Ortalama Türklerle ilgili bir araştırma

CAPİTAL Dergisi Yayın Yönetmeni Sedef Seçkin Büyük, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçlarını gönderdi.

Araştırma "Türkiye’de orta sınıfı tanımlamak" başlığını taşıyor. "Ortalama Türk" tartışması çıktığından beri bu konuda birçok şey okudunuz.

Bu araştırmanın sonuçlarından kısaca söz edeyim ki daha geniş kapsamlı bir değerlendirme yapma olanağına sahip olabilesiniz.

Araştırma 2007 yılının eylül ve ekim aylarında yapılmış. Yani çok yeni! Hata payı da artı-eksi 2.3. Türklerin yüzde 58.3’ü kendilerini toplumun "tam orta yerinde" görüyor. Yüzde 24.8’i de "ortanın biraz altında".

Yüzde 41.6’sı eline geçen parayla ancak karnını doyurup, ev kirasını ödeyebildiğini söylüyor.

Yüzde 38.8’i, geçinmek için ihtiyaç duyduğu gelirin 2400 YTL üstünde olduğunu ifade ediyor.

Yüzde 78.9’u maaş ve ücret geliriyle geçiniyor.

Eline bir miktar para geçenin ilk isteği bir ev almak (Yüzde 28.9). Araba almak isteyenler yüzde 20.8 ve bu parayı çocuklarının ihtiyaçları için kullanmak isteyenler yüzde 14.1.

Halkımızın çoğunluğu (Yüzde 47.7) zenginlerin iyi ve çok çalıştıkları için zengin olduğuna inanıyor. Aynı şekilde fakirlerin de yeterince çalışmadıkları için fakir kaldıklarına inanıyor (Yüzde 55.3).

Yüzde 34.9’u kendisini "sağcı" olarak tanımlıyor. Yüzde 14.6 ise "solcu". "Hem sağın, hem de solun değerlerini uzlaştıran merkeze yakınım" diyenler yüzde 24.1.

Halkımızın yüzde 43.9’u kendisini "yeni sağcı" (demokrasi ve Batı yanlısı) olarak sınıflandırıyor.

Yüzde 44.9’u "laikliğin hiç değiştirilmeden, eksiksiz uygulanmasını isteyenlerden" oluşuyor. Laikliğe yeni yorum talebi olanların oranı yüzde 12.3.

Bu konuda ortada olanların oranı ise yüzde 8.5.

Halkımızın yüzde 57.4’ü AB üyeliği fikrini destekliyor. AB yolunda yapılan reformların kendisine uygun geldiğini söyleyenlerin oranı yüzde 58.9.

Yüzde 62.7’si modern dindar olduğunu düşünüyor.

Modern dindarların yüzde 73’ü kadınların başını örtmesinin değil, ahlaklı olmasının dindarlık ölçütü olduğunu söylüyor.

"Biz ortalama Türk’ün partisiyiz" diyen Başbakan’ın da, CHP lideri Deniz Baykal’ın da, MHP’li Devlet Bahçeli’nin de bu araştırmayı temin edip, okumalarını öneririm. Öyle görünüyor ki Türkiye sokakları, kafalardaki kalıplara pek uymuyor.

Bu olayda iki suçlu var

ESKİ cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’ın "papatyalarından" bir kadın, bir işadamını dolandırdığı için tutuklandı. Kadın hakkında 10 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Dolandırıcılık konusu şu: Bu kadın, mahkemedeki bir davayı halledebilmek için işadamından 100 bin dolar almış. Paranın kadına verilme nedeni kadının Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Başkan Yardımcısı’nın "aile dostları" olduğunu söylemesi.

Olayın ortaya çıkmasının nedeni işadamının söz konusu davayı kazanamamış olması.

Yani işadamı o davayı tesadüfen kazanmış olsaydı, bunu Anayasa Mahkemesi Başkanı ve yardımcısının "etkisine" bağlayacak, verdiği 100 bin doları da "helal" edecekti!

Böyle bir durumda Başkan ve yardımcısının itibarı kulaktan kulağa yayılacak "iş bitiriyor" dedikodusuyla yerle bir olacaktı.

Olaya adı karışan kadının "dolandırıcılık" suçu ile yargılanması normal.

Burada tuhaflık söz konusu işadamının "serbest dolaşıyor" olmasında değil mi?

Burada nasıl birinden söz ediyoruz? Açıktan para ödeyerek bir dava sürecini etkileyebileceğini düşünen ve bunu düşünmekle kalmayıp eyleme geçen birinden mi, yoksa bir dolandırıcılık olayının mağdurundan mı?

Her başarılı erkeğin arkasında

DÜN Vatan Gazetesi’nin manşetinde okuduğum bir haberden söz etmek istiyorum.

AKP’nin kadın milletvekillerinin eşlerinin "aniden açılan bahtları" ile ilgili bir haber bu.

Ankara Milletvekili Aşkın Asan’ın eşi Prof. Dr. Habip Asan, KTÜ’deki görevinden Türk Patent Enstitüsü Başkan Yardımcılığı görevine getirilmiş.

Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık’ın eşi Muharrem Çığlık, kamu görevlisi olmadığı halde Başbakanlık Müşavirliği’ne atanmış.

Mardin Milletvekili Gönül Berkin Şahkulubey’in eşi Mehmet Bey, Bakanlık Müşavirliği’ne getirilmiş.

Denizli Milletvekili Aliye Kavaf’ın eşi Alaeddin Bey de Eti Zeloit Kimya Sanayi A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olmuş.

Trabzon Milletvekili Safiye Seymenoğlu’nun eşi Arif Bey de Sanayi Bakanlığı’nda daire başkanlığına atanmak üzereymiş.

Beyleri yeni görevleri nedeniyle kutluyor, başarılar diliyorum.

Böylece "her başarılı erkeğin arkasında bir kadın bulunduğu" tezi bir kez daha kanıtlanmış oluyor.
Yazarın Tüm Yazıları