Ergenekon’da Türkiye çok para öder

MATZNETTER, Avusturya davası, 10 Kasım 1969.Lettellier, Fransa davası, 14 Şubat 1976.

Weber, İsviçre davası, 26 Ocak 1993.

Muller. Fransa davası, 17 Mart 1997.

Bir örnek de bizden. Yaşcı ve Sargın, Türkiye davası.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen bu davaların ortak bir yanı var.

Çok aşırı bir cezanın beklenebildiği durumlarda bile, alıkoyma halinin (gözaltı ve tutukluluk) de-va-mı-nı AİHM haklı bul-mu-yor.

Yukardaki örneklerde adı geçenler, gözaltı ya da tutukluluk süresinin uzaması üzerine, AİHM’ye başvuruyor.

AİHM adı geçen ülkeleri, adı geçen davalarda, o kişilere tazminat ödemeye mahkûm ediyor.

Davaların tarihleri, bu uygulamanın kırk yıldır sürdüğünü gösteriyor. Avrupa hukuku işte bu.

TAZMİNAT HAKKI

Ergenekon davasında bir yılı aşkın sürenin geçmiş olmasına rağmen, iddianame henüz ortada yok. Hazırlanıyor olması durumu kurtarmıyor.

Bu davada halen 49 tutuklu var. Aylardır hapisteler.

Şimdi hepsinin AİHM’de Türkiye aleyhine tazminat açma hakları var.

Darbe demokrasi dışı, hukuk bir eylem. Hukuk dışı bir eylemi önlemek üzere, o eylemi yapacakları iddia edilen kişilere uygulanan yöntem de, Avrupa hukukuna göre, kural dışı.

Türkiye’nin o hukukta imzası var. İmzası var ama, uygulama Türk usulü.

UÇ ÖRNEKLER

Avrupa hukukunda insan kutsal. Özgürlükler kutsal. Suçlu olduğu iddia edilenlerin korunması, bu kutsallığın sonucu.

Hatta, o kadar ki:

Zanlının kaçma ihtimalinin düşük olduğu durumlarda, belli adreste oturması ya da sık sık polise bildirimde bulunması koşuluyla, özgürlüğünden mahrum edilmiyor.

AİHM dosyalarında yine bu örnekler var. Wemhoff, Almanya davası, 27 Haziran 1968. Barfuss, Çek Cumhuriyeti davası, 1 Ağustos 2000.

Verdiğim örnekler dolandırıcılık, cinayet, siyasi ve kundaklama gibi farklı suçları içeriyor. Suçun türü ne olursa olsun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi işliyor. Örnekler bu sözleşmeye aykırı. Tazminat onun için.

DEMOKRASİ TANIMI

Ergenekon soruşturmasıyla ilgili pek çok gazetecinin etekleri zil çalıyor. Birilerini suç üstü yakaladıkları inancıyla.

Çünkü, Ergenekon üzerinden darbe önleniyor, demokrasi kurtuluyor.

Eteklerin zil çalmasıyla bununla sınırlı değil. Utanmazca ihbarlar eşliğinde zanlıları şimdiden mahkum eden, onları küçük düşüren yazılar, manşetler.

Demokrasiden anladıkları tek bir denklem var. Demokrasi eşittir askerin sözünün geçmediği bir sistem.

Doğru, kurallardan sadece biri bu. Ama, çok eksik.

O demokrasinin hukuku nerede? İnsan hakları nerede? Eşitlik nerede? Temel haklar ve özgürlükler nerede?

Sonuna, ama sonuna kadar darbelere şiddetle karşıyım.

1 - Düşünce biçimi, demokrasiye inanç, insana saygı gereği karşıyım.

2 - Darbelerin acısını fiilen çeken biri olarak karşıyım.

Ama, demokrasi aldatmacası üzerinden, başka bir düzenin getirilmek istenmesine de, aynı şiddetle karşıyım.

O nedenle, bu adi ihbar furyasını, hukukun geri plana düşmesini ve demokrasi teorisindeki cehaleti anlamakta güçlük çekiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları