Abartma bacım

TAMAM...

"Ergenekon da neymiş? Hepsi palavra" demeyelim...

Tamam...

"İşte demokrasinin dört yapraklı yoncası: Hurşit... Şener... Sinan... Mustafa..." sloganı atmayalım...

Tamam...

"Darbe Günlükleri" gerçeğine sırtımızı çevirmeyelim...

Tamam...

"Ümraniye’de ele geçirilen bombalar" ile "Cumhuriyet Gazetesi’ne leblebi çekirdek gibi atılan bombalar" arasındaki akrabalık ilişkisine gözlerimizi kapatmayalım...

Tamam...

Abdurrahman Bey’e "Görevini layıkıyla yapan eli öpülesi savcı" muamelesi çekerken, Zekeriya Bey’e "Tespih adı verilen irticai materyali her daim elinde sallayan adam" muamelesi çekmeyelim...

Tamam...

Danıştay saldırganı "Alparslan" adı verilen psikopat ile "Ergenekon" çetesinin bazı "pasif agresif" unsurları arasındaki esrarengiz ilişkiye kayıtsız kalmayalım...

Tamam...

"Tek suçumuz Ata’yı sevmek" sözüne gülü geçelim...

Tamam...

Emekli de olsa iki orgeneralin hesap veriyor oluşunu önemseyelim...

Hepsine ama hepsine tamam...

"Kolpa"dan değil ama... İçtenlikle tamam...

Ama ne olur coşmayalım!

Abartı sanatının insanın aklını başından alan galeyanına kapılıp desteksiz atmayalım...

Ayaklarımızın hiç olmazsa bir tanesini yere basmaya azami özen gösterelim...

Mesela...

"Ergenekon diye bir şey yoktur" diyenlere karşı, "Ergenekon bütün kötülüklerin anasıdır" düsturuyla yayın yapan Taraf Gazetesi’nin Yazı Müdürü "Yasemin bacı" gibi yapmayalım...

* * *

Ne diyor "Yasemin bacı"?

Şu iki şeyi söylüyor:

BİR: PKK, İBDA-C, DHKP-C ve Hizbullah... Bütün bu örgütler Ergenekon tarafından yönlendiriliyor olabilir...

İKİ: Ergenekon örgütünün nükleer, kimyasal ve biyolojik silah geliştirme planları yaptığının ortaya çıkması şaşırtıcı olmaz...

Görüyorsunuz değil mi?

"Yasemin bacı" sayesinde bizim "Ergenekon", nasıl da masalsı ve destansı bir hal almaya başladı...

Bütün terör örgütlerini yöneten bir yapıymış Ergenekon...

DHKP-C ondan sorulurmuş... PKK ondan sorulurmuş... Hizbullah ondan... İBDA-C ondan sorulurmuş...

Demek ki bir tek "El Kaide"ye nüfuz edememişler... Yoksa "Usame Bin Ladin, Mustafa Balbay’ın Ankara’daki evinde saklanıyor" diye sallamak da mümkün olabilirdi...

Dahası...

Saddam gibi bir sapığın bile üretemediği nükleer silahları, Şener ile Hurşit adlı generallerimiz, yanlarına ATO Başkanı Sinan Aygün’ü de alıp üretmeye kalkışmış olabilirmiş...

"Mübalağa cenk olundu" şeklinde bir yaklaşım, yıllarca ABD başkentinden hepimize soğukkanlı ve doğru dürüst bilgiler aktaran Yasemin Çongar’ı acayip sarıp sarmalamış durumda...

* * *

Ben esas bu türden yaklaşımların "Ergenekon" soruşturmasını sekteye uğratacağını düşünenlerdenim...

Çünkü...

"Abartı" da inkár gibidir... Gerçeğe ulaşmanın önünde takoz olur...

Bazen el bombaları, fünyeler, tabancalar ve tüfeklerle idare etmesini bilmemiz gerekir...

Olayın ne denli büyük olduğunu göstermek için, işin içine ille de kimyasal, nükleer ya da biyolojik silah sokmaya gerek yok ki...

"Başarısız bir darbe girişimi" de yeterince suçtur...

Bu suçun içine "Ülkemizin bütün terör örgütlerini yönetmek" gibi "Vay be" dedirten bir suçlamayı katma hevesini anlayabiliyorum...

Ama unutulmamalıdır ki, böyle bir çaba, en azından bir yıldır hazırlanamayan iddianamenin en az 10 yıl daha hazırlanamamasına neden olur...

Kısacası "Yasemin bacım"...

Abartarak Ergenekon’a aşkın bir anlam yüklemek yerine...

Gerçekçi olup mümkün olanı istemelisin...

Sonra iş işten geçer, "Hani nerede kimyasal silahlar?" diye adama fena yüklenirler...

Hasan Doğan için son görev

FUTBOL Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın aramızdan vakitsiz ayrılışının ardından Türk medyasında harika yazılar çıktı.

Birbiriyle kıran kırana çatışan gazeteler, uzun zamandan beri ilk kez Hasan Doğan isminde birleştiler.

Elde ettiği başarıyı hazmedebilmesi ya da başarıyı paylaşması gibi güzel hasletlerinin yanı sıra aile kimliğinde somutlaşan uzlaşmacı kişiliğinin altı çizildi...

Milletçe çabuk unuturuz...

O halde Hasan Doğan için bir son görev olarak...

Keşke... Ailesi, Futbol Federasyonu ve dostları bir araya gelip bu yazıları bir kitapta toplasa... Kitabın kapağına da o meşhur gol sevinci fotoğrafı konsa...

Harika olmaz mı?
Yazarın Tüm Yazıları