Bu yaz çok sıcak geçecek galiba

ÇOK nazik bir ortama girildi. Tedirginlik arttı. Bir gün enflasyon kaygısı piyasaları vuruyor.

Bir başka gün ekonomik büyüme kaygısı piyasaları karıştırıyor. Böyle dönemlerde piyasalarda oluşan fiyatların hangi ekonomik temeli yansıttığı çok belirgin olamıyor.

Piyasalardaki karışıklıklar ekonomik birimlerin çeşitli fiyatlarda hem ortalama beklentilerini artırıyor hem de beklentilerin aralığını genişletiyor. Yani, herkes her gün her şey olabilir psikolojisi içinde.

PETROL FİYATI

Petrol fiyatı varil başına 150 dolara dayandı. Gıda fiyatlarındaki artış hız kesmiyor. Enflasyon tüm ülkelerin gündeminde. Enflasyon Euro Bölgesi’nde ve Amerika’da yüzde 4 civarına geldi. Uzun süre hareketsiz kalan Avrupa Merkez Bankası kısa vadeli faizleri artırmaya başladı. Dolar değer yitiriyor. Doların değer yitirmesiyle daha fazla enflasyon ithal eden Amerika’da da kısa vadeli faizlerin çok yakında artırılacağı konuşuluyor.

Dünyanın göreli olarak küçük, ama gelişmiş ülkeleri çalkantılardan ilk tokadı yiyen ülkeler konumunda. İzlanda ekonomisi uzun süredir bocalıyordu. İrlanda ekonomisi de alarm vermeye başladı. Danimarka ekonomisi geçen yılın son çeyreği ile bu yılın ilk çeyreğinde küçülerek teknik anlamda resesyona girmiş oldu. İtalya, İspanya ve Portekiz de bocalıyorlar.

Bu yılın ikinci yarısında finansal piyasalarda çalkantıların durulup düzlüğe çıkılabileceği konuşuluyordu. Şimdi, asıl fırtınanın yılın ikinci yarısında kopabileceği tahminleri yapılıyor.

Varlık fiyatları düşmeye devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde konut fiyatları da düşerken, konut imalatında durgunluk belirginleşti. Kredi alma koşulları zorlaştı. Tüketicilerin çok büyük bir bölümünün yüz yüze geldiği enflasyon aslında açıklanandan çok daha yüksek. Bir yandan, servetler eriyor. Diğer yandan, alım gücü azalıyor. Gelişmiş ekonomilerin dörtte üçünü oluşturan hizmetler sektörü de doğal olarak sıkıntıya giriyor. İşsizliğin artma riski çok daha tedirgin edici noktalara geliyor.

Dünya ekonomilerine yönelik karamsarlık giderek artıyor. Dolayısıyla, yaz ayları ekonomik birimleri tedirgin edecek gelişmelere sahne olabilir. Petrol fiyatları, yaşanan tedirginliğin en belirleyici parametresi olmuş durumda. Petrol yatının varil başına 200 dolara yaklaşması piyasalarda yeni bir dalgayı başlatabilir. Bu artık hiç de küçük bir olasılık değil.

GÜÇLÜ ÇAPA İHTİYACI

Bütün bu karışıklıklar ve küresel düzeydeki karamsarlık içinde, Türkiye ekonomisi enflasyonun arttığı ve yılın ikinci yarısında ekonomik büyümenin hızla düşebileceği bir döneme giriyor. Cari işlemler açığını finanse edebilmek zorlaşabilecektir. Yurt dışından borçlanma maliyeti artabilecektir. Yurt içindeki faizler, Merkez Bankası kısa vadeli faizleri artırmasa dahi, artış eğilimlerini sürdürebilecektir. Kredi alma koşulları kaçınılmaz olarak Türkiye’de de zorlaşabilecektir.

Dış koşullar olumsuz iç tedirginliklerle birleşince Türkiye ekonomisinin "fırtınalı sularda yol alan dümensiz sandal" görüntüsü daha da belirgin hale geliyor. Bu fırtınayı kazasız belasız atlatmak için üç-beş rakamdan oluşan ve soru işaretleri ile dolu üç yıllık kamu finansmanı dengesi açıklamak yetmez. Çok daha güçlü bir ya da daha çok çapa ihtiyacı var. Aksi takdirde, bu yaz Türkiye’de çok daha sıcak geçebilir.
Yazarın Tüm Yazıları