Büro şefinin robot portresi

BENCE geçen haftanın en önemli siyasi gelişmesi, CHP’nin Brüksel’de büro açma kararıydı.

Araya spekülatif olaylar girdiği için üzerinde duramadım.

Aslında yurtdışına çıkmasaydım, CHP Genel Başkanı Baykal’ı arayıp bu kararı nasıl aldıklarını öğrenmek istiyordum.

Perde arkasına giremesem de şunu açıkça ifade etmek istiyorum:

CHP çok, ama çok önemli bir karar almıştır.

Ben başından beri bu işi çözecek kişinin Deniz Baykal olacağına inanıyorum.

Bu kararıyla onu gösteriyor.

Şimdi sıra ikinci çok önemli karara geldi.

Brüksel’deki büronun başına kim getirilecek?

Tabii bu, CHP yönetiminin kararı.

Bize dışarıdan gazel okumak kalır.

Madem böyle bir köşemiz var, biz de gazelimizi okuyabiliriz.

Bana, "Sana ne" diyebilirsiniz.

Ben öyle düşünmüyorum.

Bu Türkiye’nin çok önemli bir meselesi.

Çünkü CHP’nin Avrupa Birliği’ne kendini anlatmak isteme ihtiyacı duyması, çok önemli bir "niyet belirtisidir" ve ben de bunu ciddiye almak istiyorum.

* * *

CHP Brüksel büro şefinin robot portresi nasıl çizilebilir?

Robot portreyi çizmeden önce bazı gözlemlerimi aktaracağım.

Kapatma davası açıldığından beri AKP ön saflara Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ı sürdü.

O güne kadar son derece silik bir görüntü veren Babacan, aniden hareketlendi ve hepimizi şaşırtan bir performans göstermeye başladı.

Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olarak değil, AKP’nin kapatılmasını engelleme lobisinin başı olarak.

Bence iyi de yapıyor.

* * *

Babacan’
ın özelliği nedir diye bakarsanız...

Bence CHP’nin, Babacan’ın karakterini çok iyi analiz etmesi gerekir.

Kimdir Babacan?

Ankara’da iş dünyasından gelen bir insan.

Hayatı, mal satmak veya almak için "insan ikna etmekle" geçmiş birisi.

Yani "müşterisine" hoş görünmek zorunda olan bir insan.

Bakıyorum bu becerisini, AKP’nin kapatılmasına karşı uluslararası bir lobi kurmak için fevkalade başarıyla kullanıyor.

Peki CHP’nin böyle bir karaktere karşı uluslararası piyasaya sürdüğü iki isim kim?

* * *

Eski Büyükelçi Onur Öymen ve eski Büyükelçi Şükrü Elekdağ.

İkisi de eski Dışişleri Müsteşarı.

Hayatları, yabancı büyükelçileri çağırarak "nota vermekle" geçmiş insanlar.

Psikolojik olarak, karşısındakileri hep kendinden aşağı, "fırçalanacak" kişiler olarak görmüşler.

Hedefleri ikna etmek, kafaya almak değil, azarlamak olmuş.

Robot portreyi çizerken cevap verilmesi gereken ilk soru bu olmalı.

Brüksel’deki adamımız nasıl bir tip olacak?

Onur Öymen, Şükrü Elekdağ gibi "fırçacı" biri mi?..

Yoksa Babacan gibi "ikna etmeye çalışan" ve başaran biri mi?

Bence ikincisi olmalı.

Çünkü Avrupa’daki CHP algısı ne yazık ki, ne Baykal’ı, ne de modern CHP’lileri yansıtan bir imaja dayanıyor.

Önce bu imajı değiştirmek gerekiyor.

Onun için CHP’nin Brüksel bürosunun başına tayin edeceği kişi, iki misyona sahip olmalı.

Birincisi, modern, laik Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olmasını içten arzulayan CHP’nin Brüksel’deki temsilcisi olmak.

İkincisi ise Avrupa Birliği’nin CHP’deki temsilcisi görevini üstlenmek.

Yani Avrupa Birliği’nin hassasiyetlerini de CHP’ye aktarmak.

Şuna kesinlikle inanıyorum:

CHP, Avrupa Birliği ile sağlıklı bir ilişki kuramadığı sürece Türkiye de AB ile sağlıklı bir ilişki kuramaz.

* * *

Son bir nokta.

CHP’nin Brüksel büro şefinin asla yapmaması gereken şey şudur:

AKP’nin kapatılması yolunda lobi yapmak.

Bunu asla yapmamalıdır.

Yapması gereken şey, partisinin AB ile sağlıklı bir ilişki sağlanması yolundaki tutumunu, demokratik bir samimiyetle anlatmak, Türkiye’nin laiklik hassasiyeti bulunan insanlarının endişelerini ikna edici biçimde iletmektir.

İnanın CHP’ye yapılacak en büyük iyilik bu olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları