Zıkkımın kökünü mü yiyeceğiz ne yiyeceğiz?

“HADİ biraz protein alalım” diyerek azıcık ET yiyeceğiz...

Haberin Devamı

“Şarbon da şarbon... Şarbon da şarbon...” diyerek iflahımızı kesiyorlar.

Tam elimize bir dilim EKMEK almış, afiyetle yiyeceğiz...

Dünyanın bütün Canan Karatay’ları birleşip parmaklarını sallayarak “Çabuk bırak onu, çabuk bırak” diye üstümüze çullanıyorlar.

“Yahu bırakın da bari minik bir TAVUK kanat götürelim” diyoruz.

“Antibiyotiklidir o... Antibiyotiklidir o... Sakın yeme... Basıyorlar o tavuklara antibiyotiği” diye saatlerce kafa ütülüyorlar.

Marketten YOĞURT alıp sağlıklı beslenelim diyoruz.

Market yoğurduna edilmedik hakaret bırakmıyorlar.

BALIK mevsimi gelmiş, palamut falan diyoruz.

Tam bir buçuk saat gayet bilgiç bir şekilde “ağır deniz metalleri”nden söz ederek balığı burnumuzdan getiriyorlar.

Bari iki dilim MEYVE yiyeyim diyoruz.

“Hormonludur o hormonlu” diye meyveden soğutuyorlar.

Bunlar var ya bunlar...

Haberin Devamı

En sonunda hepimize sabah akşam Nutella kaşıklatacaklar!


‘ANDIMIZ’ OKULLARDA YENİDEN OKUTULMALI MI?

BİRAZ geç de olsa Atatürk’ün kadrini kıymetini anlamış biriyim.

Cumhuriyet’i yürekten destekliyorum.

Millet bilincine sahip olmamız gerektiğine inanıyorum.

Atatürk’ün yüz yıl önceden yüz yıl sonrayı görebildiğinin farkındayım.

Özgürlükçü laikliğin önemini kavramış durumdayım.

Kısacası kurucu değerlerimizle tam bir mutabakat içindeyim.

Fakat bütün bunlara rağmen...

Her sabah okullarımızda minicik çocukları hazır ola geçirip yeminler ettirilmesini, antlar içirilmesini falan fazlasıyla Kuzey
Kore buluyorum.

Ettirilen bu yeminin, içirilen bu andın Atatürk’e de kurucu değerlerimize de hiçbir fayda sağlamadığını, sağlamayacağını düşünüyorum.

Darılmaca, gücenmece, kızmaca falan yok.

Samimiyetle ne düşünüyorsam onu yazdım vallaha!

Zıkkımın kökünü mü yiyeceğiz ne yiyeceğiz

ENTELİJANSİYADAKİ SÜPER GEÇİŞKENLİK

BİR süre öncesine kadar...

ELİF ŞAFAK el üstünde tutulurken FAZIL SAY yerin dibine sokulurdu.

Bir süredir ise...

FAZIL SAY hürmet görürken ELİF ŞAFAK perişan edilmekte...

KİMLER SANATA HİÇ BULAŞMAMALI?

EĞER...

Haberin Devamı

Dışlanmaktan korktuğunuz bir cemaatiniz...

Önünde el etek öptüğünüz bir şeyhiniz...

Kendilerine tutunarak var olabildiğiniz bir arkadaş çevreniz...

Hiçbir şekilde eleştirel bakamadığınız bir atanız...

Burnundan kıl aldırmayan bir klanınız...

Tenkit kabul etmez bir lideriniz...

Kendisiyle dalga geçemediğiniz bir önderliğiniz...

Varsa...

Sanat denilen alan, hiç size göre bir alan değildir.

Asla bulaşmayın!

Zıkkımın kökünü mü yiyeceğiz ne yiyeceğiz


ŞU ARACI PARÇALAYARAK TASARRUFA BAŞLASAK

Devlette lüks araçlar konusunda tasarrufa gidilecekmiş.

Bunun için bir önerim var:

Tasarruf kampanyasına Kütahya Valisi’nin kullandığı şu VIP aracı parçalayarak başlayabilir miyiz?

Bu arabayı parçalamanın sembolik değeri, dolar yakmaktan bin kat daha üstün olacaktır.

Haberin Devamı

CHP’NİN MÖNÜSÜ ŞÖYLE OLSA BİLE

Gazeteci Murat Çiçek sosyal medyadan şunu yazmış bana:

“Sevgili Ahmet Hakan... CHP’nin 100 yıl iktidar olamaması için bir etkinliğinde mönüsüne ejder meyveli smoothie eklemesine gerek yok. Bu haliyle bile 100 yıldan fazla bekler”.

Katılıyorum.

Ve el arttırıyorum:

CHP mönüsüne “Erzurum cağ kebabı / Mersin tantunisi” falan koysa bile iflah olmaz. Çünkü CHP’nin sorunu, milli mönüyle bile aşılamayacak kadar büyük.

DİNİ SEVDİREN ÜÇ İSİM

MEHMET OKUYAN: Sohbetlerini dinliyorum. Yazdıklarını okuyorum. Dine bağlılığım artıyor. Dinden soğuyan kim varsa herkesin onu dinlemesini, onu okumasını yürekten diliyor ve arzu ediyorum.

MUSTAFA İSLAMOĞLU: Bazen aşırı polemiklerin içine sürüklenmek zorunda kalsa da dinin temelinin kavranmasına katkısı büyük. En azılı din karşıtlarını bile dine ısındırabilecek bir potansiyeli var.

Haberin Devamı

CANER TASLAMAN: Dinden uzaklaştıran, dinden nefret ettiren, dinden soğutan en az 17 hoca bozuntusuna bedel. Üslubu düzgün... Tartışma adabını çok iyi biliyor... Uzaklaştırmıyor, yakınlaştırıyor.

SONUNA KADAR İZLEDİ

BİR opera sanatçımız, sosyal medyada şöyle yazmış:

“Kültür Bakanımızın Aspendos Festivali’ndeki Puccini’nin ‘Turandot’ operasını sonuna kadar izleyip sanatçıları kutlaması sanat geleceğimiz için umut vericidir”.

Cümledeki “Sonuna kadar izledi” vurgusuna lütfen dikkat!

Hey gidi garibim opera!

Sonuna kadar izlenmen bile bir büyük övgünün konusu oluyor!

YURTDIŞINDAYKEN ÖZLENEN ŞEYLER

Hafifken bir kaos / Reis’in seslenişi / Türk kahvesi / Lahmacun / İnceden bir kargaşa / Acun ve Acun medyaya dair her şey / Sokakta kedi / Nargile kafe kokusu / Kokoreç / Korna sesi / Serpme kahvaltı / Azıcık da olsa bir keşmekeş / Şekerpare, höşmerim, künefe falan / İnce belli bardakta demli çay / Erik dalı türküsü / Beton / Yozgat parmak çöreği / Sokak uğultusu / Taksici kavgası / Kuru gürültü / House Kafe’nin önünde gelene geçeni izlemek / CEHAPE geyikleri / Bozlak, uzun hava falan / Kırmızıda geçmek / Islak hamburger / Tavuk döner / Demet Akalın, Hande Yener falan...

Yazarın Tüm Yazıları