Vatandaş Aydın, bizim Ahmet

BAŞBAKAN Erdoğan’ın hafta sonu, kabak tadı veren konuşmalarını izlerken, önümde "Yeni Harman" Dergisi’nin son sayısı duruyordu.

Erdoğan, hançeresini yırtarak, gazetemizin sahibi Aydın Doğan’a hakaretler ediyor ve şunu söylüyordu:

"Artık medya gücün yüzünden farklı muamele görmeyecek, vatandaş olarak muamele göreceksin."

Vallahi o cümlenin altına ben de imzamı atıyorum.

Atıyorum da, önümdeki dergide ilginç bir belge oradan hınzırca bana göz kırpıyor.

Belgenin üzerinde "Gizli" damgası var.

Yani, bir "Çift hilal" şekli eksik.

* * *

Dergi, üzerinde "Gizli" işareti bulunan bir yazışmayı ele geçirmiş.

Mektubu yazan Dışişleri Bakanlığı Enerji, Su ve Çevre İşleri Genel Müdür Yardımcısı Elçi Mithat Rende.

Mektubun adresi:

"Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı."

Şimdi bu gizli mektubun içeriğini size özetleyeyim.

İsteyen tamamını Yeni Harman Dergisi’nden okuyabilir.

Türkiye Enerji Bakanı, 15 Kasım 2005 günü İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Fuad Ben Elezer’le görüşüyor.

Orada bakana bir Türk şirketinin özel işini açıyor.

Ahmet Çalık grubunun, Ceyhan-İsrail boru hattını yapmak istediğini belirtiyor.

Bunun üzerine İsrailli bakan, 17 Kasım günü Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi’ni davet edip bu konuyu konuşuyor.

Türk büyükelçi, görüşmede bol bol Ahmet Çalık’ı övüyor ve bu işi yapabileceğini söylüyor.

Bakanlığın konuyla ilgili bölümünün müdür yardımcısı, işte bu iş takibinin safahatı hakkında bakana bilgi veriyor.

Diyebilirsiniz ki, "Ne var bunda?.."

Doğru, sonunda, Türk bakan böylesine büyük bir işi alabilmesi için, bir Türk şirketi adına iş takibi yapıyor.

Sonra da bunu Türk büyükelçiye takip ettiriyor.

Elbette böyle bir projeyi bir Türk şirketinin almasını hepimiz isteriz.

Ama, işi özenle takip edilen şirketin başında Başbakan’ın damadı varsa, insanın içine kurt düşmüyor değil.

Bu şirket, 3 yıl gibi kısa bir sürede bir boru hattı ihalesi almış, üzerine, ülkenin 2 numaralı medya grubunun ihalesinde tek başına kalması sağlanmış, o da yetmemiş, 2 kamu bankasından kredi sağlanmışsa...

Bütün bunların üzerine bir de rafineri ruhsatı verilmişse...

Bir de devlet işi gücü bırakıp, onun yurtdışındaki işini özenle takip etmeye başlamışsa, ülkenin öteki şirketleri biraz mahzun olmaz mı?

Neyse ben işin bu tarafına da bir şey demiyorum.

Başbakan, memleketin barajından söz ederken bile "Benim barajım" diyecek kadar kendimleştirebiliyorsa, o şirket için de "Bizim Ahmet Çalık" deme hakkına haydi haydi sahiptir.

Ülkenin en büyük medya grubunun oteli için talepte bulunmasını bile suç gibi gösteren Başbakan’ın, 2 numaralı medya grubunun sahibini "En ziyade müsaadeye mazhar" grup ilan etmesini demokratik kamuoyunun takdirlerine sunuyorum.

* * *

Dün bir başka olay daha patladı. Başbakan’ın, Antalya’da tutuklu Marco karşılığında, Alman büyükelçisine "Deniz Feneri’ni" sorduğu ortaya çıktı.

Acaba ona da "Benim Deniz Fenerim" gözüyle mi bakıyor?

Gelelim asıl meseleye.

Başbakan hafta sonunda Aydın Doğan’a en ağır hakaret ifadeleriyle yüklenirken, "Bundan böyle sade bir vatandaş muamelesi göreceksin" dedi.

Hukuk devletinde bir şirket sahibi başka ne isteyebilir ki?

Aydın Bey de zaten eşit muamele istiyor.

Öyle bakanların, büyükelçilerin iş takibini falan talep etmiyor.

Umarız hafta sonundaki saldırısı sırasında ettiği o sözü, aynen Ahmet Çalık için de uygular.

Hep birlikte göreceğiz.

Aydın Doğan, kamuoyu önünde de açıkladı. Vatandaş olarak kabul edilmekten çok memnun olacak.

Acaba "Bizim Ahmet Çalık" da Vatandaş Ahmet olacak mı?

Medya ve iş ilişkilerinin tartışıldığı şu dönemde ilgiyle izlenecek bir münazara konusu...

Başbakan’a üç soru

ÜLKEMİZİN Başbakan’ı hafta sonu müthiş bir itirafta bulundu. Kızdığı gazetelerin sahiplerini ve gazetecilerini dinlettiğini açıkça söyledi.

Kendisine üç sorum var:

Bu dinlemeyi mahkeme kararıyla mı yaptırıyorsunuz, yoksa illegal dinleme mi yapılıyor?

Mahkeme kararıyla dinletiyorsanız, savcıların önüne gitmesi gereken dinleme raporları nasıl oluyor da size servis yapılıyor?

Mahkeme kararı yoksa, bu dinleme nasıl yapılıyor? İstihbarat örgütleri, size yasadışı hizmet mi veriyor?

Bu ülke Avrupa Birliği’ne tam üye adayı ise, vatandaş Ertuğrul olarak bu soruların cevabını almam gerekir diye düşünüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları