Yüzde 60’ın anlamı

“YÜZDE 60” çok mühimdir, asla küçümsenmemelidir.

Haberin Devamı

*

Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, bakanların, valilerin, kaymakamların, hükümet medyasının, devlet uçaklarının, devlet helikopterlerinin ve hatta Diyanet’in “Tek adamlık rejimi kurulsun” diye seferber edildiği bir seçimin ardından ortaya çıkan “Yüzde 60”, şunu haykırmıştır:
“Tek adamlık rejimine hayır.”


*


Ama... Fakat... Lakin...
“Yüzde 60”ın şöyle bir mesajı yoktur:
“Üç birbirine benzemez parti birleşsin, yüzde 40’ı çöp sepetine fırlatıp atsın.”


*


“Yüzde 60”ın verdiği iki yalın, basit ve net mesaj şudur:
BİR: AK Parti, tek adam rejimi kurma hevesinden vazgeçsin.
İKİ: AK Parti’nin büyük ortak olduğu bir koalisyon kurulsun.


*


Her kim ki...
“Yüzde 60”ı böyle anlamaz...
Muhakkak ki kaybedenlerden olur.


Demirel’in bile mumla aratılmasına dair


GERÇEKTEN de bir hoşgörüsü vardı Demirel’in.
Ama ne yazık ki o meşhur hoşgörüsünü Merve Kavakçı’dan esirgemiş, siyasi tarihinin en zalim tavrını Kavakçı’ya göstermişti.


*

Haberin Devamı


Gerçekten de intikamcı, kinci bir yönü yoktu Demirel’in...
Ama ne yazık ki 60’lardaki üç idama karşı, 70’lerdeki üç fidanın idamına önayak olan da oydu.


*


Gerçekten de bir akreditasyon anlayışı yoktu Demirel’in.
Ama ne yazık ki tıpkı Sezer gibi, tıpkı Gül gibi, tıpkı Erdoğan gibi... O da beni bir kere bile Köşk’e davet etmemişti.


*

Gerçekten de kucaklayıcı bir tarafı vardı Demirel’in.
Ama ne yazık ki başörtülü kızlar için “Suudi Arabistan’a gitsinler” demişti, diyebilmişti.


*


Gerçekten de halkın içinden gelmişti Demirel...
Ama ne zaman ki cumhurun en başı olmuştu... İşte o zaman yüzünü halka değil devlete çevirmişti.


*


Fakat yine de...
Kendisinden sonra gelenler...
Öyle hoşgörüsüz, öyle akreditasyoncu, öyle kinci, öyle intikamcı, öyle dışlayıcı, öyle devletçi oldular ki...
Süleyman Demirel’i bile mumla arattılar.


*


Biraz da işte bu yüzden hayırla yâd ediyorum kendisini...
Allah rahmet eylesin.

Sisi’nin finansörüne bir şey denmeyecek mi?

ÜLKEMİZİ yönetenler, Mursi’yi idam etmeye kalkışan çağdaş Firavun Sisi’ye karşı en sert tepkiyi gösteriyorlar ya...
Yüreğimin yağları eriyor.
“Sisi’ye tepki gösteren dilleriniz hiç susmasın” diyorum.


*

Haberin Devamı


Fakat...
Sıra çağdaş Firavun Sisi’nin en büyük finansörü Suudi Arabistan’a gelince ülkemizi yönetenlerin dilleri lal oluyor ya...
Şöyle çıkıp ortaya...
“Ey darbecinin finansörü! Ey çağdaş Firavun’u ayakta tutan güç! Ey Suudi Amerika’nın Kralı!” falan diye haykırılmıyor ya...
İşte o zaman yağları eriyen yüreğimde bir sıkışma oluyor.


*


Hey! İktidarla aynı çizgideki sivil toplum örgütleri!
Madem aynı çizgide olduğunuz iktidarınız “maslahat” icabı, zalimin finansörüne ses etmiyor.
Bari siz çıkın bir şeyler deyin.
Mesela Suudi Arabistan’ın Ankara ya da İstanbul’daki temsilciliklerinin önüne bir siyah çelenkçik olsun bırakın.
Bu kadar da devletçi, bu kadar da hükümetçi olmayın.
“Sivil”liğinizin hakkını hiç değilse burada verin.

Haberin Devamı


FreeMorsi

MISIR’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın özgürlüğüne kavuşması için bir kampanya başlatıldı.
Çaktım hemen imzayı...


*


Bütün okurlarımı küresel çapta başlatılan bu önemli kampanyaya destek olmaya davet ediyorum.


*


Yapmanız gereken şey “freemorsi.org” adresine gidip imzayı çakmak.


*


Darbeciye tokat atmak için, seçilmiş bir liderin zorbalıkla alaşağı edilmesine karşı çıkmak için, seçilmişlere idam cezası vermeye kalkışanlara dur demek için, her koşulda demokrasiden yana olmak için...
Hadi atın imzalarınızı.

Kekremsi bir tat: TÜSİAD

İŞ dünyasının öncülerinin Ankara’da tura çıkıp siyasilere “uzlaşın” mesajı vermesini yadırgamıyorum.


*


Benim yadırgadığım şu:
Daha düne kadar kafalarına vurulunca kafalarını eğmekten başka bir şey yapmayan iş dünyasının anlı şanlı isimlerinin, “Yüzde 60–Yüzde 40” durumunu görünce ortaya çıkma cesareti bulmaları...


*

Haberin Devamı


“Kekremsi tat” dediğim işte budur.

Keşke Hayrünnisa Hanım cumhurbaşkanı olsaydı


AHMET Sever’in kitabını okuyunca göreceksiniz ki...
Hayrünnisa Hanım, Abdullah Bey’den...
Bin kat daha cesur.
Bin kat daha radikal.
Bin kat daha açıksözlü.
Bin kat daha korkusuz.
Bin kat daha atak.
Bin kat daha mücadeleci.
Bin kat daha tavizsiz.
Bin kat daha başkaldırıcı...


*


Durumun böyle olduğunu görünce...
İnsan ister istemez...
Keşke Abdullah Bey yerine Hayrünnisa Hanım cumhurbaşkanı olsaydı” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları