Kadir Abi’ye veda mektubu: İstifanız tarihin en sıkıcı istifası oldu Kadir Abi

Ardınızdan sıralayacağımız kelimelerimiz şunlar olacak:

Ilımlıydı... Güler yüzlüydü... Nazikti... Efendiydi... Düzgündü...

*

Fakat Kadir Abi...

Aynı zamanda talihsizdiniz de.

Hem de feci talihsiz!

*

Talihsizdiniz.

Çünkü...

Bütün bir belediye başkanlığı döneminizde... Şahsiyetinizi ortaya koyabilmenizin önünde devasa bir engel vardı.

*

Talihsizdiniz.

Çünkü...

Maalesef... Devasa engeli aşmaya ve şahsiyetinizi ortaya koymaya hiç de meraklı ve hevesli değildiniz.

*

Ve işte bu iki talihsizlik nedeniyle...

İstifanız...

Tarihin en sönük, en heyecansız, en zayıf, en sıkıcı, en belirsiz, en tantanasız, en tuhaf istifası oldu.

*

Düşünün Kadir Abi...

Doğru dürüst...

Neden istifa ettiğinize dair tek bir gerekçe bile sunamadınız size oy verenlere ya da vermeyenlere.

*

Ülkenin en büyük şehrini 13 yıl yöneten bir siyasetçi, koltuğunu böyle mi bırakır Kadir Abi?

Müjdelenmiş bir şehre halkın oylarıyla reis olmuş bir siyasetçi, siyaset sahnesinden böyle mi çekilir Kadir Abi?

*

Yahu Kadir Abi!

İnsan hiç değilse...

Namık Kemal Bey’in “Hürriyet Kasidesi”ne başvurur ve oradan şu iki dizeyi güngörmüş bir eda ile patlatırdı:

“Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten / Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten...”

ÇOK KESİN, ÇOK NET: BİNALİ BEY İSTANBUL’A BAŞKAN ADAYI OLACAK
Yerel seçimde Binali Yıldırım, AK Parti’den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olacak.

*

Teklif gitti... Teklif kabul edildi...

Yani şüphe yok, belirsizlik yok.

*

Muhalefet partileri şimdiden hesaplarını buna göre yapsalar iyi olur.

MELİH GÖKÇEK’E TAKDİRLERİMLE
HEP dalaşacak değiliz ya...

Biraz da övelim:

*

Kadir Topbaş’ın istifasının ardından...

Hiç sesini çıkarmayabilirdi, hiçbir şey olmamış gibi davranabilirdi, adını bile anmaktan imtina edebilirdi, “giden gitti, benim işim kalanlarla” tavrı koyabilirdi.

Bunların hiçbirini yapmadı.

Çok zarif bir mesajla Kadir Topbaş’a veda etti.

*

NOT: Ah bir de “taktir” yerine “takdir” yazmayı becerebilse!

YEŞİM, SEREN, EBRU, GÜLBEN FALAN BAĞLAMINDA BİR SESLENİŞ: EY KOCASI AYARTILAN KADIN
EY kocası ayartılmış ve bu nedenle canı yanmış kadın!

Sana sesleniyorum.

Dinle beni.

*

Sevgili kocan, fettan bir kadın tarafından ayartılıyorsa...

İlk kızacağın, ilk nefret edeceğin, ilk boğmak isteyeceğiniz kişi, niye kocan değil de o fettan kadın oluyor ki?

*

Tamam, ayartanın da sorumluluğu ve suçu var.

Amenna!

Ama ayartılmaya dünden razı olan adamın hiç suçu ve sorumluluğu yokmuş gibi davranmak da nereden çıktı?

*

Akıl baliğ olmamış bir afacandan söz etmiyoruz yahu!

Aklı başında bir adamdan söz ediyoruz. Eğer bu adam, azıcık fettan bir kadın karşısında hemen ağzı açık ayran budalası haline dönüşüp gönül verdiği karısından anında vazgeçebiliyorsa...

Senin hesaplaşman fettan kadınla değil, kocanla olmalıdır.

*

Ayartılan adamı bir tarafa bırakıp bütün suçu ayartan kadına atmak...

Bunu hiç anlamıyorum.

*

Anlamıyorum ama işte gördüğünüz gibi anlamadığım işlere burnumu sokmadan da duramıyorum.

DİŞ MACUNU İNSANLARI KOYUN GİBİ YAPIYORMUŞ
AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz demiş ki:

“Diş macununun içinde bulunan florür, insanları koyun gibi yapıyor”.

*

O zaman yaşasın!

Biz yırttık!

*

Neden mi?

Çünkü...

Türkiye’de diş macunu kullanım oranı 120 gram seviyesindeyken...

Almanya’da 500 gram, İngiltere’de 450 gram, İtalya’da 400 gram seviyesinde.

*

İşte bu yüzden Almanlar bizi kıskanıyor.

Ve işte bu yüzden Almanların Mercedes’ine biniyoruz!

*

Hüloooooğ!

AMERİKA KARŞISINDA AK PARTİLİNİN DURUMU
BİR gün diyorlar ki...

FETÖ darbesini Amerika yaptı.

*

Öbür gün diyorlar ki:

Amerika’yla hiç olmadığı kadar yakınız.

*

Yazık günahtır AK Partiliye...

Yapmayın böyle.

BİR KERE DE BEN DİYEYİM BARİ
BİNALİ Bey...

“Vazgeç Barzani!” dedikçe...

Trump Bey...

“Ertele Barzani!” dedikçe...

Putin Bey...

“Etme Barzani” dedikçe...

Macron Bey...

“Yapma Barzani” dedikçe...

*

Bir kere de ben diyeyim bari dedim.

Ve işte diyorum:

“Vazgeç Barzani! Ertele Barzani! Etme Barzani! Yapma Barzani!”

*

Bunları dedikten sonra şöyle bir yokladım kendimi.

İnsan kendisini bayağı havalı hissediyor be!

KERKÜK BARZANİ’NİN DEĞİL DE İBADİ’NİN ELİNDE OLUNCA SORUN YOK MU?
“KERKÜK Türk’tür” diyoruz.

“Bu türküler Kerkük’ün Türk olduğunun kanıtıdır” diyoruz.

“Kerkük’ü Barzani’ye kaptırmayız” diyoruz.

*

İyi diyoruz, güzel diyoruz.

*

Fakat bir sorun var: Kerkük bizim değil ki?

*

- Barzani’nin olmasa... İbadi’nin olacak...

- Valisi Kürt olmasa... Arap olacak.

- Bayrağı Kürdistan bayrağı olmasa... Irak bayrağı olacak.

- Oradaki Türkmenler Kürt egemenliğinde yaşamasa... Arap egemenliğinde yaşayacak.

*

Yoksa biz “Kerkük Barzani’nin olmasın da varsın İbadi’nin olsun” mu diyoruz?

TRUMP’IN STİLİ
- Yüze gülüyor... Arkadan bildiğini yapıyor.

*

- “Aslansın, kaplansın” diyor... Anında unutuyor.

*

- Övüyor, yüceltiyor... Parayla silah bile vermiyor.

*

- “Üzgünüm” falan diyor... İki dakika sonra sırıtıyor.