Erdoğan’ın darbe hassasiyeti

Cumhurbaşkanı Erdoğan grup konuşmasını yaptıktan sonra Meclis’ten ayrılıyordu.

Haberin Devamı

Kuliste bizim de bulunduğumuz bölüme geldi. Karşılıklı selamlaştıktan sonra, “Konuşmanız etkiliydi. Mesajlar güçlüydü” dedim. “Öyle mi?” diye karşılık verdi. “Görüntülerle anlatılması daha etkili oldu. Sinevizyondaki görüntüler iyi seçilmişti” dedik. Erdoğan, “İyi miydi?” diye karşı soruyla cevap verdi. O sırada özellikle 15 Temmuz’la ilgili görüntüleri izlerken o geceyi tekrar yaşadıklarını, gözyaşlarına hâkim olamadıklarını söyleyenler oldu. Cumhurbaşkanı başıyla onayladıktan sonra Cumhurbaşkanlığı muhabirlerinin olduğu bölüme doğru ilerledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a darbe tartışmalarıyla ilgili soru orada geldi. Çünkü Erdoğan, grup konuşmasında her konuya değindi ama bir konuya girmedi. O da darbe söylentileri. “Darbe söylentileri, yeni kampanya. Oyuna gelinmesin, vatana millete ihanettir” dedi. 15 Temmuz’da milletin darbecilere verdiği cevabı hatırlattıktan sonra “Bunun bir defa adını bile anmak bize haramdır” diye konuştu. Erdoğan, AK parti milletvekilleriyle toplantıda darbe söylentilerine son noktayı koydu demiştik. Bu kez darbe söylentilerini gömdükten sonra üstüne beton döktü. 

Haberin Devamı

Ancak dün Meclis’teydim. İktidar ve muhalefet kulislerinin nabzını tutmaya çalıştım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı tavrına rağmen darbe tartışmaları sürüyordu. Daha doğrusu milletvekilleri, darbe tartışmalarının arkasında ne yattığını, bu tartışmaların neden başlatıldığını ve nereye varılmak istendiğini anlamak istiyor.


KILIÇDAROĞLU’NU NEYLE SUÇLADI?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubundaki konuşmasına Türkiye’nin gündeminin birileri tarafından ısrarla FETÖ ve darbe tartışmaları ile meşgul edilmek istendiği uyarısı ile başladı. Ardından FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili tartışmaya girdi. Ama önce SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na bir taş attı. Dün farklı bir Erdoğan, farklı bir AK Parti grubu vardı. Erdoğan, FETÖ’nün siyasi ayağı, Gezi ve darbe tartışmalarında adeta bombaladı.

“FETÖ’nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır, o da merhum Erbakan hocamızdır. Erbakan hocamızdan da nefret ederdi. Ancak onun devamı olduğunu iddia eden zat, onlarla beraber hareket ediyor” dedi.

Haberin Devamı

Ardından FETÖ’nün siyasi seyrini anlatan sinevizyon gösterisi başladı. Kürsünün arkasındaki duvarın iki köşesinde görüntüler yayınlanırken Erdoğan önüne konulan ekrandan izliyor, zaman zaman görüntülerin üzerine konuşuyordu.

Önce Ecevit’le Gülen’in görüşmesi geldi ekrana. Ecevit’in Gülen’le ilgili övgü dolu değerlendirmesini eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın FETÖ’cü öğrencileri kabulü izledi. Sonra Demirel’in Gülen’le görüntüleri geldi.

Erdoğan bu noktada sözü kendisine getirdi. “Bu ülkede FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan edip ona savaş açan şahsım ve AK Parti’dir” dedi. “FETÖ’yle gerçek anlamda savaşa tutuşan tek lider biziz” diye konuştu.

Haberin Devamı

Erdoğan konuşurken AK Parti milletvekillerini izledim. Pür dikkat dinliyorlardı. Ne zaman ki Erdoğan FETÖ’yle gerçek anlamda savaşan tek lider olduğunu söyledi, o anda milletvekilleri ayağa fırlayıp uzun süre alkışladılar.

Erdoğan sözü YAŞ’ta FETÖ’cülerin ihracı konusuna getirdi. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un başlattığı bir tartışma olduğu için önemliydi. Erdoğan, “Başbakanlığım boyunca yüksek askeri şûralarda önüme tek bir FETÖ’cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi” dedi.

Bundan sonra görev İlker Paşa’ya düşüyor. Başbuğ, kendi döneminde kaç FETÖ’cünün dosyasının YAŞ’a getirildiğini, ancak Erdoğan’ın koruduğunu açıklamalı.

Haberin Devamı

İlker Paşam, söz sırası sizde... “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir.”

Söz konusu FETÖ’nün siyasi ayağı olur da Kılıçdaroğlu gündeme gelmez mi? Geldi. Hem de Erdoğan ilk kez FETÖ’cülük imasında bulundu. “Bu şahsın evinin ve cüzdanının en gizli köşesinde 1 dolarlık bir banknot saklayıp saklamadığını da merak etmiyor değilim” dedi.

Kılıçdaroğlu ile görüşmemde ilk fırsatta çaktırmadan cüzdanına bakacağım...


GÜL’Ü DEĞİL, GEZİ’Yİ HEDEF ALDI

GEZİ
olaylarıyla içine girdiğimiz türbülanstan 15 Temmuz’a sürüklendik.

27 Mayıs’ın başlangıç vuruşu İsmet Paşa’nın asker çizmelerini giyerek çıktığı Uşak, İstanbul Topkapı ve Kayseri gezilerindeki olaylarla başlatılmıştı. İstanbul Üniversitesi önünde Beyazıt’taki olaylar, Kızılay’daki 555K eylemleriyle darbeye giden yolların yapı taşları döşenmişti. İnönü’nün Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal meşru bir haktır” sözü ise 27 Mayıs’ın parolası olmuştu.

Haberin Devamı

12 Mart’a giden sürecin yapı taşları ise Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın liderlik yaptığı devrimci gençlerin silahlı mücadelesi ile döşendi. ODTÜ’de Amerikan büyükelçisinin otomobilinin yakılması, Ankara Ahlatlıbel’deki radar üssünde çalışan Amerikalıların kaçırılması, Ordu Ünye’deki radar üssünün basılması gibi. Solcu gençlerin sırtına basarak darbe yapanların ilk işleri onları asmak oldu. Darağaçlarının üzerinde iktidarlarını kurdular.

12 Eylül sağ-sol çatışması ile geldi. Bedrettin Demirel Paşa’nın Şartların olgunlaşması için 1 yıl bekledik ama bu arada çok kan aktıdediği sağ-sol çatışmasında 5 bin 600 gencimizi kaybettik. O gençlerin kanları üzerinden darbeyi gerçekleştirenlerin ilk işi ise bir sağdan, bir soldan olmak üzere 52 gencimizi asmak oldu.

Acı verici bu listeyi uzatmak istemiyorum. Gerçekten ciğerim yanıyor. Gezi olayları da Türkiye’yi 15 Temmuz FETÖ darbesine taşıyan bir sürecin başlangıç noktası oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan o nedenle Gezi olaylarına çok geniş yer ayırdı. Gezi’yi sivil bir kalkışma olarak nitelendirdi. Dikkat ettim, “Gezi ile gurur duyuyorum” diyen eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adını anmadı. Zaten Gül’ü doğrudan hedef almamayı tercih ediyor. Onun yerine Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. Ama mesajlar, “Kılıçdaroğlu sana söylüyorum, Abdullah Gül sen anla” cinsindendi.

Yazarın Tüm Yazıları