Yedi ülkede daha can acıtan sahneler

GÖRÜNTÜYE diyecek yok. Müslüman kardeşler dayanışmasının göz yaşartıcı örneklerinden biri.

Din adına insanları dolandırmak, insanların dini duygularını sömürmek. Siyasetçilerin yaptığını, bu kez kalpazanlar yapıyor.

Irak, Azerbaycan, Pakistan, Nijerya, Mali, Etiopya, Yemen ve Türkiye.

Madem ki, İslam dayanışması, o zaman bu ülkelere yardım etmek gerek. Deniz Feneri Almanya’da İslam adına para topluyor. Bunlar toplanan paraların gönderildiği ülkeler. Almanya’daki iddianamenin 143 ile 151. sayfalarında toplanan paraların adı geçen ülkelerdeki macerası anlatılıyor.

220 sayfalık iddianameyi okuyorum. 151. sayfadan sonra Türkiye bölümü başlıyor. 70 sayfa tek başına Türkiye.

İddianame sadece Türkiye’ye gönderilen paraların nasıl kaybolduğunu anlatmıyor. Aynı zamanda, yukarda saydığım ülkelerde de, o paraların deve olduğu iddia ediyor.

KURBANLIK KOYUN

İddianameye göre, Deniz Feneri paraları bu ülkelere kurbanlık koyun ve sığır alımları için gönderiyor. Ancak, her ülkeyle ilgili bölümde aynı not: "Ne kadar koyun ve sığır alındığına, bunların kesilip dağıtıldığına ilişkin hiçbir belge yoktur."

Doğru, tam kurbanlık koyun. Paraların toplandığı insanları koyun yerine koyup, onları aldatmak iddiası.

Ya da örneğin Pakistan’da:

"2005 yılında yardım projeleri için eşya ve para toplandı, bunların nereye gittiği açıklanamamaktadır. (...) Pakistan’daki yardımla ilgili Türk derneğine para verildiği tespit edilmiştir. Bu paranın nereye gittiği belgelenememektedir". (İddianame, s.144-145).

ERDOĞAN’A PARA

İddianamenin 188. sayfasında Tayyip Erdoğan’a para verildiği yazıyor. Buna göre:

- Parayı, Tayyip Erdoğan’a Mehmet Gürhan veriyor.

- Alındı belgesinde verilen paranın miktarı yok.

- Para, Doğu Asya’daki tsunamiden zarar görenlere yardım için veriliyor.

Doğan Gurubu gazetelerinde bu haberler yayınlanınca, Erdoğan küplere biniyor. Aydın Doğan’ı düşman ilan ediyor. Bizleri de, hiç sıkılmadan, para karşılığı Aydın Doğan’ın silahşörleri olarak niteliyor.

Oysa, bu Doğan Gurubu gazetelerinin icat ettiği bir haber değil. Özel bir haber hiç değil. Alman mahkemelerinde gün gibi ortada dolaşan bir haber.

"Haydi, şu Tayyip’e bindirelim" kastıyla pişirilen bir haber değil. Hatta, sıradan bir gazetecilik olayı.

İŞ ULUSLARARASI

Bu sonuçta bir iddianame. Ama, uluslararası boyutta. Öylesine yaygın olunca, arkası gelecek. Muhterem Tayyip Bey öfkesinden kendisini istediği kadar kaybetsin, Almanya’daki dava, onun deyimiyle, "bu hamur daha çok su kaldıracak".

Hamur su kaldırdıkça, Tayyip Bey’i izlemeye devam edin. Kendisi öyle diyor ya.

Türkiye’den yeni can acıtacak sahneler. Ayrıca, yedi ülkede daha.

Yolsuzluk haberlerine hep kızdı

ÜÇ yıl önce. AKP yöneticileri ve milletvekillerinin Ankara dışında ortak toplantısı.

MKYK üyesi Ayşe Böhürler ki, aynı zamanda gazeteci ve araştırmacı, toplantıda söz alıyor:

"Pek çok yerde AKP’liler sebepsiz zenginleşiyor. Halk bu zenginleşmenin farkında".

Bir anlamda yolsuzluk yapıldığına ilişkin kaygı. Elde kanıt yok, ama görünen o ki, bazı AKP yöneticileri, yerel ilişkilerle eskiye göre daha farklı bir yaşam tarzı sürmeye başlıyor. Ayşe Böhürler uyarmak gereğini hissediyor.

Tayyip Erdoğan kendi ekibinden birinin bu gözlemine önce çok kızıyor. Daha sonra, Böhürler ile özel görüşüyor.

Yolsuzluk iddiaları nedense Tayyip Erdoğan’ı başından beri çok kızdırıyor. Oysa, iddiaya konu olan kişi ve kurumları savunmak yerine, iddiaların üstüne gitse, ülkeye kazanç sağlar. Aynı zamanda kendi hanesine.

Üç yıldır aynı hikayeler.
Yazarın Tüm Yazıları