Atatürk’ün asaleti o Yunan’ın paçozluğu

İZMİR işgalden kurtarılmıştır.

Haberin Devamı

Başkomutan Mustafa Kemal, İzmir’e girmiştir.

Tam bu sırada...

Bir Yunan bayrağının, bir atın kuyruğuna bağlanıp yerde sürüklendiğini görür Mustafa Kemal.

Şöyle der: “Bayrağı ters taşıyabilirler fakat yerde süründürmesinler. Bu bizim âdetlerimize yakışmaz.”

*

Daha sonra Mustafa Kemal, Karşıyaka’da kendisi için hazırlanmış eve gelir.

Atatürk’ün asaleti o Yunan’ın paçozluğu

Evin tam girişine bembeyaz mermerin üzerine ipekten bir Yunan bayrağı serilmiştir.

Kadın erkek orada bulunan İzmirliler, “Buyurunuz, geçiniz... Yunan Kralı, bu evden içeri bizim bayrağımızı çiğneyerek girdi. Siz de öyle yapın. O lekeyi silin” derler.

Mustafa Kemal yerde serili bayrağın önünde durur ve şöyle der:

“O geçmişte kötü etmiştir. Bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar etmem.”

Haberin Devamı

Bayrağı kaldırtır ve bembeyaz mermerlere basarak içeri girer.

*

Atatürk işte böyle bir asaleti temsil ederken... Avrupa Parlamentosu’nda Türk bayrağını yakan Yunan da paçozluğu temsil etmektedir.



HAKLISINIZ EKREM BEY AMA LÜTFEN İNSAF EDİN

Ekrem İmamoğlu, Abdulkadir Selvi’ye yaptığı açıklamada...

“Ailem benim kutsalımdır” diyor.

*

Ben de diyorum ki...

*

Haklısınız... Aileniz tabii ki sizin kutsalınızdır Ekrem Bey.

*

Ama insaf edin.


Size kim ailenize zaman ayırdığınız için herhangi bir şey söyledi ki... Tabii ki sabah akşam siyasetle uğraşıp ailenizi ihmal etmeyeceksiniz. Tabii ki İstanbul gibi zor bir şehri yönetseniz de ailenize zaman ayıracaksınız. Bunlara aklı başında kimin bir itirazı olabilir ki? Size söylenen şey bu değil ki!

*

Ekrem İmamoğlu, Abdulkadir Selvi’ye yaptığı açıklamada...

“Siyaseti kutsalmış gibi yaşamın ana merkezine oturtmam” diyor.

*

Ben de diyorum ki...

*

Haklısınız... Siyaset kutsalmış gibi ana merkeze oturtulmaz Ekrem Bey.

*

Ama insaf edin.

Siyaset, siyasetçiye belli sorumluluklar yüklemeyecek mi? Ne yani? Makamlar yükseldikçe sorumlulukların da arttığını kabul etmeyecek miyiz? Ulusun tasasıyla tasalanmak, tasaya ortak olmak, tasayı yaşamak... Siyasetçi sorumluluklarına dahil değil mi? Siyaset, bunlardan bağımsız düşünülebilir mi?

*

Haberin Devamı

Ekrem İmamoğlu, Abdulkadir Selvi’ye yaptığı açıklamada...

“Bir kutlama, bir eğlence yapmıyorum” diyor.

*

Ben de diyorum ki...

*

Haklısınız... Tabii ki zil takıp oynayarak bir eğlence yapmıyorsunuz Ekrem Bey.

*

Ama insaf edin Ekrem Bey...

Kayak da sonuçta keyifle ilişkilendirilen bir olgu değil midir? Sporun yanı sıra bir kış eğlencesi olma özelliği yok mu kayağın? Eğlence ille de davul zurnayla mı olur? Ayrıca Ekrem Bey, kimsenin size “Deprem oldu diye sabah akşam ağla” dediği yok ki... Sizden sadece günlerinizi birazcık ağırlaştırmanız bekleniyor, o kadar.

*

Ekrem İmamoğlu, Abdulkadir Selvi’ye yaptığı açıklamada...

“Üç gün boyunca kayak yapmam, acıyı hissetmiyorum anlamına gelmez” diyor.

*

Ben de diyorum ki...

*

Haberin Devamı

Haklısınız... Tabii ki acıyı hissediyorsunuzdur, kuşkum yok.

*

Ama insaf edin Ekrem Bey...

Mesele acı mıdır, his midir? Siz üç-beş yıldır kesintisiz görev yapmış, ailesine vakit ayırmaya fırsat bulamamış, tatilden epey uzak kalmış bir belediye başkanı değilsiniz ki... “Kaybedecek bir saniyemiz yok” demişken... Seçilir seçilmez Kıbrıs’a gittiniz, ardından Bodrum’a gittiniz... Yani tatile susamış bir haliniz yok. İnsanlar acıdan/histen ziyade biraz da buna bakarak konuşuyorlar Ekrem Bey.



SEN YARDIM TRANSFER OFİSİ MİSİN KIZILAY?


“Başkentgaz” adlı özel firma, Ensar Vakfı’na okul yapsın diye 8 milyon dolarlık bağış yapmak istiyor.

İster, istediği yere de bağışlar. Keyfi bilir.

*

Haberin Devamı

Ayrıca yaptığı bu bağışı vergiden de düşmek istiyor.

Bunu da ister. Yasal hakkıdır.

*

Sorun buralarda değil.

Sorun bu iş için Kızılay’ın kullanılmasında!

*

“Başkentgaz”, Kızılay’a tam 8 milyon doları bağışlıyor.

Ama bir şartı var.

Diyor ki Kızılay’a:

“Bu paranın sadece 75 bin dolarını sen al... Geri kalan 7 milyon 925 bin doları Ensar Vakfı’na postala.”

*

Kızılay da bu talebe karşılık olarak...

- “Yahu ben senin transfer ofisin miyim?” demiyor.

- “Ensar Vakfı’na bağış yapacaksan git doğrudan yap, beni niye alet ediyorsun?” demiyor.

- “Verdiğin parayı vergiden düşmek için git kendine başka bir yol bul” demiyor.

Bunun yerine “Hay hay” diyerek...

“Transfer ofisi” muamelesi görmeyi içine sindiriyor.

*

Haberin Devamı

Bütün bunlar şundan kaynaklanıyor:

Milletin gözbebeği gibi baktığı bir kurum olan Kızılay’a, Kızılay’ı yönetenler millet gibi bakmıyor da ondan.


SİYASETÇİ NE ZAMAN ZIVANADAN ÇIKAR?

- Hiç kimseyi dinlemeyip bütün kerametin kendinde olduğunu sanmaya başladığı zaman...

*

m Sadece kendisini coşkuyla alkışlayanlara odaklanıp başkalarının ne düşündüğüyle ilgilenmemeye başladığı zaman...

*

- Danışmanlarından yardım almayıp danışmanlarına iş öğretme noktasına geldiği zaman...

*

- Alkışlayanlara, bravo çekenlere, “Yakışır başkanıma” diyenlere bakıp Türkiye’nin tamamının böyle olduğunu sanmaya başladığı zaman... 

*

- Hangi davranışının halk arasında yiğitlik, hangi davranışının ise münasebetsizlik olarak yorumlanacağını karıştırmaya başladığı zaman... 

Yazarın Tüm Yazıları