Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

Bugün Hürriyet’in manşetinde bir vicdan tutulmasının öyküsü var.

Haberin Devamı

Olay, tam olarak şu:

*

Hatay’da bir adam, elinde satırla bir kadını kovalıyor.

Canını kurtarmak isteyen kadın, bir dükkânın önünde oturan dört kişinin arkasına sığınıyor.

Satırlı adam, dört kişinin arkasına sığınan kadına elindeki satırla vuruyor.

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

Ve o dört kişi, kıllarını bile kıpırdatmıyor.

*

Bazıları, bu olay üzerine...

“Kadir Şeker vakasından sonra böyle oldu. Kimse Kadir Şeker’in başına gelenlerin kendi başına gelmesini istemiyor” diye yorumlar yaptılar.

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

*

Oysa bu olayın Kadir Şeker vakasıyla ilgisi yok.

*

Kadir Şeker vakası...

Sokak ortasında kadına şiddet olayına müdahale eden bir adamın başına gelenlerdi.

*

Bu olaysa...

Haberin Devamı

Dört adamın, arkalarına sığınan bir kadın için kıllarını bile kıpırdatmaması olayıdır.

*

Üstüne oturdukları sandalyeleri, ellerine alıp müdahale edebilirlerdi. Hadi bunu geçtim. Hep birlikte ayağa kalkıp öylece dursalar bile yeterdi.

*

En doğrusunu bir sosyal medya kullanıcısı söylemiş.

Dediği şu:

*

“Bu dört kişi, erkek değil de kadın olsaydı, o satırlı adam gününü görürdü.”

*

Doğru valla.

Bu zamana kadar yaşayıp gördüğümüz toplumsal olaylarda...

Test edilip onaylanmıştır ki...

Kadınlar, erkeklerden çok daha cesur, çok daha güçlü, çok daha gözü pek, çok daha korkusuz.

İKTİDAR CEPHESİNDE VAZGEÇİLMESİ GEREKEN 2 ALIŞKANLIK


BİRİNCİ ALIŞKANLIK:

- Her yetkili, kamuoyu huzurunda herhangi bir icraatını anlatırken mutlaka, “Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle bunu yaptık” diye bir cümle kuruyor. Artık bu alışkanlıktan vazgeçilmeli. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürürlükte ve bu sisteme göre Cumhurbaşkanı, yürütmenin başı... Bu artık herkesin bildiği bir gerçek. Vurgulamaya, altını çizmeye gerek yok.

*

İKİNCİ ALIŞKANLIK:         

- Hükümet cephesinde yer alan herhangi bir yorumcunun, hükümet uygulamalarıyla ilgili olarak yaptığı yapıcı ve dostane eleştiriler bile yadırganıyor. Artık bundan vazgeçilmeli. Unutulmamalı ki... Eleştirinin olmadığı yerde körlük başlar. Körlüğün başladığı yerde ise sorunların farkına varılmaz. Sorunların farkına varılmayınca da çözüm olmaz.

Haberin Devamı

GÜNDEMDEKİLER

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok


- MUSTAFA KESER: Polemik gücü açısından Bülent Ersoy’la kimsenin yarışamayacağını düşünürdüm. Hele Mustafa Keser’e hiç şans vermezdim. Fakat gelin görün ki... Mustafa Keser’in içinden bir yırtıcı çıktı. Adamda ne cevher varmış. Ne laf ebesiymiş. “Divayı divan yaparlar” falan... Vay arkadaş.

*

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

- DENİZ BAYKAL: Muhalif kesimlerde bir Deniz Baykal alerjisi oluştu. Kendisine karşı amansız bir anlayışsızlık ve vefasızlık sergiliyorlar. Baykal, bunu hak edecek ne yaptı acaba? Anlamış değilim. Neyse... Benim Baykal’la ilgili söyleyeceğim şudur: Sağlık durumu elverseydi kutuplaşmış Türkiye’de çok önemli bir işlev görecekti. Sağduyulu bir duruşu temsil edecekti.

Haberin Devamı

*

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

- BÜLENT ERSOY: Merkür retrosu en çok onu vurdu. En yakınını kaybetti. Orkestrası Kıbrıs zindanlarında perişan oldu. Mustafa Keser’in bombardımanına maruz kaldı. Kesin döktürmüştür ama ben yine de kurşun döktürmesini tavsiye edeceğim. Ya da şöyle söyleyeyim: “Nazara geldim” diyerek kendisini avutabilir. Enfes bir tesellidir “Nazara geldim” yaklaşımı.

*

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

- MEHMET ALİ ERBİL: Yaşına baksak... Biraz kemale erdiğini söyleyebiliriz. Sağlığına baksak... Allah şifa versin ama pek iyi değil gibi. Elimizdeki bu iki veriden yola çıkarak... Kendisine şunları söylemek istiyorum: İnsan biraz durulur Mehmet Ali... Biraz sakinleşir, ehlileşir. Bir parça kalender hale gelir. 90’lar senindi. 2000’ler de senindi. Hatta 2010’lar bile... Yani demem o ki... “Yaşamadım” falan diyemezsin.

Haberin Devamı

*

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

- MEHMET METİNER: Küçük bir hükümet eleştirisi yapmış ekranda... Sırf bunu yaptı diye neredeyse hükümet karşıtı ilan edilecek. Oysa yaptığı dostane ve yapıcı eleştiriyle hükümete kötülük değil iyilik yapıyor. Asıl hükümet karşıtlığı yapanlar, gördükleri olumsuzluğu dile getirmeyip her şeyi “şahane” diye karşılayanlardır.

NECİP FAZIL İLE TANPINAR DOSTLUĞUNUN FOTOĞRAFI

ESKİ yazarlar, bugünün yazarları gibi değildi.

Birbirlerine kızarlardı.

Birbirleriyle polemik yaparlardı.

Birbirlerine demediklerini bırakmazlardı.

Ama birbirlerinden de hiç ayrılmazlardı.

*

Hep aynı mahfillerde buluşurlar, hep aynı dergilerde kalem oynatırlar, hep aynı camianın içinde kabul edilirlerdi.

*

Haberin Devamı

Bugün “Yazarlar, hangi mekâna takılıyor?” sorusunun bir cevabı yok.

Ama eskiden varmış.

*

Bugün “Orhan Pamuk ile Ahmet Ümit buluşması” falan türü bir şey yok.

Ama eskiden varmış ünlü yazarların buluşmaları.

*

Geçenlerde İhsan Yılmaz, Sefa Kaplan’ın hazırladığı “Tanpınar Sözlüğü” kitabından söz etmişti.

Kitapta Tanpınar’ın Necip Fazıl’ı suçladığı bir bölüm yer alıyormuş.

Kitap çıkınca ayrıntılarını okuma fırsatını bulacağız.

*

Tam da İhsan Yılmaz’ın yazdığı yazının etkisindeyken elime geçti bu fotoğraf.

Bunun Kadir Şeker vakasıyla alakası yok

Tanpınar ile Necip Fazıl’ın plaj sefası...

*

İşte anlatmak istediğim tam da budur:

*

Ne kadar birbirlerini suçlasalar da...

Son tahlilde...

Tanpınar ile Necip Fazıl, aynı plajda buluşup vakit geçiren iki yakın dost.

Bu fotoğraf da bunun kanıtı.

*

Fakat her iki yazar da...

Ne kadar genç... Ne kadar fit... Ne kadar cool... Ne kadar patlamaya hazır iki bomba gibi...

Yazarın Tüm Yazıları