Hatta Murat Kurum’un adaylığı ilk açıklandığında Ekrem İmamoğlu öndeydi. Algıda hâlâ Ekrem İmamoğlu önde gözüküyor ama sahada yapılan araştırmalarda İmamoğlu ile Kurum arasındaki makasın kapandığı gözleniyor.
ÖNE GEÇTİ
Geçmişte birçok başarılı ankete imza atan Hilmi Daşdemir’in başkanı olduğu Optimar, İstanbul’daki adayların oy alma kapasitesini araştırdı. Oy verebilirim diyenlerde Murat Kurum öne geçti. Bu bir dönüm noktasını oluşturuyor.Önümüzdeki 1 aylık süreçte iki aday arasındaki fark açılacak mı, ibre kimden yana dönecek buna bakacağız.
FARK VAR
1-İlk kez Murat Kurum oy alma kapasitesinde öne geçti.
2-Diğer adaylar da seçimlerin sonucunu etkileyecek oranda oy alma kapasitesine sahipler.
3-Son 10 günde az oy alan adayların seçmenlerinden Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu’na bir yönelme bekleniyor.
KURUM VE İMAMOĞLU
Erbakan ve Erdoğan 28 Şubat’ın çilesini çekti. Başörtülüler 28 Şubat’ın zulmünü gördü. Ama sonunda millet 3 Kasım 2002 seçimlerinde 28 Şubat’ın rövanşını aldı.
Türkiye’de darbe yapanların yaptıkları yanlarına hep kâr kaldı. Ama Erdoğan hem 28 Şubatçılardan hem 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunanlardan hukuk içinde hesabını sormayı bildi. Başka türlü darbelerle mücadele olmaz. Darbe yapanın devlet başkanı olduğu ülkede darbeler devam eder.
TARİHİN ÇÖP SEPETİNE ATILDI
28 Şubat’ın hemen ardından iktidara gelen AK Parti, kendini çetin bir mücadelenin içinde buldu. Erdoğan’ın güçlü liderliği sayesinde 27 Nisan e-muhtırasını verenler de 15 Temmuz’da Meclis’i bombalayanlar da başarılı olamadı. Türkiye, darbeleri tarihin çöp sepetine atmayı başardı.
28 Şubat’ı içinde yaşamış bir gazeteci olarak en büyük eksiğim bir 28 Şubat kitabı yazmamak oldu. Bin yıl devam edecek denilen 28 Şubat devam etmedi ama 28 Şubat zihniyeti AK Parti’nin ilk dönemlerinde de hep fırsat kolladı. Eğer Erdoğan’ın cesareti AK parti kadrolarının kararlılığı olmasa Türkiye’yi 90’lı yıllara çevirirlerdi.
TARİHİ ÇARPITIYOR
Temel Karamollaoğlu’nun tarihi çarpıtma pahasına dile getirdiği iddia ise o dönemin en çetin mücadele konularından biriydi. Evet daha hukuki süreçler devam ederken Erbakan’ı hapse atmak için girişimler oldu. Altınoluk’taki yazlığından jandarma zoruyla götürmek istediler. 22 Aralık 2003 tarihinde Balgat’taki evinin etrafını polisle çevirdiler.
KARAMOLLAOĞLU’NA
Siyasi rekabet olur ama siyasi rekabet uğruna gerçekler çarpıtılmaz. Erdoğan, Erbakan’ı hapse attırmak için uğraşmadı tam aksine Erbakan’ın hapse girmesini önleyen yasayı çıkardı.
KARAMOLLAOĞLU KİMİN YANINDA YER ALDI
Ama Temel Karamollaoğlu, Erbakan’ı hapse girmekten kurtaran Erdoğan’ı değil, Erbakan’ın hapse girmesini önleyen yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekledi.
Erbakan’ın hapis cezası aldığı dönem 28 Şubatçıların güçlü olduğu bir dönemdi. Erbakan’ın evinin polis tarafından çevrildiği, Erbakan’ı hapis cezasından kurtarmak için yasal değişikliklerin yapıldığı günlerde çok zorlu bir mücadele veriliyordu. O mücadeleyi veren Erdoğan’dı. Bir değerlendirme yapmak için o dönemi, o günün şartlarını iyi anlamak gerekiyor. Zamanın ruhu önemli.
AK PARTİ’NİN İLK DÖNEMİ
28 Şubat sürecinde darbeci askerler ile militan yargı eşgüdüm içinde çalışıyorlardı. Refah Partisi, 16 Ocak 1998’de kapatıldıktan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Erbakan aleyhinde kayıp trilyon davası açtı.
Refah Partisi’nin sunduğu belgeler dikkate alınmadan Erbakan, belgede sahtecilik yapma iddiasıyla 6 Mayıs 2002 tarihinde Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 4 ay hapse mahkûm edildi. O zaman AK Parti iktidarda değildi.
ALTINOLUK’TA
İki parti arasında bir pazarlık yaşanmadı. Hatta en ufak bir temas dahi olmadı.
DEM’İN AÇIKLAMASI
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Mersin, Akdeniz, Esenyurt’ta kent uzlaşısı sağlandı. Adana ve İstanbul’un bazı ilçelerinde görüşmeler sürüyor” demesine rağmen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı DEM Partili Meral Danış Beştaş, “Bizim iktidarla hiçbir şekilde ittifakımız yok. Öncelikle onun altını kalın kalın çizmek istiyorum. Zaten ittifak yapmamızın hiçbir koşulu da yok halihazırda bize yönelik operasyonlar sürüyor. İttifak olsa tıpkı Esenyurt gibi açıklarız, Mersin gibi açıklarız” diye konuşmasına rağmen el altından AK Parti ile DEM Parti arasında pazarlık varmış gibi bir hava pompalanmaya çalışılıyor. Bu bir algı operasyonu.
NEYİN ÇABASI
Kendileri ittifak yaptıkları için bunu kamufle etmek amacıyla AK Parti’yi de işin içine çekmeye çalışıyorlar. Ama her defasında ellerinde patlıyor.
KANDİL KİMİ DESTEKLEDİ
Öyle ki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan tüm kampanyasını Kandil karşıtlığı üzerine kurmasına rağmen algı operasyonu yapmaya kalkışanlar oldu. Ama ellerinde patladı. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kandil, Kılıçdaroğlu’nu destekledi. Yerel seçimlerde de Kandil, Ekrem İmamoğlu ile ittifak kurdu.
ANKETLER NE GÖSTERİYOR
Çünkü CHP ile DEM Parti arasında Türkiye genelinde bir ittifak sağlanamadı. Mersin’de Akdeniz Belediyesi’nde, Şanlıurfa’da yerel ittifak kuruldu. Mersin ve Adana’da belediye meclis üyelikleri üzerinde anlaşmaya varıldı.
Ama İstanbul’a özel bir model geliştirildi. Adına “Kent İttifakı” denildi. “Kent İttifakı”nın talimatı PKK liderlerinden Mustafa Karasu’dan geldi. O nedenle “Kent İttifakı” bu işin ambalajı. Gerçek adı “Kandil İttifakı”.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, CHP ile Esenyurt’ta anlaşmaya varıldığını açıklamış, diğer yerlerde görüşmelerin sürdüğünü ifade etmişti. Ekrem İmamoğlu ile DEM Parti, İstanbul’da anlaştı. Belediye meclis üyeliklerinde fermuar yöntemi konuşuluyordu. Ama sonunda DEM Parti’nin teklifi geçerli oldu. DEM Parti’ye belediye meclisinde grup kurduracak sayıda tam 20 üye üst sıralara konulacak.
