Caminin faaliyet raporu olur mu

PAZAR sabahı New York’un "Beşinci Cadde"sinde dolaşırken gözüm sağ taraftaki büyük kiliseye takıldı.

Burası "Beşinci Cadde Presbiteryen Kilisesi".

Pazar ayini tamamlanmış, cemaat kiliseden ayrılıyor.

Kilisenin pastörü kapıda durmuş, ayrılan cemaatin elini sıkıyor.

Sağdaki kapıdan girip içeriye göz atarken, çok ilginç bir şey dikkatimi çekti.

Uzun bir masanın üzerine çok sayıda broşür bırakılmış.

Bunlar genellikle, kilisenin faaliyetleri hakkında bilgi veren küçük broşürler.

Ancak aralarından biri çok ilginçti.

Üzerinde, "Annual report and financial report" yazıyordu.

Yönetici olarak önümden çok sayıda şirketin faaliyet raporu, bütçesi geçti.

Bunlar arasında futbol kulüpleri bile vardı.

Ama bir ibadethanenin faaliyet raporu ve bütçesini ilk defa görüyordum.

O nedenle ilgiyle okudum.

* * *

Rapor, 2005 yılından itibaren harcamalarda yapılan kısıntılarla başlıyor.

Mesela, pastörlük kadrosu 6 kişiden 4’e indirilmiş.

Yemek, müzik, eğitim ve reklam harcamalarında kısıntıya gidilmiş.

Ancak raporda şu noktaya değinilmeden de geçilmemiş:

"Bu harcamalar, kilisenin performansını da etkiliyor. Reklam ve müzik harcamalarında kısıntı yapılınca, cemaatin sayısı da azalıyor."

Kilise vakfının 49 milyon dolarlık bir varlığı var.

Bu para, 2007 yılında ortalama yüzde 6.9 getiriyle işletilmiş.

Bu paranın yüzde 68.8’i, equity’lere (yatırım fonu) yatırılmış.

Bunun yüzde 18’i uluslararası yatırım fonlarıymış.

Kilisenin yatırım komitesi bu paranın yüzde 5.1’inin, sabit getirili fonlara kaydırılması kararı almış.

Kilisenin bilançosunu ve faaliyet raporunu baştan sona okudum.

Tam anlamıyla bir şirket gibi yönetildiği anlaşılıyor.

Ancak raporun en önemli yanı, kilise faaliyetinin bir dış audit (denetim) şirketine inceletilmiş olması.

Raporda audit şirketinin raporuna da yer verilmiş.

Yani kilise yöneticilerinin gelir ve harcamaları denetletilmiş.

Ve bütün bu faaliyetler, en küçük ayrıntısına kadar, cemaatin bilgisine sunulmuş.

* * *

Aklınıza şu soru gelebilir:

Bir ibadethane, sıradan bir şirket gibi yönetilebilir mi?

Yönetilmeli mi?

Bence yönetilmeli.

Daha doğrusu, ibadethaneyi yöneten insanların, "şeffaf" ve cemaate "hesap verir" durumda olmaları son derece önemli.

Tabii bu raporu okurken camilerimiz aklıma geliyor.

Diyeceksiniz ki, bizde cami imamının maaşını devlet veriyor.

Yani onun bütçesi, Diyanet İşleri’nin bütçesidir.

O kadar basit değil.

Cuma ve bayram namazlarından sonra toplanan paralar var.

Dışarıdan gelen bağışlar var.

O yüzden, Mercümek’leri, ne kadar olduğu asla bilinmeyen paraların nerelere harcandıklarını düşünmeden edemiyorum.

Bazılarınız, "Allah için para toplayan" insanların, üçkáğıtçılık yapmalarının düşünülemeyeceğini söyleyebilir.

Ne yazık ki, ortak hafızamız, tecrübelerimiz bunun aksini söylüyor.

Yani cami önünde "veren insan" bunu saf inancıyla veriyor da, harcayan her zaman o kadar "saf inanç"la davranmayabiliyor.

Tabii inanç adına oluşturulan "YİMPAŞ"lardan mimpaşlardan hiç söz etmiyorum.

* * *

Pazar sabahı, Beşinci Cadde’de bulduğum bu rapor, son zamanlarda sık sık zihnime yapışan inanç olgusuna yeni bir boyut kattı.

Allah adına faaliyette bulunanların faaliyet raporları, bütçeleri, bilançoları olur mu?

Olur.

Olmalı.

Çünkü inanç áleminde, şeffaf biçimde ortaya konulamayan bilançolar, yavaş yavaş toplumu çürüten bezirgánlıkların hazin bilançosu haline dönüşebiliyor.



(*) Kilisenin faaliyet raporunu merak edenler için: www.fapc.org
Yazarın Tüm Yazıları