Bu bir Atakan raconudur

- ATAKAN’IN ANNESİNE: Tamam, çocuğunun üstün bir zekâsı var. Tamam, senin bu çocukla baş etmen biraz zor görünüyor. Ama bütün bunlar sana Müge Anlı programları konuğu gibi hareket etme hakkı vermiyor.

*

- YETKİLİLERE: Şu çocuğun derhal elinden tutun. Şu çocuğun dünya âlemin gözü önünde kurda kuşa yem olmasına seyirci kalmayın. Şu çocuk için hemen aksiyon alın. Şu çocuğun özel bir eğitim almasını sağlayın.

*

- SOSYAL MEDYAYA: İki tık fazla alacağız diye ‘Atakan da Atakan’ diye tutturmayın. Bırakın çocuğun yakasını... Atakan gazlaması yapmaktan vazgeçin. Şu ana kadar aldığınız tıklarla yetinin. 

*

- AHALİYE: Her konuda olduğu gibi Atakan konusunda da ikiye bölündünüz. Kiminiz Atakan’cı oldunuz, kiminiz Atakan karşıtı... Yeterince eğlendiniz, güldünüz, çekiştiniz, tartıştınız. Tamam artık. Harç bitti, yapı paydos!

*

- ALEYNA TİLKİ’YE: Zaten ortalık karışık, bari sen kafayı uzatıp da Atakan’ın şöhretinin 15 dakikasından faydalanmaya kalkışma. Atakan konusunda da geri dursan ne olur sanki?

*

- ATAKAN’A: Oğlum Atakan... Geleceğini karartmak istemiyorsan, ileride sorunlu bir yetişkin olmak istemiyorsan... Kaç şu meydandan! Git doya doya çocukluğunu yaşa! Bağır, koş, yaramazlık yap. Çocuksun, çocuk ol!

HULUSİ AKAR ÜNİFORMALI GÜNLERİNİ ARAMAKTA HAKLI

MİLLİ Savunma Bakanı Hulusi Akar, Hande Fırat’ın “Siyasete alıştınız mı?” sorusuna şu yanıtı vermiş:

“Üniforma kolaydı. Şimdi her sabah kıyafet seçmek zorunda kalıyorum. Üstelik maliyeti de yüksek.”

*

Ne yapıyordu Hulusi Akar, askerlik günlerinde?

Ne yapacak?

Sabah kalkıyordu, üniformasını giyiyordu ve çıkıyordu. Buydu. Bu kadardı!

*

- Takım elbise seçmek gibi bir sıkıntısı yoktu.

- Mavi gömlek mi beyaz gömlek mi diye düşünmesine gerek yoktu.

- “Kırmızı kravat taksak, Trump’ı mı çağrıştırmış oluruz” diye kaygı duymasını gerektirecek bir durum söz konusu bile değildi.

- Bin türlü sorununun arasında bir de “kombin yapmak” gibi bir meselesi yoktu.

- “Yahu acaba bu biraz rüküş mü kaçtı” diye bir çekince kıyısından bile geçmiyordu.

- Üstelik elbiseye ayrı, gömleğe ayrı, kravata ayrı para da bayılmıyordu.

*

Hulusi Akar üniformayı özlemesin de kim özlesin!

KOLAYSA DOSTUN KİM DÜŞMANIN KİM BİL OĞLUM

BİR ara bayağı popüler olan sanatçı Esat Kabaklı’nın çığırdığı destansı bir türkü vardı:

“Dostun kim düşmanın kim bil oğlum” diye haykıran.

*

Tamam abi...

Oğlumuz, oğullarımız dostumuz kim düşmanımız kim bilsinler bilmesine de...

Son günlerde dostumuzun düşmanımızın kim olduğunu biz biliyor muyuz ki oğlumuza, oğullarımıza bildirelim?

*

- Mesela Rusya ile dost muyuz, düşman mı? Putin’i dost mu bileceğiz düşman mı? Biz bir karara varamazken oğlumuza neyi bildireceğiz?

*

- Mesela Merkel’e bir ara fena gıcıktık. Ama son günlerde biraz dost mu olduk ne? Merkel’in durumunu biz bilemiyoruz ki oğlumuza bildirelim.

*

- Mesela Trump... Son günlerde bize şekerlik yapıp duruyor. Hep bir çiçek atmalar... Dost diye bağra basacak mıyız yani? Oğlumuzun bileceği şey ne olacak?

NEDEN BEKÇİLERE DÜŞMANLIK YAPILIYOR?

BİR dostum dedi ki:

“15 Temmuz gibi bir kalkışmaya karşı toplumu ayağa kaldıracak ve belki de ilk karşı tepkiyi verebilecek bir güç olabileceği için bekçileri istemiyorlar.”

*

Olaya hiç böyle bakmamıştım.

FETÖ hesaplarından tutun da BBC türü yayın organlarına kadar birçok mecranın hiç bıkmadan pompaladığı mübalağalı bekçi düşmanlığının arkasında böylesi bir amaç yatıyor olabilir gerçekten de.

SİBER ZORBALIK

EY ahali! Çoluğunu çocuğunu siber zorbalıktan koru! Çoluğunun çocuğunun zorba ya da kurban olmaması için önlemini al! Çağın en büyük belasının bu olduğunu unutma!

*

Siber zorbalık nedir, siber zorba kimdir, siber kurban kimdir, siber zorbalığa karşı ne yapılır... www.zorbaligiengelle.org’a girip tüm ayrıntıları öğrenebilirsiniz.

ARSIZ AVUKATA BAROLAR, HUKUK KURUMLARI BİR ŞEY DEMİYOR MU?

CEREN Damar... Cinayete kurban giden genç akademisyen...

Katili yargılandı, cezasını da aldı.

Fakat katilin avukatı Vahit Bıçak’ın, Ceren Damar’ın iffetine iftira atmasının ve Ceren Damar’ı neredeyse FETÖ’cü ilan etmesinin neden olduğu öfke dinecek gibi değil.

*

Sormak isterim:

*

“Savunma” adı altında cinayete kurban gidene iftira atmanın hukukta bir yeri var mı? Barolar ne diyor bu işe? Bir avukat, savunma hakkını kullanırken kendisini savunma imkânı bulunmayan kurban hakkında her türlü iftirayı atabilir mi? “Kurbanın şerefini ve haysiyetini gözetmek” diye bir şey yok mu hukukta? Tepeden tırnağa kötülük kesilmiş bu tür avukatlara “dur” denemiyor mu hukuken? Nedir, ne iştir Allah aşkına?

KAFAMA TAKILAN ŞEYLER

- Müebbet istenen sanığa “tak” diye beraat verilmesi de tuhaf değil mi?

*

- Kars’ın “piti” gibi efsanevi bir yemeği varken niye hep “kaz” öne sürülüyor?

*

- Abdullah Gül’e en büyük tepkiyi Davutoğlu’nun göstermesi ilginç değil mi?

*

- Greta adlı kız ile Atakan adlı oğlan arasında bir tek ben mi bağ kuruyorum?

*

- İnsanlar neden Yavaş ile İmamoğlu arasında kıyas yapmaya yatkınlar?

*

- Kapalı hava başkalarını mutsuz ederken beni neden acayip mutlu ediyor?

*

- James Bond izleyen insanlarda neden gam, kasavet, tasa falan olmuyor?

*

- Doğu Perinçek bu kadar elektrik yaratmasına rağmen neden oy alamıyor?

*

- Virüs, Çin’i durdurmak için laboratuvarda üretilip Çin’e gönderilmiş olabilir mi?