa basmış, ayak bileğinde iki kırık oluşmuş.
Aynısı geçen yıl bana olmuştu. Uzun süre üzerine basamamış, ayağımda UGG’larla konserlere çıkmıştım.
Sezen’ciğime “geçmiş olsun” dedim, uzun uzun sohbet ettik.
Telefonu kapattım, sevgili Emel Sayın’ı aradım.
Adım atarken ayakları birbirine dolaşıp yere düşmüş o da...
Omzunda kırık oluşmuş.
Hastaneye kaldırıldı, küçük bir operasyon geçirdi.

Yazının Devamını Oku

Yılın modada kazananları belli oldu

1 Mart 2015
Biz ülkede gergin havaların geçmesini ve kara bulutların dağılmasını beklerken, biraz kafamızı dağıtmak için gözlerimizi dünya sahnesine çevirdik.

Bu sene 87’ncisi düzenlenen Akademi Ödülleri yine çok ihtişamlıydı, yine ünlüler büyüleyici tasarımlar içinde kırmızı halıda boy gösterdi.
Benim favorim, Elie Saab imzalı elbisesiyle göz kamaştıran Emma Stone oldu. Stone, daha önce Golden Globe Ödülleri’nde Lanvin tulumuyla alışılmışın dışına çıkmıştı. Lanvin’in iddialı tarzını taşımak bana göre cesaret ister. Ancak soluk yeşil elbisesiyle onu kırmızı halıda izlemenin tadı da bir başkaydı.
Elbette Emma Stone’un “Birdman”deki performansı da bahsetmeden geçilmemesi gereken bir konu.
Kendisi son zamanlarda keyifle izlediğim bir oyuncu. Stone’u izlerken zaten keyif almamak mümkün değil. Komik, eğlenceli tavrıyla bir yandan rolün üstesinden gelirken bir yandan da izleyicinin yüzünde hoş bir tebessüm bırakıyor.
Bu hafta sonu biraz tebessüm için, Emma Stone’un oynadığı bir filmin DVD’si, biraz kahve, biraz da çikolata öneriyorum.
Bu arada, Akademi Ödülleri’yle bir kez daha müziğin her yerde olduğuna tanıklık ettik. Anna Kendrick, törenin açılışında, konukları da interaktif olarak dahil ettiği müzikal tadındaki bir şov sundu.
Gerçekten muhteşem bir performanstı. Müzik, farklı sanat dallarıyla bir araya geldiğinde o sunumun tadına doyulmuyor.

YENİ BİR SES

Yazının Devamını Oku

Bir melek için ağıt...

22 Şubat 2015
Güzel melek...

Okulundan çıkmıştın. Bir minibüse bindin... Minibüsün gittiği durakta, sen hiç inemedin.
Güzel meleğim...
Sen katledildin. Sen neden olduğunu bilmediğin bir bedel ödedin. Hoş, bir borcun da yoktu bu dünyaya... Sen sustun, susturuldun... Karanlık oldu sonra her yer. Söndü tüm ışıklar...
Sızlıyor kalbimin yarısı cancağızım. Kanıyor bir yanım... Öyle bir acıydı ki bu, inan hepimiz için bir isyan oldu sesin... Senin çığlıkların hepimizin isyanı artık meleğim. Sen gittin, acı oldu her yer.
Yattığın yerde rahat uyu, ruhun huzur bulacak. Bu konu kapanmayacak... Sen gibi erkenden koparılan tüm çiçeklere söyle orada, öfkemiz acımızdan daha büyük. Sana söz olsun, bu topraklarda yeniden yeşerecek tüm çiçekler.
Anadolu deriz buralara biz. Anaçtır anadolu, dişildir. Hayatı veren kadındır, Anadolu bunun değerini en iyi bilendir.
Anadolu topraklarında yiğitler yetişir. Nice cesur kadınlar yetişir. Savaşta top taşır, kınalı kuzular yetiştirir, gerekirse savaşır, gerekirse sevişir. Kadındır Anadolu... Anadolu, kadınına sahip çıkar, incitmez, hırpalamaz... Bu yüzden berekettir Anadolu, hayat verendir. Tıpkı kadın gibi.

Yazının Devamını Oku

Şehrin sokaklarında yaratıcılık var

15 Şubat 2015
Şu sıralar şehre yeni hayat veren restoranları, buluşma noktalarını, kafeleri hayranlıkla izliyorum. İstanbul’un yenilenen ruhuna kapılmamak mümkün değil.

Son zamanlarda yazılarımda üzerinde sıklıkla durduğum İstanbul, beni hayranlıkla izlediğim bir dünya sahnesine taşıyor. Asırlardır medeniyetlere ev sahipliği yaparak, kültür karmasıyla dünyada dikkatleri çeken İstanbul, yüzünü modernizme çeviriyor. Şehrin genç ruhu, yazısız bir anlaşma varmış gibi yaratıcılık ve sanatla besleniyor.
Ara sokaklarda birer birer açılan yeni restoranlar, genç ve başarılı sokak sanatçıları tarafından graffitilerle süslenen duvarlar, rahat vakit geçirilebilecek alternatif kafeler, hepsi birer birer “dost sohbeti” alanına dönüşüyor. Şehrin yeni girişimcileri, bu ruha hayat vermeye devam ettikçe de yeniliklerin ardı arkası kesilmiyor.
İşte bu yaratıcılık duraklarından birisi de şehrin trendini koruyan Karaköy. Buraya İstanbul’un Soho’su desek sanırım fazla abartmış olmayız. Yazılarımda hep bahsetmeye özen gösterdiğim ve bu özeni sürdüreceğim bu semt için çok heyecan duyuyorum. İstanbul’un değişen, gelişen ve tamamen kendine özgü bir tat oluşturan bu kültürünü heyecan ve sevgi ile kucaklıyorum.
Dediğim gibi, insana dair duyguların, dostluğun, paylaşımın, estetik kaygının olduğu yerlerde her zaman bir umut ışığı vardır. O ışığın peşinden giden herkese selam olsun.

NEYİ SEVDİM?

Isabel Marant’ın yeni koleksiyonunun fotoğraf çekimi Inez & Vinoodh’a emanet edilmiş. Sıra dışı bakış açılarıyla, koleksiyonun genç ve kalıplara sığmayan tarafını kendi stilleriyle birleştirmişler. Sonuç: Özgün ve sanatsal.

NEYE HAYRAN KALDIM?

Yüzyılı aşan tarihi ve büyüleyici atmosferi ile Pera Palace Jumeirah’ın 1926 yılında Türkiye’nin ilk moda defilesine ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz?

Yazının Devamını Oku