SAĞLIK NEDENİYLE Mİ
Ne zaman bir siyasetçinin sağlık nedeniyle adaylıktan çekildiği haberini görsem gözümün önüne İsmail Özdağlar’ın hastaneden çekilmiş fotoğrafı gelir. İsmail Özdağlar, Özal hükümetinde devlet bakanıydı. Bir gün hastaneden çekilmiş bir fotoğrafını gördük. Sağlık nedeniyle bakanlık görevinden ayrıldığı haberi veriliyordu. Sonradan farklı çıktı. Özdağlar, Yüce Divan’da yargılanıp mahkûm oldu.
KANDİL AHMET ÖZER’İ İSTEDİ
CHP’nin Esenyurt’ta belediye başkan adaylığını açıkladığı Ali Gökmen’in durumunun bununla bir ilgisi yok. Genç bir muhabir olarak Özdağlar olayı bana bir ders olmuştu. Ne zaman turp gibi sağlıklı adamların sağlık nedeniyle çekildiği haberini görsem içime hemen bir kuşku doğar. CHP adayı Ali Gökmen’in de sağlık sorunu yok. Siyasi sorun var. Ekrem İmamoğlu ile DEM Parti arasında varılan uzlaşma sonucunda CHP, Esenyurt’ta Ali Gökmen’i geri çekti, 2015 seçimlerinde Van’da HDP’den milletvekili adayı olan Ahmet Özer’i aday gösterdi. İki alternatif vardı ama DEM Parti Ahmet Özer’i istedi. O nedenle Ahmet Özer için Kandil’in adayı deniliyor.
DEM PARTİ’YE
Tartışmanın fitilini ateşleyen ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Özgür Özel, “Partiçi geçen kurultayı hazmedemeyen birkaç hazımsız var. 1 Nisan’ı bekleyen 3-5 hazımsız var. Avuçlarını yalarlar” dedi. Bir dönemler üç-beş çapulcu söylemi vardı. Bu şimdi üç-beş hazımsıza dönüştü.
KILIÇDAROĞLU PUSUDA BEKLİYOR
Bu üç-beş hazımsızdan biri Kemal Kılıçdaroğlu mu? Çünkü Kılıçdaroğlu da pusuya yattı 1 Nisan’ı bekliyor. CHP’nin aday tanıtım toplantısına davetli olduğu halde katılmadı. Özgür Özel son ziyaretinde Kılıçdaroğlu’nu mitinglere katılmaya davet etmişti. Kılıçdaroğlu olumlu yanıt vermemişti. Sonradan mitinglere katılmayacağını kamuoyuna ilan etme gereği duydu.
1 NİSANCILAR
Özgür Özel’e tavsiyem 1 Nisan’ı bekleyenleri hafife almasın. Üç-beş hazımsız diye küçümsemesin. Bugün düğmeye bassalar 24 saat içinde olağanüstü kurultayı toplayacak sayıyı bulurlar. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu seçim sürecinde o kadar vahim hatalar yaptılar ki Kılıçdaroğlu genel başkan olduğu günden daha güçlü bir hale geldi.
TASFİYECİLİK
CHP, tarihinin en kötü yerel seçimlerinden birine gidiyor. CHP, bu seçimlere tasfiye, istifa, kriz ve kaos havası içinde gidiyor. Partideki iki başlılık listelere yansıdı. Özgür Özel’e yakın isimler bir yandan Ekrem İmamoğlu’nun ekibi diğer taraftan belediye başkan adaylıklarını yağmaladılar. Demirel olsa, “Yağma Hasan’ın böreği, ye Mehmet ye” derdi. Zücaciye dükkânına giren fil gibi hareket ediyorlar. Eğer CHP’de, bugünden 1 Nisan konuşulur hale geldiyse bunun müsebbibi Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun tasfiyeci anlayışları oldu.
NEDEN ÖNEMLİ
Hatay’la ilgili konuya gelince bir çırpınış içindeydi. Nasıl olmasın? İnternette bir arama yapsanız Özgür Özel’in Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayıyla ilgili olarak 3 dakika önce,1 saat önce,1 gün önce, 2 gün önce, 10 gün önce, 14 gün önce yaptığı açıklamalar var.
