Bakan Günay, Ayvalık’a verdiği sözü tutacak mı?

KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay geçenlerde Ayvalık’taydı.

Profesör Filiz Ali’nin kurduğu, Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’nde (AİMA) bu yaz şan dersleri vermiş olan Romanyalı ünlü soprano Leontina Vaduva’nın konserine katıldı.

Ayvalık’ın ünlü taş evlerini, kiliselerini barındıran tarihi mahallelerini gezdi.

Bazı vaatlerde bulunarak gezisini noktaladı.

Günay’ın ziyaretinden kısa bir süre sonra her yaz olduğu gibi yolum yine Ayvalık’a düştü.

Baktım ki, Ayvalıklılar Bakan Günay’ın vaatlerinden bayağı umutlanmışlar.

Yaklaşık 10 yıldan beri, yaz aylarında dünyanın dört bir yanından gelen müzik öğrencilerini ünlü müzisyenlerle buluşturan AİMA’dan başlayalım.

AİMA artık kabına sığmıyor.

Projeleri büyük, imkanları sınırlı.

Yaz kurslarının kapsamını genişletmek, Ayvalıklı yetenekli genç müzisyenleri eğitmek için halen faaliyet gösterdiği o güzelim "Pembe Ev" artık yeterli değil.

Filiz Ali, bu yüzden Bakan Günay’dan, "Pembe Ev"in hemen yanı başındaki, Özel İdare’ye ait binanın tahsis edilmesini talep ediyor.

AİMA’nın kurumsallaşması, faaliyetlerini sürekli bir hale dönüştürmesi için öncelikle mekanını büyütmesi gerek.

Kaldı ki, Özel İdare’ye ait eski kaymakamlık konutu boş ve bakımsız.

TURİZMDE YÜKSELEN YILDIZ

Aynen 1840’lı yıllarda yapılmış olan, barok tarzındaki Taksiyarhis Kilisesi gibi.

Filiz Ali, onarıldığı takdirde bu benzersiz kilisenin İstanbul’daki Aya İrini Kilisesi gibi işlev göreceğini düşünüyor.

Taksiyarhis Kilisesi’ni ziyaret eden Bakan Günay da yapıdan oldukça etkilenmiş.

Onarım için bakanlıktan tahsis vaadinde bulunmuş.

Ancak Ayvalıklıların da katkıda bulunmalarını istemiş.

Zeytinyağının yanısıra tarihi ve kültürel dokusuyla turizmde de hayli iddialı olan Ayvalık’ta herkesin çorbada tuzu olmalı.

Turizm Danışma Müdürü Mustafa Tekin’den aldığım bilgiye göre, onarılmayı bekleyen tescilli, eski Rum taş evlerin sayısı 1876.

Daha önce Safranbolu’da görevli olan Tekin’in dediği gibi, evleri, kilise ve manastırlarıyla Ayvalık bir açık hava müzesi gibi.

Mustafa Tekin, Ayvalık’ta geçen yıl yabancı turist sayısında yüzde 20’lik bir artış olduğunu söylüyor.

Bu yılın ilk altı ayındaki artış ise geçen yıla göre yüzde 43 fazla.

Ayvalık besbelli yabancı turistlerin ilgi odağı haline geliyor.

14 bin yatak kapasitesi var.

TÜRKİYE’DE BİR İLK

Pansiyonculuk da hızla gelişen bir sektör burada.

Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer bu sektörde ilginç bir örgütlenme modeline dikkat çekiyor.

Ayvalık’ta pansiyon işleten kadınlar bir araya gelip "Ayvalık Pansiyoncular Derneği"ni kurmuşlar.

Sanırım kadın pansiyoncuların girişimi olarak bu Türkiye’de bir ilk.

Dernek Başkanı Seval Özdemir, aynı zamanda TOBB Kadın Girişimciler Kurulu’nda Ayvalık Ticaret Odası’nı temsil ediyor.

Derneğin girişimiyle ayrıca iki yıldan beri Midilli-Ayvalık arasında "kültür ve sanat" günleri düzenleniyor.

Anlayacağınız, Profesör Filiz Ali’den Seval Özdemir’e Ayvalık’a giderek daha fazla "kadın eli" değiyor.

İyi de oluyor.

MİDİLLİ’YE GİDEN İLK BELEDİYE BAŞKANI
AYVALIK zeytinyağcılıkta olduğu gibi, turizmde de dışarı açılma, vizyonunu genişletme peşinde.

Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer ile CHP’li Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen bu amaçla ortak hareket eden uyumlu bir ikili.

Yurtdışında gıda, turizm fuarlarına katılıyorlar.

Yabancı gazetecileri Ayvalık’a davet edip, yurtdışında tanıtımına büyük katkıda bulunuyorlar.

Ayvalık Belediyesi 1922 yılında kurulmuş.

O yıldan bu yana hemen karşıdaki Midilli Adası’nı ilk ziyaret eden Ayvalıklı Belediye Başkanı Hasan Bülent Türközen.

Duyunca kulaklarıma inanamadım.

Önümüzdeki yerel seçimlerde CHP’den yine adaylığını koymaya hazırlanan Türközen ile Ayvalık’ın eksilerini, artılarını konuşuyoruz.

Ayvalık arkeolojik, doğal, kentsel sit alanlarına, milli parka sahip.

Gerçekten bir açık hava müzesi.

Cunda Adası’nın kültürel miras envanteri üç yıldır devam ediyor.

Belediye bünyesinde, tarihi binalar için ruhsat alarak restorasyon çalışmalarını izleyen bir birim oluşturulmuş.

Güzel bir girişim ancak Cunda Adası’nda bazı tarihi binalara nasıl "hoyratça" davranıldığını gözlerimle gördüm.

Sanırım Cunda Adası’nda barlardan, diskolardan gelen gürültüyü de izleyen bir birim oluşturulmalı.

Aksi takdirde Cunda Adası yeni bir Bodrum olma yolunda.

Yazık olur.
Yazarın Tüm Yazıları