Erdoğan’a Ecevit örneğini hatırlattı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’la görüşmesi, “Adında sol olan bir parti Erdoğan’la görüştü” şeklinde haber yapıldı. Sanki adında sol olan bir parti ülkenin cumhurbaşkanıyla görüşemezmiş gibi. Sanki ülkenin cumhurbaşkanı adında sol olan bir partinin genel başkanını kabul edemezmiş gibi. 15 Temmuz’dan sonra Kılıçdaroğlu da Erdoğan’ın davetine katılmıştı. İyi de olmuştu. O parti DSP.

Haberin Devamı

Erdoğan’la görüşen ise DSP Genel Başkanı Önder Aksakal.

O partinin kurucu lideri Bülent Ecevit’ti. Ecevit yıllarca mücadele ettiği Demirel’in ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilmesi için mücadele vermişti.

Bunda yadırganacak bir şey yok. Ayrıca Önder Aksakal diyaloğa önem veren birisi. Son bir ay içinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Lideri Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve Abdulhamit Gül’le görüştü. Yılbaşından sonra da Meclis Başkanı Mustafa Şentop’la bir araya gelecek. Önder Aksakal liderlere, ekonomi, hukuk, demokrasi ve insan hakları reformu konusunda DSP’nin önerilerini sunuyor. Sorumlu bir muhalefet ülkenin ihtiyacı olan konularda katkı yapar. Aksakal da onu yapıyor.

Haberin Devamı

ERDOĞAN NASIL KARŞILAMIŞ?

O nedenle Aksakal’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesine, “sol parti” parantezinin dışına çıkarak bakmakta yarar var. Erdoğan, 2020 yılının son günlerindeki sıkışıklığa rağmen DSP Genel Başkanı ile görüşmesine önem vermiş. Önder Aksakal, “Samimi bir görüşme oldu” diye anlatıyor. DSP’nin önerilerinin yer aldığı paketi sunmuş. Ana başlıkları hakkında bilgi vermiş. Erdoğan ilgiyle dinlemiş. Sorduğu sorularla ilgisini hissettirmiş. Aksakal, “Bizim çalışmalarımız süreklilik arz eden çalışmalar. Çalışmalarımızı paylaşmak için zaman zaman görüşmek isterim” demiş. Erdoğan, not aldırmış. DSP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde sıcak karşılanmış, ilgiyle uğurlanmış.

Şimdi gelelim görüşmenin içeriğine.

ABD YAPTIRIMLARI

Cumhurbaşkanı’yla görüşen Kıbrıs Fatihi Ecevit’in partisinin genel başkanı olunca Önder Aksakal, “Avrupa Birliği ve ABD’nin yaptırımları karşısındaki milli duruşunuzu destekliyoruz ve sürdürülmesini istiyoruz. Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında 1974’te Ecevit de Amerikan yaptırımları ile karşılaşmıştı. Ancak kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış. Amerikan ambargosu üzerine ASELSAN kuruldu. Ondan sonra da İHA’lar ve SİHA’larımız oldu. Yaptırımlar Türkiye’nin önünü açacaktır” diyor. Erdoğan, başıyla onaylıyor. Aynı kanaatte olduğunu ifade ediyor.

Haberin Devamı

VERGİDE HES ÖNERİSİ

Reform konusu da gündeme geliyor. Aksakal, “Sağlıkta HES uygulaması çok başarılı sonuçlar verdi. Vergide de HES uygulaması yapılmalı. Böylece vergi kaçıranlar belli olur” diyor.

SİYASİ REFORMLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021 yılı için reform vurgusunu önplana çıkardığı için DSP Genel Başkanı ile görüşmesinde bu noktaya özel bir önem verdim. Zaten görüşmenin ağırlığını reformlar konusu oluşturmuş. Önder Aksakal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunduğu öneri paketinden siyasi partiler ve seçim yasasıyla ilgili bölümün başlıkları hakkında bilgi vermiş.

Siyasetin finansmanının şeffaflaşması konusunda yaptıkları çalışmayı hatırlatıyor. Siyasi partilere yardım konusunda ise bir öneride bulunuyor. “Hazine yardımı seçime girecek partilere eşit olarak dağıtılsın. Seçimden sonra ise partilerin aldığı oy oranına göre Hazine yardımı yapılsın” diyor.

