Küresel krizin neresindeyiz

"KRİZ" kelimesinden herkesin anladığı farklı. Gelişmiş ülkelerde mali sisteme yönelik ciddi bir belirsizlik ve güvensizlik söz konusu.

Büyüme düşüyor, enflasyon yükseliyor. Varlık fiyatları da düşüyor. Bu gelişmelere "kriz" diyebiliriz.

Gelişmekte olan ülkelerde ise mali sisteme yönelik bir kaygı söz konusu değil. Ama, bu ülkelerde de enflasyon yükseliyor, ekonomik büyümenin düşeceği tahminleri yapılıyor. Hisse senedi fiyatları düşüyor. Ama, genelde varlık fiyatlarının tümden düşmekte olduğunu iddia etmek zor. Bu ülkelerdeki yabancı yatırımcıların kararsızlığı söz konusu.

Belki de, yaşananlara küresel değil, en azından şimdilik "gelişmiş ülkelerde kriz" demek daha doğru.

GELİŞMİŞLER

Mali sistemde güvensizliğin aşılmasında en etkin mücadele bazı büyük finans şirketlerinin ya kendilerinin ya da şimdiki hakim ortaklarının devreden çıkmasıyla mümkün olabiliyor. Kısa süreli de olsa, devletleştirme kaçınılmaz oluyor. Şimdi, gelişmiş ülkelerde bu alanda çalışılıyor.

Amerika’daki konut kredileri toptancıları Fannie Mae ve Freddie Mac’e devlet tarafından el kondu, ama daha tam olarak devletleştirilmedi. Bu kuruluşlardaki özel yatırımcıların devlet tarafından kurtarılması da gündeme gelebilir. Bazı büyük finans şirketlerinin ortak değiştirmesi başladı ve sürecek gibi görünüyor. Aynı şekilde, Almanya’dan da bazı bankaların el değiştireceği haberleri geliyor.

Mali sisteme güvensizliği yarattığı iki önemli sonuç var. Birincisi, ekonomik birimler yatırım ve tüketim kararlarını erteleme eğilimine girerler. İkincisi, finansal sistem, içine düştüğü belirsizlikten kurtulmak için çok daha tutucu davranmaya başlar. İkisi de, ekonomide talep yetersizliği yaratır. Dolayısıyla, ekonomik büyüme kaçınılmaz olarak olumsuz etkilenir. Amerika ve Avrupa’da gözlenen bu olgudur. Dolayısıyla, önce mali sistemdeki güven krizinin aşılması gerekiyor.

Finansal sistemin gelişmiş ülkelerde yeniden yapılanmasıyla, "mali kriz" yakın bir zamanda aşılabilecektir. Mali sektör krizi aşıldığında, varlık fiyatları da düşük bir noktada istikrara kavuşabilecek. Ama, ekonomik büyüme sorunlarını aşmak özellikle Avrupa’da daha fazla zaman alacak gibi görünüyor. Bu noktada, gelişmiş ülkelerdeki krizin ortasını geçtik diyebiliriz.

GELİŞMEKTE OLANLAR

Gelişmekte olan ülkeler son aylara kadar gelişmiş ülkelerde yaşananların seyircisi gibiydi. Gelişmekte olan ülkelerin mali piyasaları küresel yatırımcıların hareketleriyle bazı çalkantılar yaşadı. Faizler arttı. Borsalar düştü. Enflasyondaki iyileşmeler durdu, hatta eğilimler tersine döndü. Bu süreçte gelişmekte olan ülkelerin paralarının değeri bir kaç dönem hariç baskı altına girmedi. Küresel sermaye gelişmekte olan ülkeleri "daha az riskli liman" olarak gördüler. Gelişmiş ülkelerdeki çalkantılar duruldukça, "daha az riskli liman" doğal olarak farklılaşacak.

Gelişmekte olan ülkelerde son haftalarda geçmişteki hareketlerden farklı bazı gelişmeler gözleniyor. Uluslararası piyasalarda doların değer kazanmasının ötesinde gelişmekte olan ülkelerin paraları bir baskı altında. Önce Güney Kore, ardından Rusya ve Türkiye paraları, dün hariç, son haftalarda değer yitirdi.

Gelişmekte olan ülkelerde mali sitemin sorunları çözüme ulaşma yoluna girerken, küresel "risk-getiri" dengesi gelişmiş ülkelerin lehine değişirken, gelişmekte olan ülkelerde bazı olumsuzlukların başlangıcında mıyız?

Gelişmekte olan ülkeler açısından baktığımızda küresel krizin ortalarına gelememiş olabiliriz.
Yazarın Tüm Yazıları