LÜTFÜ SAVAŞ’IN RESTİ
Her defasında Lütfü Savaş’ı değiştirmek isteyen ama bir türlü başarılı olamayan bir Özgür Özel var. Lütfü Savaş’a CHP’nin tanıtım filminde yer vermediler. Ankara’ya çağrıldığı halde belediye başkan adaylarının lansmanında ismini anons etmediler. Ama sonuçta siyaset satrancında kazanan Lütfü Savaş oldu. Lütfü Savaş, bağımsız belediye başkan adayı olurum diye rest çekti, Özgür Özel geri adım atmak zorunda kaldı. Yapay zekâya değil, Hatay zekâya sorsanız bu duruma düşmezdiniz diye dalga konusu oldu. Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen şimdi keşke ben de bağımsız aday olurum diye rest çekseydim, adaylığımı kabul etmek zorunda kalırlardı diye dizlerini dövüyordur.
ÖZGÜR ÖZEL’İN YENİLGİSİ
Bunun adı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Lütfü Savaş karşısında yenilgisidir. Böylece Özgür Özel bir belediye başkan adayını dahi değiştiremeyen genel başkan konumuna düştü. İstanbul’da ilçe belediye başkan adayları Ekrem İmamoğlu’nun kendilerini çağırıp aday olmayacaklarını tebliğ ettiğini açıkladılar. Özgür Özel, İstanbul’da ilçe belediye başkan adaylarını dahi belirleyemeyen bir genel başkan pozisyonuna düştü. O nedenle İstanbul’daki aday tanıtım toplantısına katılmadı. Lütfü Savaş’ın resti karşısında geri adım atmasıyla birlikte Özgür Özel topal ördek konumuna düştü.
BİDEN’LA MI PUTİN’LE Mİ
Düşünün ki Özgür Özel ezkaza bu ülkenin başına geçmiş. Partisinin bir belediye başkanını dahi değiştiremeyen birisi, uluslararası sorunlar karşısında Biden’la mı Putin’le mi mücadele edecek? Kendi hakkını koruyamayan birisi Türkiye’nin haklarını nasıl koruyacak?
EKREM İMAMOĞLU
Çağlayan Adliyesi’ne yapılan saldırıyı kastediyorum. Çağlayan Adliyesi’ndeki saldırının ipuçları bizi bir yere götürüyor.
30 Ekim’de Meriç Nehri kıyısında bir olay yaşandı. Türkiye’deki haberlerde fazla bir yer tutmayan bu olay aslında çok önemliydi.
JANDARMANIN DİKKATİ SAYESİNDE
Yunanistan’dan gelerek Meriç Nehri’ni geçen 4 kişi, jandarmanın dikkati sayesinde fark ediliyor. O andan itibaren bir cehennem yaşanıyor. Jandarma tesadüfen tespit ettiği 4 kişinin ne olduğunu anlamaya çalışıyor. 4 kişi kaçakçı mı, sığınmacı mı, terörist mi belli değil. Jandarmanın ‘dur’ ihtarıyla birlikte karşı taraftan ateş başlıyor. O andan itibaren karşılıklı bir çatışma yaşanıyor. Bir süre devam eden çatışma sonucunda 4 kişi etkisiz hale getiriliyor.
Burada jandarmayı tebrik ediyorum. Çünkü 4 kişiyi tespit etmeseler belki Türkiye onların yapacağı eylemleri başka şekilde hatırlayacak. Ayrıca bu 4 kişi özel eğitimli teröristlerden oluşuyor. Çatışma sonucunda etkisiz hale getirilmeleri de bir başarı.
YURTDIŞI EYLEM EKİBİ
Şimdi gelelim bu 4 kişi kimdi ve etkisiz hale getirilmeleri neden bu kadar önemliydi?
Biri kadın üçü erkek olan bu 4 kişinin Avrupa’daki terör kamplarında eğitim gören DHKP-C militanları olduğu ortaya çıkıyor. DHKP-C bu teröristlerin