Haberin Devamı

SEÇİM BARAJI ÖNERİSİ

DSP Genel Başkanı görüşmede seçim barajını da gündeme getiriyor. Ama farklı bir şekilde.

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi toplum tarafından kabul gördü. Aksaklıklar yok mu? Var. Ama yönetimde istikrarı sağladı. Ama temsilde adalet ne olacak? Seçim barajı kaldırılırsa temsilde adalet sağlanmış olur” diyor. Erdoğan dikkatli bir şekilde dinlemekle yetiniyor.

KADIN CİNAYETLERİYLE İLGİLİ BİR ÇAĞRIM VAR

KADIN cinayetleriyle ilgili haberler ve yapılan yayınlar konusunda iğneyi kendimize batırmak istiyorum. Sorunlu bir haber dilimiz var.

O GÖRÜŞMEYİ SONLANDIRMIŞTIM

Yakın zamanlarda vahşi bir şekilde katledilen genç bir kızımızla ilgili davayı takip ederken, katil zanlısının yakınlarından biri görüşmek istedi. Çocukları, genç bir kızı vahşi bir şekilde katletmişti ama onlar bunun en ufak bir mahcubiyetini taşımıyorlardı. Bu tavırları nedeniyle zaten kendimi zor tutuyordum. Bir noktadan sonra, “İyi bir kız olsa, o evde ne işi vardı” şeklinde bir söz sarf ettikleri anda kan beynime fırladı. Görüşmeyi o anda kestiğim gibi kapıyı gösterdim. Kanım dondu.

Haberin Devamı

Erdoğan’a Ecevit örneğini hatırlattı

AİLELER PERİŞAN OLUYOR

Korkunç bir şekilde katledilen Aylin hocayla ilgili haberleri takip ediyorum. Daha doğrusu acılı bir babanın verdiği haysiyet ve şeref mücadelesine tanıklık ediyorum. Aylin Sözen’in babası daha evladını toprağa vermeden katil Kemal Delbe’nin kızının erkek arkadaşı filan olmadığını, gasp için o daireye giren bir katil olduğunu anlatmaya çalışıyor. Baba Ayhan Sözer’in çabasını anlıyorum. Onu daha evladının ölümünün üzerinden 24 saat geçmeden, “O bir katil, kızımın erkek arkadaşı ya da sevgilisi değil” demeye iten neden bizim haber dilimizdeki sorun. Bizim yayınlarda kullandığımız yanlış ifadeler. Bir babaya bunu yaşatmamalıyız. Sorumsuzca kullandığımız ifadeler yüzünden bu kadınları ikinci kez öldürüyor, aileleri perişan ediyor, katilleri ise bilmeden koruyoruz. O ne? Eski sevgilisiymiş, eski erkek arkadaşıymış ya da birlikte yaşadığı erkek arkadaşıymış, daha ötesi birlikte olduğu sevgilisiymiş.

Haberin Devamı

Aylin Hoca haberi üzerinden bunları sıraladığım için ailesi beni affetsin. Aylin Sözer önceden tasarlayan bir katil tarafından vahşi bir şekilde öldürüldü ama arkadaşlar eski sevgili ya da erkek arkadaşı olmak, birlikte yaşadığı kişi olmak erkeklere, bir kadını öldürme hakkı veriyor mu? Katil, katildir.

İŞTE O ÇAĞRIM

Bizim bu tür sıfatları takmak suretiyle yaptığımız haberler en çok katillerin işine yarıyor. Bir çağrım var. Buna gazetecilikle ilgili meslek kuruluşlarımız öncülük edebilir. Genel yayın yönetmenlerinin, haber müdürlerinin, editörlerin, muhabirlerin dikkatini çekmek istiyorum. Ne olur kadın cinayetleriyle ilgili haberlerimizde bu sıfatları kullanmayalım. Bunlar katillere toplumsal bir meşruiyet, mahkeme önünde ise hak etmediği bir ceza indirimine vesile olabilir. Katil, katildir. O kadar.

 

Yazarın Tüm Yazıları