‘Tutuklansın’ diye kampanya yapmak acayip işe yarıyor

ŞAHSIN biri, kendisine emanet edilen köpeğe tecavüz etmiş, sonra da köpeği öldürmüş. Sonra? Adliyede serbest bırakılmış.

Haberin Devamı

Millet, sosyal medyada şahsın tutuklanması için dün büyük bir kampanya yaptı.

“Tutuklansın” denildi, başka da bir şey denmedi.

*

Yerden göğe kadar hak verdiğim bir kampanyaydı bu.

Bu şahıs... Hem kendisine emanet edilen köpeğe tecavüz edip de öldürdüğü için... Hem de yaptığı bu eylemle toplum için potansiyel bir tehdit oluşturduğu için...

Tutuklanmalıydı.

Nitekim öyle de oldu. Dün akşama doğru şahıs tutuklandı.

*

Kıssadan çıkardığım hisse şudur:

Bizim yargımız, “potansiyel tehdit” oluşturan bu tür şahısları ilk etapta tutuklamıyor. İstiyor ki “Tutuklansın” diye kampanya yapılsın. Ancak böyle bir durumda tutuklamaya yanaşıyor. Yani “Tutuklansın” kampanyası, hiç de boş bir kampanya değil.

ZİYA SELÇUK’UN ANLATTIKLARINDAN NE ANLADIM?

MİLLİ Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, saat 21.00’den 24.00’e kadar süren Tarafsız Bölge yayınında söylediklerinden anladıklarımı yazıyorum:

Haberin Devamı

‘Tutuklansın’ diye kampanya yapmak acayip işe yarıyor

Bakan Ziya Selçuk’un masasında üç seçenek var: BİR: Okulların normal biçimde açılması... İKİ: Okulların açılmayıp uzaktan eğitimin başlatılması... ÜÇ: Okulların “seyreltilmiş” modelle açılması...

*

Bakan Selçuk, pek renk vermedi ama sanırım üçüncü model, yani “seyreltilmiş model” hayata geçecek gibi. Çünkü ancak bu modelle okullardaki yığılmayı ve servis araçlarındaki doluluğu engellemek mümkün olabilir. Diğer seçeneklere en azından ben pek şans vermiyorum.

*

Bakan Selçuk, şu üç mesajın altını çok kuvvetli biçimde çizdi: BİRİNCİ MESAJ: Her durum için hazırlığımızı en ince detaylarına kadar yaptık ve her duruma hazırız. İKİNCİ MESAJ: Bizim için önce sağlık gelir, sağlık için en küçük bir risk varsa okulları açmayız. ÜÇÜNCÜ MESAJ: Belirsizlik sadece bizde yok, dünyanın her tarafında var. Okulların açılıp açılmayacağı, nasıl açılacağı dünyada tartışılan bir konu...

*

Anladığım kadarıyla olay şöyle gelişecek: 31 Ağustos’a bir hafta kala vaka sayılarına bakılacak. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’ndan görüş alınacak. Yapılan hazırlıklar değerlendirilecek. Ve en sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu’ndan bu konuda bir karar çıkacak.

Haberin Devamı

İLHAN CİHANER CHP'DE SOLCU BİR HURUÇ BAŞLATTI

CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını açıkladı İlhan Cihaner.

*

Açıklamalarına baktım... İlhan Cihaner’in CHP için istedikleri şunlar:

CHP’nin lider odaklı olmaktan çıkmasını istiyor.

 Parti içinde demokrasi ve özgürlük istiyor.

Mücadelenin kişilerle değil partinin kurullarıyla yürütülmesini istiyor.

Liderin aldığı kararlara uyan bir parti değil, kurulların aldığı kararlara uyan bir parti istiyor.

Partinin çağdaş sol bir siyaset çizgisi izlemesini istiyor.

CHP’de ortak karar, ülkede ortak karar istiyor.

*

İlhan Cihaner’in çıkışıyla ilgili emin olmadığım iki husus var:

*

EMİN DEĞİLİM: AK Parti lider odaklı bir parti. MHP de öyle... İYİ Parti de öyle... Bizim ahali de lidere bakıyor. CHP için “Daha karizmatik bir lideri olsa başarılı olur” diyenlerin sayısı az değil. Bu açıdan “lider odaklı değil parti meclisi odaklı bir CHP” yaklaşımı, bizim milletin pek yatkın olduğu bir yaklaşım değil. Bu yaklaşım, milletin benimseyeceği bir yaklaşım haline getirilebilir mi? Dahası CHP delegeleri, böyle bir yaklaşıma kucak açar mı? Emin değilim. Hiç emin değilim.

