24 saat çalışmak şart

TRAMVAY

Haberin Devamı

İZMİR Büyükşehir Belediyesi’nin yapımına devam ettiği Konak Tramvayı’nda sıra Alsancak Garı çevresine geldi.

Geçen pazar gününden itibaren Vahap Özaltay Meydanı’ndan Atatürk Caddesi’nin TCDD 3’üncü Bölge Müdürlüğü’ne kadar olan kısımda yolun sağ tarafında iki şerit araç trafiğine kapatıldı.
Trafik akışı tek şeritten sadece Halkapınar yönüne gidiş olacak şekilde düzenlendi.
Liman Caddesi’nden Konak yönüne gidecek olan araçlar 1’inci Kordon’a yönlendirildi.
Sait Altınordu Meydanı’ndan Halkapınar yönüne gidecek araçlar 1’inci Kordon ve Konak yönüne dönüş yapamıyor.
1462 Sokak’ın Atatürk Caddesi ile kesişimi araç trafiğine kapatıldı. Araçlara Şair Eşref’ten Talatpaşa’ya dönüş imkanı sağlandı.
Ziya Gökalp Bulvarı’nın Atatürk Caddesi ile Ali Çetinkaya Bulvarı arasında kalan kısmı Ali Çetinkaya’ya doğru tek yönlü olarak düzenlendi.
Doğal olarak daha ilk günden trafik kilitlendi.
Eskiden 10 - 15 dakikada gittiği yere şimdi 1.5 saatte ulaşabilen kendini şanslı hissediyor.
Ağustosun kavurucu sıcağında, durma noktasına gelmiş haldeki trafikte insanlar ne yapacaklarını bilemez halde!
Elbette zahmetsiz, sıkıntısız güzellik olmuyor.
Ama bunu çileye dönüştürmemek de yöneticilerin elinde.
Çalışmaların yürütüldüğü yer Alsancak Garı’nın önü.

Haberin Devamı

24 saat çalışmak şart


Yani kentin ana damarı.
Buradaki trafikte yaşanan en küçük bir aksama birçok bölgeyi etkiliyor.
Uzun kuyruklar kenti yaşanmaz bir hale getiriyor, stres katsayısını daha da artırıyor.
Bu nedenle...
Alsancak (örneğin bizim gazetenin bulunduğu Şehitler Caddesi’ndeki gibi) lay lay lom bir çalışmayı kaldırmaz.
Birkaç saat çalış, paydos et...
Yarım bırak, başka yere geç...
Yaptığını boz...
Bozduğunu bir daha boz...
İZDENİZ grevi nedeniyle zaten Alsancak tarafındaki işine gidip gelmekte zorlanan vatandaş bunu kaldıramaz.
Demem o ki, burada 3 vardiya halinde 24 saat çalışılmalı.
Aziz Başkan da gerekirse başında durup çalışmaları bizzat kontrol etmeli.
Yoksa bu iş öyle söylendiği gibi 1 ayda falan bitmez!

 

***
PORTRE

Haberin Devamı

Zeytinyağına yeni bir ruh kattı

24 saat çalışmak şart

ZEYTİN öylesine bir mucize ki, bir yandan insanlara meyvesiyle şifa dağıtırken...
Bir yandan da şaşırtan keşiflere ve dostluklara aracılık ediyor.
Zeytinle yolculuğumda bu kez bir ressamla tanıştım.
Adı, Figen Çiçek. Erzurum doğumlu. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu.
18 yıldır profesyonel ressam. Bugüne kadar farklı şehirlerde 12 kişisel sergi açtı, çeşitli ödüller aldı.
Halen Antalya’da yaşıyor. Kaleiçi’nde adını taşıyan bir sanat galerisi var. Şehirler ve sembolleri ilgisini çeken konular.
Babasının evdeki karakalem çizimlerini takip ederek çıktığı sanat serüveninde şimdilerde patentini aldığı bir yöntemle olağanüstü eserler yaratmaya devam ediyor.
‘Mermer tozu tekniği’ adını verdiği bu yöntemle zeytinyağı şişelerini adeta birer sanat eserine dönüştürüyor.
Figen Hanım, 4 yıl önce Antalya’nın simgesi portakalın kabuklarının görüntüsünü tuvale yansıtabilmenin yollarını ararken, turunç ağaçlarının altında buldu aradığı cevabı.
Mermer granüllerini eleyerek belli bir kalınlığa ulaştırdı ve bazı farklı malzemelerle karıştırarak ‘mermer tozu tekniği’ni elde etti.
Önceleri sadece tuvale çalışırken, şimdilerde...
Mermer, granit, traverten, ahşap ve en son cam şişe üzerine çalışarak farklı bir alan yarattı kendine.
Türkiye’nin ilk EXPO’su olan ‘Çiçek ve Çocuk’ temalı EXPO 2016 Antalya’da, yaşadığı kentin sembollerini anlattığı 3 sergi birden açtı.
Ve bu önemli organizasyon süresince Türkiye’nin sürdürülebilir tarımı hakkında pek çok bilgiye sahip oldu.
En önemlisi, Türkiye’nin, İtalya’dan sonra en büyük ve kaliteli zeytin üreticisi olduğunu öğrendi.
“Sanat ve tasarımlarla ben de bu sektöre katkı sağlayabilir miyim?” diyerek, zeytin üreticileriyle bilgi alışverişinde bulunmaya başladı.
Bu sırada, Ege’nin hatırı sayılır şekilde bu işte uzmanlaştığını gördü.
“Kaliteli zeytin ve zeytinyağımızı gerçekten farklı sunabiliyor muyuz?” diye araştırdığında ise özellikle yurt dışında katıldığımız fuar ve yarışma gibi platformlarda fark yaratmak adına etiket dışında fazla bir argümanımız olmadığı gerçeğiyle karşılaştı.
İşte tam da bu noktada özel ve az üretilen butik zeytinyağlarını sıradan sunumlardan kurtarmak adına, şişe üzerine de ‘mermer tozu tekniği’ni uygulamaya karar verdi.
Elinde bulunan farklı şişelerin üzerine zeytin dalı veya sadece zeytini bu teknikle rölyef yaptı. Belli bir seviyeden sonra da bu şişeleri zeytinyağı üreticileriyle paylaştı.

Haberin Devamı

24 saat çalışmak şart


Diyor ki:
“Çok güzel geri dönüşler aldım, almaya da devam ediyorum.
‘Delice’ olarak bilinen ve nadir bulunan yabani zeytin ağaçlarından elde edildiğini öğrendiğim özel bir yağın şişelerinin tasarımını yapıyorum.
Hedefim, zeytinyağı şişelerini birer sanat eserine dönüştürmek. Böylece çok özel bir zeytinyağının, çok özel bir şişeyle sunulabilmesine aracılık etmek.
Eşsiz Türk zeytinyağının uluslararası arenada kalite ve lezzetinin yanında ambalajıyla da fark yaratmasına karınca kararınca katkıda bulunmak.”
Evet, zeytin işte böyle bir şey.
Bir kez tanışıp haşır neşir olduğunuzda büyüsüne kapılıyorsunuz.
Tıpkı Figen Çiçek gibi...

 

***
BİR DUYURU

Bu yarışma kaçmaz

Haberin Devamı

ÇALIŞMALARINI yakından takip ettiğim İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD), fotoğraf sanatının geliştirilmesi ve bu alanda çalışma yapan kadınların desteklenmesi amacıyla fotoğraf yarışması düzenledi.
Bu yıl 3’üncüsü gerçekleştirilen etkinliğin teması “Zeytine Hayat Veren Kadınlar...”
Amatör ya da profesyonel, objektifine güvenen tüm kadınlara açık.
Başvuru süresi 10 Eylül’de sona eriyor.
Dereceye giren ve sergilenmeye değer görülen eserler, ekimde önce İzmir’de, ardından da Girne Zeytin Festivali’nde sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Ayrıntılı bilgi, www.izikad.org adresinden edinilebilir.
Benden duyurması!

Yazarın Tüm Yazıları