Hadi aç o defterleri Ahmet Davutoğlu

Ahmet Davutoğlu şöyle dedi:

Haberin Devamı

“Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa... Birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar! Açık söylüyorum. Neden mi? İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır”.

*

Böyle bir açıklamanın ardından...

Ahmet Davutoğlu’nun şu iki temel soruyu yanıtlaması şart oğlu şarttır:

*

SORU BİR: Madem o dönem insan içine çıkılamayacak olaylar oldu? Siz o dönem ülkenin başbakanı değil miydiniz? Niye hiç sesinizi çıkarmadınız? Niye müdahale etmediniz? Niye “hop” demediniz. Hepsini geçtim... Niye kamuoyuna dönüp de bir açıklama yapmadınız?

*

SORU İKİ: Defterlerin açılması için neyi bekliyorsunuz Sayın Davutoğlu? Yoksa “Konuşursam yer yerinden oynar” mı demek istiyorsunuz? Sizin o defterleri açmak gibi bir sorumluluğunuz yok mu? Defterlerin açılması için ille de sizin üzerinize mi gelinmesi gerekiyor? Bu nasıl iş?

Haberin Devamı

ARSIZLIĞA, UTANMAZLIĞA FAHRETTİN ALTUN’DAN CEVAP

ABD merkezli bir yayın var. Adı: “Foreign Policy”... Burada bir haber çıktı. Güya Türkiye, Suriyelilere karşı sorumluluğundan kaçıyormuş... Güya Suriyelileri sınır dışı ediyormuş... Falan filan.

Üzerine düşen sorumluluğu katbekat fazla yerine getirdiği için kendi içinde sorunlar yaşayan bir ülkeye böyle bir iftira atmak... Arsızlık, utanmazlık bu değilse nedir Allah aşkına?

*

 “Kimse buna bir şey demeyecek mi?” falan derken... Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Foreign Policy’de “Türkiye’nin mülteci politikası” temalı cevabi bir yazı yayınladı. Türkiye’nin bu alandaki özverisinin rakamlarla anlatıldığı bu yazı, muhataplarını utandıracak cinsten bir yazıydı... Ama tabii ki utanmayacaklardır.


SAYIN ERDOĞAN! TUTSAK ALINDIYSANIZ GÖZ KIRPIN!

“DERİN güçler Erdoğan’ı tutsak aldı”
demiş Aydın Engin...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bakıyoruz:

Hiç de öyle tutsak alınmış gibi bir hali yok... Aksine kendinden emin bir şekilde politikalarını yürütüyor. Ancak buna rağmen Aydın Engin, Erdoğan’ın tutsak alındığından gayet emin...

*

Haberin Devamı

Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Eğer tutsak alındıysanız lütfen ekrana çıktığınızda üç kere göz kırpın... Kırpın ki Aydın Engin sizi kurtarsın.

İLTİSAK

HEP terörle iltisak var mı yok mu ona bakıyoruz.

Biraz da...

Hukukla, insanlıkla, demokrasiyle, vicdanla, özgürlükle, hakkaniyetle, çokseslilikle, şeffaflıkla, insafla iltisak var mı yok mu ona baksak?

SAFFET SANCAKLI’YA ÖVGÜ

BEN MHP milletvekili Saffet Sancaklı’nın...

Kararlılığını, takipçiliğini, duruşunu, ödünsüzlüğünü, inadını, üstüne üstüne gidişini, yutmayışını, diklenmeden dik duruşunu, peşini asla bırakmayışını, hiç unutmamasını, dirhem taviz vermeyişini...

Sevdim, seviyorum, seveceğim.

Hadi aç o defterleri Ahmet Davutoğlu

BİR ARKADAŞI VAN DAMME! BİR ARKADAŞI SEAGAL!

Haberin Devamı

CİHAN Ekşioğlu... Turizmden savunma sanayiine bir sürü işi olan bir işadamı... Enteresan özellikleri var. En enteresan özelliği ise şu: Van Damme ve Steven Seagal’in yakın dostu... Ailecek görüşüyorlar, sürekli temas içindeler...

Cihan Ekşioğlu açısından bugünün gençlerinin diliyle söyleyecek olursak “hayvan gibi bir karizma” söz konusu yani...

*

Bu arada bir not: Cihan Ekşioğlu, Van Damme’ın son filminde rol alacakmış... Öyle “arkadan geçen adam” rolünde falan değil ha! Filmin esaslı rollerinden biri olacakmış rolü...

EN ZAVALLI ERKEK KİMDİR?

BOŞANDIĞI kadının peşini bırakmayan... Boşandığı kadının yeni bir hayat kurmasını içine sindiremeyen... Boşandığı kadını sürekli rahatsız eden... Boşandığı kadına hayatı zindan eden... Boşandığı kadınla ilgili sorumluluk taşıdığını düşünen...

Haberin Devamı

Erkek, yeryüzünün en zavallı erkeğidir.

E HANİ FAYTONLARI KALDIRACAKTINIZ?

YİNE Adalar... Yine bir at susuzluktan bayılmış... Yine zulüm... Yine vicdansızlık...

Seçim öncesi “Faytonlar kalkacak” diye vaat üstüne vaat verenlere sesleniyorum:

Neyi bekliyorsunuz? Bütün atların ölmesini mi?

GELENEĞİNİZ BATSIN SİZİN

GÜMÜŞHANE’de bir köyde 50 yıllık bir gelenekmiş:

Köy odasında yaşları küçük erkek çocuklarını, bir örtünün altında çırılçıplak soyuyorlar ve bu iğrençlikten bir oyun çıkarıyorlar!

*

Ben hayatımda böyle kirli, böyle sapıkça, böyle sapkın bir gelenek ne duydum, ne işittim. Gelenek falan değil basbayağı suç bu suç!

CEP TELEFONU NEDENİYLE YAPAMADIĞIM ŞEYLER

Haberin Devamı

Bir filmi baştan sonra soluksuz izlemek...

45 dakika kesintisiz spor yapmak...

Arkadaşlarla yaptığım muhabbete konsantre olmak...

Yarım saatliğine de olsa dünyadan el etek çekmek...

Kahvenin önüne oturup gelene geçene bakmak...

Ara vermeden bir kitabın en az üç sayfasını okumak...

FELAKET FELAKET

NEREYE gitsem hep aynı şarkı... Zeynep Bastık söylüyor... Şarkının adı “Felaket”.

Dilime pelesenk oldu... Üç gündür olur olmaz her yerde “Dediler bu kız neymiş / Dedim felaket felaket” deyip duruyorum... Manasızca... Kendi kendime konuşur gibi... Dilimden kovmaya çalışıp başaramayarak... Ey profesör doktor Melih Us! Tıpta bunun adı var mı? Adı varsa çaresi var mı?

Yazarın Tüm Yazıları