Şu dört nedenle Dersim’den yanayım

- BİR: Oranın kadim adı “Dersim”dir... Türküler “Dersim” der... Destanlar “Dersim” der... Hatıralar “Dersim” der... “Tunceli” sonradan olmadır. Tarih her köşesinden “Dersim... Dersim...” diye haykırır.

Haberin Devamı

- İKİ: Yakın tarihin sancılı dönemlerinde yaşananlar nedeniyle alınan kararların tümünü, bugün aynen devam ettirmekte ısrar etmek anlamsızdır. Tutuculuğa hiç mi hiç gerek yok.

ÜÇ: Yörenin ahalisi, orayı “Dersim” olarak benimsiyorsa ve “Tunceli” adına ısınamıyorsa... “İlle de Tunceli diyeceksiniz” diye tutturulmaz... O yörenin ahalisine isim dayatmak, çok nahoş bir tutumdur.

DÖRT: “Dersim”in adını değiştirme hakkının, Dersim’in yerel temsilcilerinde olmasının hiçbir sakıncası yoktur... “Buna devlet karar verir, sen kim oluyorsun” falan diye çıkışmak, seçilmiş yerel temsilcileri hafife almak olur.

 

CANAN KAFTANCIOĞLU’NA DAVA AÇILMASINA DAİR

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında iddianame hazırlanmış.

Haberin Devamı

2 yıl 9 aydan 11 yıla kadar hapis cezası isteniyormuş.

*

Peki gerekçe ne?

Canan Kaftancıoğlu’nun geçmişte attığı tweet’ler...

Kaftancıoğlu’nun attığı tweet’ler...

- Ayıplanır.

- Kınanır.

- Eleştirilir.

Falan...

*

Hapislerde süründürmeye dayalı dava açmak da neyin nesi?

*

Yoksa birileri...

Böyle davalar açarak...

Ayıplama, kınama, eleştirme hakkımızı mı elimizden almaya çalışıyor?

Ne iştir?

 

O YAZIYI NOKTASINA VİRGÜLÜNE DOKUNMADAN YENİDEN YAYINLIYORUM

Şu dört nedenle Dersim’den yanayım

YÜKSEK Seçim Kurulu’nun seçimin iptaline karar verdiği gün...

Yani 9 Mayıs’ta...

“Gerekçe fare doğurdu” başlıklı bir yazı yazmıştım.

*

Yüksek Seçim Kurulu, tam teşekküllü gerekçeli kararını açıkladı.

Sonuç? Benim açımdan değişen bir şey yok.

Bu nedenle 9 Mayıs’ta ne dediysem o...

Tek bir harf bile ilave etmeye ya da eksiltmeye gerek yok.

*

Bu nedenle “Gerekçe fare doğurdu” başlıklı yazıyı aynen yayınlıyorum.

 

SİYASETÇİLERİ ÇIĞIRINDAN ÇIKARAN BİZLERİZ

-Sağcı olalım, solcu olalım... Hiç fark etmiyor... Beğendiğimiz siyasetçinin hiçbir hatasını görmüyoruz, görmek istemiyoruz.

Haberin Devamı

Seküler olalım, muhafazakâr olalım... Hiç fark etmiyor... Beğendiğimiz siyasetçiyi anında kusurlardan arındırıyoruz.

- Şehirli olalım, kasabalı olalım... Hiç fark etmiyor... Beğendiğimiz siyasetçiyi ölümüne destekliyoruz, ölümüne...

- Okumuş olalım, okumamış olalım... Hiç fark etmiyor... Beğendiğimiz siyasetçiye neredeyse tapacak hale geliyoruz.

Biz böyle yapınca da...

Beğendiğimiz siyasetçi...

Bir anda “Ben neymişim be” havasına girip...

İnceden çığırından çıkmaya başlıyor.

Ne diyordu Hakan Taşıyan üstadımız...

“Yapma böyle gözün sevem.”

 

TEVFİK GÖKSU İLE İLGİLİ VERDİĞİM İKİ HÜKÜM

17 Mayıs’ta yazdığım yazıda...

Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ile ilgili iki hüküm vermiştim.

*

O iki hükmü tekrar yazıyorum:

*

Haberin Devamı

- HÜKÜM BİR: Tevfik Göksu konuşmasında Trabzonlulara gerçekten de doğrudan bir şey demiyor. Ekrem İmamoğlu’na... “Yunan medyası seninle ilgili şunu dedi, sen niye buna karşı bir şey demedin” diye çıkışıyor. Göksu’nun kalbini açıp bakamayacağımıza göre niyetini bilmemiz imkânsız. Hükmü zahire göre vermek zorundayız ve zahire göre Göksu haklıdır.

- HÜKÜM İKİ: Yunan medyasında fasığın tekinin yaptığı temelsiz, gerzek ve sersem bir habere kıymet verip üzerine atlamak... Tevfik Göksu’nun en temel hatası budur. O temelsiz, gerzek ve sersem haberi cevap vermeye değer buluyor Göksu... “Ya bu ne şapşal bir haber” deyip geçmiyor, geçemiyor. “Trabzonlu bir adamın Yunan olmakla ne ilgisi var” diye aklından geçirmiyor, geçiremiyor.

*

Haberin Devamı

Tevfik Göksu’yla ilgili benim durduğum yer...

İşte bu kadar berrak, işte bu kadar net, işte bu kadar hakkaniyetli...

*

Ötesi vız gelir, tırıs gider.

 

Yazarın Tüm Yazıları