Suçlu çok

KANINIZI donduracak kadar acımasız katilleri illa eli silahlılar veya bombalı eylemciler arasında aramaya gerek yok.

Son olarak "Umuda yolculuk" adına 4500 dolar bulup buluşturup canını insan kaçakçılarına teslim eden Pakistanlı, Burmalı, Eritreli 138 kaçaktan 13’ünün canına böyle katiller kıydı.

Bugünkü gazetelerde ayrıntılarını bulacaksınız:

Bu kaçakları Yunanistan sınırına bırakmak üzere Van’dan teslim alan TIR sürücüsü, iki gün sonra şoför mahallinin yumruklanası üzerine durup bakınca kaçaklardan bir kısmının öldüğünü kalanların perişan durumda olduğunu görmüş. Ölüleri Küçükçekmece civarında tarlaya bıraktıktan ve ötekileri de yola indirdikten sonra gaza basıp kaçmış.

Şimdi polis henüz yakalayamadığı 60 kadar kaçağı arıyormuş.

Sayınız ki buldu... Götürüp İran hududunda İran makamlarına teslim etmeye kalksa çok muhtemelen almazlar bile. Çünkü onların ne İran’a girmişliği kayıtlarda vardır ne de çıkmışlıkları.

Zaten Yunanistan sınırına ulaşsalardı da sonuç değişmezdi:

Önceki örneklerden biliniyor:

Yunan güvenlik güçleri bu kaçakların ceplerindeki son paraları da alarak gece yarısı Türkiye sınırına getiriyor ve silah zoruyla Türkiye’ye geçmelerini sağlıyor.

Böylece sorun çözülmeden bize iade edilmiş oluyor.

Yunanistan makamlarının daha da acımasız olanları, emirlerindeki görevlilere düpedüz cinayet işlettiriyorlar. Bu amaçla yaptıkları çok basit:

Kaçakları sahil güvenlik botuyla Türkiye karasularına gerip denize atıyorlar veya küreksiz botlarla denizin ortasında bırakıp gidiyorlar.

Hoş buna benzer vahşetin "Demir Perde"nin yıkılmasından sonra Arnavutluk’tan İtalya’ya kaçmak isteyen binlerce Arnavut’un başına geldiği de biliniyor. Anımsanacaktır, o zaman da İtalyan sahil güvenlik görevlileri kaçak Arnavut teknelerini geri çevirmekle kalmayıp bazılarını içindekilerle birlikte denize gömmekle suçlanmışlardı.

Çağımızda, bulunduğu ülkeden kaçıp kaderini insan tacirlerine teslim edenlerin yaşadığı faciaların en büyüğü Vietnamlıların başına geldi. Vietnam savaşında Amerikalılar yenilince "Komünistler geliyor" diye canını botlara atıp denize açılan yüz binlerce -belki de birkaç milyon- Vietnamlı sivil herhangi bir limana ulaşamadan deniz ortasında korsanların saldırısına uğradı. Soyuldular, ırzlarına geçildi, öldürülüp denize atıldılar. Kimse de "Bu bir insanlık faciasıdır" demedi. Çünkü çağdaş medeniyet onlara, "Madem ki yoksuldular, ölmelerinde sakınca yoktu" diyerek baktı.

Görüldüğü gibi "kaçak insanlar" konusunun tek suçlusu "insan/göçmen kaçakçıları" değil. Onların ötekilerden farkı, yakalandıkları takdirde ağır sayılabilecek bir cezaya maruz kalmalarından ibaret.

Ortada "insanlığa karşı" işlenen bir suç varsa, bunu önlemek devletlerin birbirlerine kazık atmalarıyla değil, samimi bir şekilde işbirliği yapmalarıyla önlenebilir. Oysa devletler henüz bu noktadan çok uzaktalar.
Yazarın Tüm Yazıları