*

Haberin Devamı

EMİN DEĞİLİM: CHP, son dönemde ideolojiyi, solu tamamen bir tarafa bırakıp “yeni müttefiklerle AK Parti’yi devirme” stratejisine soyunmuş durumda. Gül, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Akşener, Babacan... Hepsiyle temasta. Bir taraftan da HDP’yi mesafeli biçimde olsa da ittifak halkasının içinde tutmak istiyor. Böyle bir yönelim ağırlık kazanmışken İlhan Cihaner’in “Solcu olalım, özgürlükçü olalım” sözleri tabanda bir karşılık bulur mu? Emin değilim. Hiç değilim.

MUHARREM İNCE’NİN YERİNDE OLSAM

“DAVET gelirse giderim” demişti Muharrem İnce. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İnce’nin bu açıklamasının kendisine sorulması üzerine “Namazın daveti ezandır” diye karşılık verdi. Sonuçta ne oldu? Ayasofya için özel bir davet uygulamasına geçildi. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş da İnce’yi telefonla arayarak davet etti.

Haberin Devamı

‘Tutuklansın’ diye kampanya yapmak acayip işe yarıyor

Yani Muharrem İnce’ye pek de incelikli davranılmamış oldu.

Bu nedenle Muharrem İnce’nin alınganlık göstermeye, sitem etmeye sonuna kadar hakkı var.

*

Ama ben olsam İnce’nin yerine... Yine de giderim Ayasofya’ya...

Böylece Ayasofya konusunu sadece bir partinin, bir anlayışın, bir ideolojinin konusu olmaktan çıkarıp milli bir konu haline getirmeye yönelik esaslı bir adım atmış olurum.

BOŞANMA AVUKATI NE GÖRÜR, CEZA AVUKATI NE GÖRÜR

‘MARRIAGE Story’ diye bir film var.

Salgın sürecinde izlediğim sayısız filmden biriydi ve belki de en kötüsüydü.

İzlerken sürekli esnemiş, “E bu ne şimdi” demiş, büyük bir can sıkıntısıyla daha yirminci dakikasında kapatmıştım filmi. Kapatınca da “Oh be! Dünya varmış” demiştim.

Haberin Devamı

‘Tutuklansın’ diye kampanya yapmak acayip işe yarıyor

Sosyal medyadaki bir paylaşımda gördüm.

Meğer bu filmde avukatlarla ilgili şöyle bir söz geçiyormuş:

*

“Ceza avukatları, kötü insanların en iyi yanlarını görürler. Boşanma avukatları ise iyi insanların en kötü yanlarını görürler.”

*

Şahane! Gerçekten şahane bir saptama.

*

Pardon film kardeş! Ne kadar kötü olursan ol, yine de içinde iyi bir taraf varmış.

DEMODE ŞEYLER

Yüksek Askeri Şûra kararlarından geleceğin siyasetine yönelik ipuçları çıkarmak.

*

Cüzdanda en sevdiğinin fotoğrafını taşımak.

*

Yunan makamlarının hırçınlıklarını ciddiye alıp öfkelenmek.

*

Cep telefonunda sürekli melodi değiştirmek.

KIZILAY’A KURBAN BAĞIŞLAYACAĞIM ÇÜNKÜ...

KIZILAY’ın bağışlanan kurbanlarla ilgili uygulaması şöyleymiş:

‘Tutuklansın’ diye kampanya yapmak acayip işe yarıyor

Bağışlanan kurbanların etleri, bir dizi işlemden sonra kavurma konservelerine dönüştürülüyormuş.

Bir yıl boyunca özelliğinden hiçbir şey kaybetmeden saklanabiliyormuş bu kavurma konserveleri.

Böylece kurban etleri sadece birkaç günlük bayram sürecinde değil, bir yıl boyunca ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabiliyormuş.

*

Biliyorum, Kızılay’a yönelik bazı eleştiriler var.

Fakat yine de ihtiyaç sahiplerinin bir yıl boyunca kurbandan elde edilen etlerden faydalanacak olması hoşuma gitti.

*

Ve sırf bu nedenle ben bu yıl kurbanımı Kızılay’a vereceğim.

 

Yazarın Tüm Yazıları