Biraz empati

BAŞBAKAN Yardımcısı Cemil Çiçek’in, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in (daha doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın) kızması yetmemiş olmalı ki dün de -adını her yazışımızda zorlandığımız- Dengir Mir Mehmet Fırat köpürmüş.

Köpürmek de ne demek?

Sözlerinden anlaşıldığına göre hırsından tepinmiş de olabilir...

Nitekim:

"Kamuoyuna siyasi açıklamalar yapan bir yargı, tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetmiş bir yargıdır. Anayasal görevleri önlerine gelen davalarda karar üretmekten ve yargı yetkisini kullanmaktan ibaret olan Yargıtay ve Danıştay’ın bir bildiri yarışına girmelerini millet ibret ve hayretle izliyor. Bu bildirilere imza koyanlar tarafsızlıklarını yitirmişlerdir" demiş.

Bir an için dediklerinde gerçek payı olduğunu kabul edelim.

Bir başka deyişle "Yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetti" sayalım.

Onunla kalmayalım, "Yargıtay ve Danıştay’ın bir bildiri yarışına girmelerini millet ibret ve hayretle izliyor" şeklindeki gözlemine de katılalım.

Sayın D.M.M. Fırat -ve iktidarın öteki ileri gelenleri- oturup da bir kere olsun, kendi kendilerine "İyi de... Yargıtay’ın en az 30 yıllık hukukçulardan oluşan Başkanlar Kurulu ile en az aynı düzeyde köklü bir hukuk ve idare geçmişi olan Danıştay üyelerinin dediklerinde kulak vermeye değer bir şey yok mu?" diye hiç sormazlar mı?

Öyle ya!

Bu adamlar "tarafsızlıklarını" ve "bağımsızlıklarını" sebze pazarında dolaşırken kaybetmiş olamazlar.

Bu kadar güçlü bir şekilde bağırıyorlarsa, belki de canları yandığı, artık tahammül edemeyecek noktaya geldikleri için feryat ediyor olmalılar diye düşünmek gerekmez mi?

Biraz empati.

Hepsi bu!

Kaldı ki o feryatlara bu toplumun en entelektüel kesimini temsil eden Üniversitelerarası Kurul da dün katıldı.

Yargıtay kötü...

Danıştay kötü...

Üniversiteler kötü...

İşçi Sendikaları kötü... (Açıkça söylemeseler de herkes biliyor ki onlara göre)

Asker de kötü...

Basın zaten kötü...

Peki "yegane iyi" ve "ne yaparsa yapsın, ne derse desin, her şey doğru" olan sadece Adalet ve Kalkınma Partisi (veya Başbakan Tayyip Erdoğan) mı?

Oysa herkes biliyor ki bu siyasi iktidar yargıya yapılan saldırıları önlemek bir yana teşvik etti.

Yargıyı kendisine bağımlı hale getirmek için siyasi ahlakla açıklanamayan her şeyi yaptı.

Bu yolda devam edeceğini de "Yargı Reformu Stratejisi Taslağı" başlıklı metinle itiraf etti.

Sen yanlışta ısrar edeceksin ben sesimi çıkarmayacağım.

Ne güzel demokrasi bu böyle?

Not: Avrupa Parlamentosu üyesi Joost Lagendijk’in, Milliyet yazarı Devrim Sevimay’a, "Anayasa Mahkemesi’nin 367 konulu kararını benim de siyasi bulduğumu" söylediği Milliyet’te yayımlandı. Sayın Sevimay’a, "Söz konusu kararı siyasi bulduğumu hiçbir yerde söylemedim. Çünkü bunu söylemek yüksek Mahkeme’ye saygısızlıktır. Karar bence hukuken yanlıştı. Onu hep ifade ettim" diye mesaj ilettim. Ancak bu Milliyet’te yayımlanmadı. Kayıtlara geçmesi için burada tekrarlıyorum. O.E.
Yazarın Tüm Yazıları