Bırakın artık şu saz lafını Sayın Başbakan

SAYIN Başbakan...

Haberin Devamı

Partinizin geçen günkü grup toplantısında...

Defalarca söylenmiş o malum konuyu yine gündeme getirdiniz.

Grup konuşmanızda şöyle dediniz:

“7 Haziran öncesi saz çaldırıp türkü söylettikleri çocuk katilleri var ya... İşte bu teröristler, köşeye sıkıştıkça daha da alçaklaşıyorlar ve haince tuzaklar kurmaya kalkıyorlar.”

Sayın Başbakan...

7 Haziran öncesi kendisinden saz çalıp türkü söylemesini rica ettiğimiz kişi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş olduğuna göre...

Soruyorum size:

Demirtaş çocuk katili midir?
Demirtaş terörist midir?
Demirtaş tuzaklar mı kuruyor?

Eğer gerçekten böyleyse...

Nasıl oluyor da böyle bir kişi...

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapabiliyor? Bir siyasi partinin eşbaşkanı olabiliyor? Elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor? Seçime girebiliyor? Miting yapabiliyor? Oy alabiliyor?

Demirtaş legal mi, illegal mi?

Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten başbakan olarak bir karar verin lütfen.

Sayın Başbakan...

Gelin, Selahattin Demirtaş’ın saz çalıp türkü söylediği 7 Haziran öncesine gidelim.

Ne görüyoruz orada?

Hükümetinize mensup bakanların, Demirtaş’ın lideri olduğu partinin önemli isimleriyle Dolmabahçe Sarayı’nda oturup PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ın 10 maddelik bildirisini müzakere ettiklerini görüyoruz.

Ne yani, bu durumda...

“7 Haziran öncesi hükümetin Dolmabahçe’de ağırladığı çocuk katilleri var ya...” şeklinde bir cümle mi kurulacak?

Üslup ve yaklaşım bu olabilir mi?

Sayın Başbakan...

7 Haziran’dan önce...

PKK şiddeti söz konusu değildi.
Masa devrilmemişti.
Şehitler gelmiyordu.
Normalleşme söz konusuydu.
Partinizin önemli isimleri bile “HDP Türkiyelileşmeli” diyordu.
Kandil’e gidiliyordu.
İmralı komşu kapısı olmuştu.
Partinizden birçok ismin Öcalan övgüleri ayyuka çıkmıştı.

Böyle bir ortamda yapılmış bir televizyon programını, bugünün farklı koşullarında neden yeniden yeniden gündeme getirme gereği duyuyorsunuz ki?

Nedir maksat?

Sayın Başbakan...

“Şiddet” devreye girdiği andan itibaren benim safım bellidir.

Nitekim 7 Haziran’dan sonra yükselen PKK şiddetine karşı yeterli tepkiyi vermeyen HDP’ye en hızlı, en keskin, en net, en sert şekilde tavır koydum.

Bu yüzden o günden beri bu çevrelerin ağır saldırısı altındayım.

Sayın Başbakan...

Lütfen haksızlık yapmayın.

Hadi diyelim ki haksızlık yapmayı göze aldınız, bari bizim güvenliğimizi düşünün.

Çünkü siz bu konuyu gündeme getirdikçe galeyana gelmeye müsait tipler açısından bizler açık hedef haline geliyoruz.

Bari sırf bu açıdan şu “saz çaldırdınız, türkü söylettiniz” lakırdısını artık bir tarafa bırakın.


KEMAL BEY ÇOK YANLIŞ BİR TAKTİK İZLEMEYE BAŞLADI

Haberin Devamı


GALİBA şöyle bir durum söz konusu:

Bugünlerde birileri Kemal Bey’e...

Sana ne söylüyorlarsa... Sen onlara iki katını söyle.
Hangi sözü söylemiş olursan ol... Asla geri adım atma.
Herhangi bir sözüne öfkeleniyorlarsa... O sözü daha da vurgulu söyle.
Onlar bağırıyorlarsa... Sen onlardan daha fazla bağır.
Onlar sert konuşuyorlarsa... Sen onlardan daha sert konuş.

Diye taktik veriyor.

Ve Kemal Bey de bu taktiği benimsemiş durumda.

Buradan Kemal Bey’e sesleniyorum:

Bu taktik tutmaz.

Gerginlik arttıkça...
Öfke büyüdükçe...
Kutuplaşma kuvvetlendikçe...
Sesler yükseldikçe...
Herkes kendi kampına çekildikçe...

Kazanan siz değil, hep onlar olur.

Çünkü...

İkna etmeniz gereken kalabalık kitleler, sizin tarafta değil, onların tarafında.


BAHÇELİ'YE SORUYORUM: HANGİSİ PARALEL BUNLARIN?

Haberin Devamı


KORAY Aydın mı Paralel?

İyi ama o Koray Aydın ki...

Ta 70’li yıllardan beri ‘Ülkücü Hareket’in çelik çekirdeğinden gelmiyor mu? Nasıl oluyor da... Dişleri sökülmüş, yekinecek gücü kalmamış Paralel, Alparslan Türkeş’li MHP’nin ikinci adamı olabilmiş Koray Aydın’ı bile kafalayabiliyor? Nedir bu işin aslı faslı?

Meral Akşener mi Paralel?

İyi ama o Meral Akşener ki...

Bahçeli yönetimindeki MHP’ye Bahçeli’nin davetiyle girmedi mi? Milletvekili yapılmadı mı? Meclis’e başkan vekili yapılmadı mı? Paralel’in en kuvvetli olduğu zamanlarda bile yeterince Paralelci olmamış Meral Akşener, Paralel’e sövmeyenin dövüldüğü bir ortamda mı Paralelci olacak?

Ümit Özdağ mı Paralel?

Haberin Devamı

İyi ama o Ümit Özdağ ki...

Daha düne kadar Devlet Bahçeli’nin yardımcısı idi... Kendi isteğiyle istifa etmeseydi, bugün yine MHP Genel Başkan Yardımcısı olarak görevini sürdürüyor olacaktı. Ne yani? İstifa etmeseydi... Bir Paralelci, MHP Genel Başkan Yardımcısı sıfatını mı taşımış olacaktı?

Sinan Oğan mı Paralel?

İyi ama o Sinan Oğan ki...

Bugün MHP’nin üst yönetiminde bulunan kişilerin gittiği kadar bile gitmedi Zaman gazetesine... Samanyolu’na çıkmadı. Paralel’e yüz vermedi. Paralel’in en güçlü olduğu zamanlarda bile Paralel’den uzak durdu. Ne yani? Paralel’in açık mağlubiyete uğradığı bir zamanda mı Paralelci oldu bu adam?


BEKAROĞLU'NA YAPILAN HAKSIZLIK

Haberin Devamı


MEHMET Bekaroğlu’nun oğlu Edip Bekaroğlu bir akademisyen olarak Ensar Vakfı’yla ilintisi bulunan bir merkezde bir konferans vermiş.

Bunun üzerine Mehmet Bekaroğlu’na çullananlar var.

Hadi oğlun sorumluluğunu babaya yükleyen arkaik yaklaşımı görmezden gelelim.

Peki koskoca bir vakfın ta Karaman’daki bir şubesinde meydana gelen tecavüz olayı nedeniyle, bu vakfın İstanbul’daki kurumlarından birinde konferans veren bir akademisyenin de o suça ortak edilmesini ne yapacağız?

Bu davranış hakka hukuka hunharca bir tecavüz değilse nedir?

Benim başından beri anlatmak istediğim buydu.

Ve hâlâ aynı noktadayım.


AH CANSEL'İN BABASI AH


CANSEL’in babası, Özgecan’ın babası için şöyle demiş:

“Ben onun kadar mezhebi geniş değilim.”

Acısı acımızdır ama sonuçta işte bu sekter, işte bu nobran, işte bu katı tutumlar yüzünden...

Genç kızlarımız ailelerine sığınmak yerine intiharı seçiyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları