Mühim olan çıkan paranın değerini korumak

MERKEZ Bankası dün bir basın toplantısı ile YTL’nin yeniden TL olmasına ilişkin açıklamalar yaptı. Bu arada 200 TL’lik banknotun da yılbaşında tedavüle gireceği açıklandı.

Paradan üç sıfır atılması operasyonun son aşaması olan yeniden TL’ye geçişin değil de 200 TL’lik banknotun tartışıldığını görüyoruz ki, bu çok normal bir eğilim.

Çünkü halkımız sürekli olarak küpur değeri artırılan banknotlar yüzünden, yani değeri enflasyon nedeniyle sürekli aşındığı için yenisine duyulan ihtiyaç nedeniyle piyasaya çıkarılan yeni banknotlara alışmış durumda.

Dolayısıyla 200 TL’lik banknotun çıkışını da, eski alışkanlıkla değerlendirme eğiliminde olmasını doğal karşılamak gerekiyor. Halk, "yine yeni para çıkıyorsa enflasyon yeniden hızlanacak" anlamını çıkarıyor.

Buna karşılık ise Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, kendileri açısından haklı bir savunmayla, bunun teknik bir ihtiyaçtan kaynaklandığını, kamuoyundaki bu yargıya rağmen 200 TL’lik banknotu çıkarmayı ülke menfaatleri açısından gerekli gördüklerini söylemiş.

Her iki taraf da aslında haklı gözüküyor. Burada kilit nokta; Merkez Bankası’nın artık çıkan paranın değerini korumaya çalışması.

Yani siz halkı henüz enflasyonu yendiğinize, çıkan paranın küpuru ne olursa olsun değerini artık çok daha az yitireceğine ikna edemediniz. Bunu göstermiş olsaydınız, halktaki eski yargıyı bu kadar kolayca hortlatmazdınız. Halk hálá çıkan paranın da kısa süre sonra yetmeyeceğini, büyüyen kupürlerin geçmişte olduğu gibi bundan sonra da, sık sık tedavüle sokulacağını tahmin ediyor.

Yani enflasyonla mücadele konusunda halkı ikna edemediniz...

Merkez Bankası’nın inandırıcılığı

MERKEZ Bankası yönetimi tabii ki doğru olanı yaptı ve teknik ihtiyaçlar nedeniyle 200 TL’nin çıkışına karar verdi. Bence buna kimse bir şey diyemez.

Ama Merkez Bankası yönetimine denilecek olan şey şu olmalı; Siz asıl göreviniz olan enflasyonla mücadelede yeterince tavizsiz davrandınız mı, sadece teknik gerekçelere göre hareket ettiniz mi? Bence Merkez Bankası’nın asıl yanıtlaması gereken soru budur.

Başkan Yılmaz, gönül rahatlığıyla, Hükümetten baskı almadık, Hükümetten aldığımız baskılara göre davranmadık, yönetimde siyasi kaygılar rol oynamıyor sadece teknik kaygılarla hareket ediyoruz, faiz kararı verirken Hükümet ne der diye düşünmüyoruz, yönetimde siyasi kaygılarla davranan arkadaşlar yok diyebiliyorsa, o zaman sorun yok.

Şurası gerçek ki; Merkez Bankası’nın inandırıcılığı eskisine göre bayağı geriye düştü.

Piyasalarda Merkez Bankası’nın bağımsızlığına olan güven azaldı, dolayısıyla Merkez Bankası’nın kararlarını sadece teknik gerekçelerle aldığına ilişkin inandırıcılık da epeyce geriledi.

O zaman Merkez Bankası yönetimi tüm çabasını, kurum ve Başkan bazında, inandırıcılığını yeniden artırmaya vermek zorunda.

Merkez bankası yönetimi TL’ye yeniden geçiş operasyonunu şatafatlı yapmakla, Başbakanı çağırıp siyasi şov yapmakla inandırıcılık sağlayamaz. Bugün bu operasyon için yapılanlar, çok daha önceden, eski yönetim tarafından planlanmış, şimdi aşama aşama rutin olarak uygulamaya giren operasyonun birer parçası.

Merkez Bankası yönetimi, enflasyonla mücadele için kafa yormalı, bu konuda inandırıcılık sağlamaya çalışmalı. İşte o zaman halkı enflasyonla mücadele ettiğine inandırabilir.

Merkez Bankası’nın asıl görevi; yeniden çift haneye çıkan enflasyonu düşürmektir...
Yazarın Tüm Yazıları