IMF anlaşma için niyetli ama...

DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek piyasaların en çok merak ettiği konu olan IMF’yle ihtiyati stand-by anlaşması konusunda sık sık demeçler veriyor.

Şimşek, bir yandan gelinen aşama konusunda gizemli konuşmayı tercih ederken öte yandan ise bu hafta başında söyledikleriyle IMF’yle pazarlıkların aslında belli bir aşamaya geldiğini de açık etti.

Öğrendiğimiz kadarıyla, IMF ekonomi yönetimiyle temasa geçerek, ihtiyati stand-by anlaşması yapmak için, hükümetin son dönemde aldığı harcama artırıcı kararları ya geri almasını ya da uygulamada kaldığı takdirde, ek harcama kadar ek telafi edici vergi konulmasını, yani bir o kadar gelir yaratılmasını istemiş.

Son dönemde hükümetin aldığı ek harcama kararları nedir diye baktığımızda, Maliye’nin bütçede revizyon yaptığı son metne göre, GAP yatırımlarının hızlanması için yapılan harcamalar, mahalli idare bütçe paylarının artırılması nedeniyle doğan ek harcamalar, SSK prim indirimi ve kuraklık nedeniyle yapılacak yardımlardan oluşan ek harcamaları görüyoruz.

IMF KARŞI ÇIKMADI

Her şeyden önce şunu şöyleyelim ki; IMF’nin istihdam paketi içinde SSK primlerinin 5 puan düşürülmesine karşı çıkmadığını öğrendik. Zaten son raporlarında bu konunun yer aldığı belirten ekonomi bürokratları, IMF’nin istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması çerçevesinde bu indirime karşı çıkmadığını söylediler.

Bu arada IMF’in GAP yatırımlarının hızlandırılması için yapılacak ek harcamalar konusunda da fazla itirazı bulunmadığı söyleniyor.

Böyle söyleniyor ama o zaman Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, son TV konuşmasında "GAP gibi Konya projesi gibi projelere kaynak aktarımının hızlandırılmasına karşı çıkarsa IMF’le anlaşmamız çok zor olur" sözünü niye kullandı, bir başka deyişle GAP konusunda medya aracılığı ile IMF’e neden böyle bir mesaj verme ihtiyacı duydu, anlamış değiliz.

Hükümet isterse olur

TÜM
bu tartışmalara bakıp, yani IMF’nin önşart sürmesine bakıp, "IMF’nin Hükümetle ihtiyati stand-by anlaşması yapma konusunda zorlayıcı olacağını" söylemek ise pek mümkün değil. Edindiğimiz izlenim o ki; IMF Türkiye ile ihtiyati stand-by anlaşması yapma konusunda epeyce niyetli. Yani bu anlaşmayı yapmak için elinden gelen gayreti gösterecek gibi duruyor.

IMF’nin ileri sürdüğü şartları "normal bir işlem" olarak görmek gerektiğini kaydeden IMF’i iyi bilen bir bankacı, "Bunlar hep olur, öncelik mali disiplinde olduğu için mümkün olduğunca bazı sağlam tutmaya çalışırlar" şeklinde konuştu.

Hükümetin gerçekten niyetli olması halinde, IMF’nin anlaşma için ortak bir noktada buluşmak amacıyla çaba sarfedeceğini görüyorum. Daha doğrusu edindiğim izlenim bu.

Peki bu anlaşma ne zaman sağlanır derseniz, eylül sonu ekim başı gibi olabilir. Çünkü geçmiş yıllara baktığımızda da daha çok bütçe TBMM’ye verilmeden önce, yani ekim ayı başlarında anlaşma için son noktanın koyulduğu görüyoruz.

IMF niyetli ama hükümet böyle bir anlaşmaya gerçekten niyetli mi?

Bence ekonomi bürokratlarına sorduğu takdirde, Başbakan Tayyip Erdoğan IMF’yle ihtiyati stand-by anlaşması yapılması gereğini çok iyi görecektir. Ekonomi bürokratları, özellikle 2009 yılında küresel sıkıntı nedeniyle ihtiyaç duyulan dış kaynağın gelmesinde sıkıntı yaşanabileceği görüşünde. O nedenle IMF’le bağlayıcı bir anlaşma yapıldığı takdirde, önemli bir sıkıntı olmadan, önümüzdeki birkaç yıllık sıkıntılı dönemin atlatılacağını düşünüyorlar.

Peki, Hükümet 2009 Mart ayında yapılacak yerel seçimler nedeniyle işi uzatıp, anlaşmayı önümüzdeki yılın ortalarına sarkıtabilir mi?

Bu bence tehlikeli bir eğilim olur. Çünkü önümüzdeki ayların küresel ekonomide ne getireceği belli değil ve harcamaların böylesine bir belirsizlik döneminde, yüklü miktarda artırılması, ekonomik istikrar konusunda sıkıntı yaratabilir.
Yazarın Tüm Yazıları