Çanakkale’de yaşananlar ve CHP’nin sınavı

BU yazıyı elim yüreğimde yazıyorum. Yanlış anlaşılmaktan dolayı değil. Yanlış bir işleme sebebiyet vermekten çekiniyorum. Çünkü ben olayın adli boyutuyla değil, siyasi yönüyle ilgiliyim. Yoksa yargıya intikal etmiş bir olayda kararı elbette ki mahkemeler verecek.

Haberin Devamı

Yerel seçim sonuçları, ülkemizde solun yeniden yükselişe geçtiğini ortaya koydu. 1989 seçimlerinde ya da Ecevit’in yeniden başbakan olduğu 18 Nisan 1999 seçimlerinde benzer bir dalgayla karşı karşıya kalmıştık. Zaman onların sadece bir dalgadan ibaret olduğunu gösterdi. Çünkü 5 yılın sonunda SHP, 1994 yerel seçimlerinde tam anlamıyla hezimete uğradı. Ecevit’in yeniden yükselişi ise ağır ekonomik kriz nedeniyle 3 Kasım 2002 seçimlerinde bir fiyaskoyla sonuçlandı.

Bu seçimler ise sola seçim kazanmanın yolunun milletin değerlerine saygılı olmaktan geçtiğini gösterdi. Ecevit, dine saygılı laiklik modeliyle muhafazakâr kesimlerden de oy almayı başarmıştı. CHP ise bunu muhafazakâr kesimin oy verebileceği adaylar çıkararak başardı. Seçim sonuçları İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun, Ankara’da Mansur Yavaş’ın, Antalya’da Muhittin Böcek’in, Mersin’de Vahap Seçer’in ve Adana’da Zeydan Karalar’ın muhafazakâr kesimlerden oy aldığını ortaya koydu. Ekrem İmamoğlu, muhafazakâr kaleler olarak bilinen Fatih, Bağcılar ve Başakşehir’den oy almayı başardı.

Haberin Devamı

1 NO’LU KASADA NE YAŞANIYOR?

Bu analize neden ihtiyaç duyduğum konusuna gelince, Çanakkale’de yargıya intikal eden bir olay meydana geldi. Kimseye haksızlık etmemek için tarafların poliste verdikleri ifadelerden hareket edeceğim. Çanakkale’de öğretmenlik yapan T.Ç., 2 Ağustos günü saat 15.31’de annesi ve kız kardeşi ile Troypark AVM’deki Migros’ta 1 No’lu kasada hesap ödemek için sıra beklediklerini belirterek olayı şöyle anlatıyor: “Şahıs kasiyere ‘2023’te bunlardan kurtulur muyuz ki, giderler mi ki?’ dedi, kasiyer ‘Bilmem’ dedi. Şahıs bizi kafası ile işaret ederek ‘Bunlar değil mi, bu pislikler, bu sağımdakilerden kurtuluruz değil mi?’ diye söyleniyordu. Kasiyer cevap vermedi. Ben bizi işaret ettiği için ‘Beyefendi siz ne söylüyorsunuz?’ dedim. Şahıs bana ‘Size mi söylüyorum? Benim sağımda mısınız? Sağımda bir sürü şey var’ dedi. Ben şahsa ‘Lütfen susar mısınız, gider misiniz, sizinle tartışmak istemiyorum’ diye söyleyince şahıs bana ‘Sus be!’ diyerek, öfkelenerek...” İfadeden aktarmayı burada kesiyorum. Çünkü burada bir kadına yapılabilecek en ağır bir küfür var. İfade metnine aynen geçirilmiş. Benim yüzüm kızardığı için yazmak istemiyorum. Şikâyetçi olan T.Ç. ifadesinin bundan sonraki bölümünde polis çağıracağını söylüyor, şahsın hakaretlerine devam ettiğini anlatıyor ve polis geldiği sırada şahsın oradan uzaklaştığını anlatıyor. Bu hakaretleri ettiği iddia edilen H.E.A. ve eşi M.A. ise 2 gün sonra alınan ifadelerinde 2 Ağustos günü saat 15.30’da 1 No’lu kasada olduklarını kabul ediyorlar. Aralarında hayat pahalılığından dolayı bir konuşma geçtiğini, bir kadının “Bizi mi kast ediyorsunuz?” diyerek polis çağırdığını belirtiyorlar. “Sağımızdakiler” gibi bir ifade kullanmadıklarını belirtiyorlar. Olayın tanığı olan kasiyer E.O. ise el yazısı ile verdiği ifadesinde “Fiyatların yüksekliği konusunda şahıs kendi kendine söyleniyordu. Bu sırada şahıs ‘Sağdakiler yüzünden’ dedi. Bu sırada sağ tarafta bulunan üç bayan ‘Sen bizi mi kast ediyorsun?’ dediler. Bu şahıs bana ‘2023’te bunlardan kurtulur muyuz ki, bunlar giderler mi ki?’ dedi. Ben de ‘Bu beni ilgilendirmez’ dedim” diye anlatıyor.

Haberin Devamı

CHP’NİN SAMİMİYET TESTİ

Başörtülü olsun, başı açık olsun. Eğer doğruysa bir kadına edilmeyecek hakaretler var. Başörtülü olduğu için maruz kaldığını iddia ettiği muamele var. Ama bir de siyasi yüzü var. İfadeleri okurken bir an düşündüm, CHP seçimlerde muhafazakâr kesime hakaret eden bir kampanya yürütse Ekrem İmamoğlu İstanbul’da seçimleri kazanır mıydı? CHP ile aynı ittifakta olan Milli Görüşçü Saadet Partililer, milliyetçi İYİ Partililer CHP adayına oy verir miydi? Şimdiye kadar bu kafa yapısının faturası hep CHP’ye kesildi. Bedeli onlar değil, CHP ödedi. Bir tek bu seçim hariç. “Değiştim” diyerek muhafazakâr kesimden oy almayı başaran CHP, yakaladığı tarihi fırsatı heba etmek istemiyorsa bu tür olaylara karşı net bir duruş ortaya koymalı. “Bu dil bizim dilimiz değil, bu zihniyet bizim tasvip ettiğimiz bir zihniyet değil” diyebilmeli. Sözde değil, özde değiştiğini gösterebilmek için...

 

Yazarın Tüm Yazıları